Eymer'de kış sabahı soğuk harici kendini belli etmiyordu. Kotantuğrul her zaman olduğu gibi en geç yatıp en erken kalkan kişi olmuş, Kuzeybatı Seferberliği'nin binlerce atlıdan oluşan konvoyunun önünde hazır durumdaydı. Yanlarında sırasıyla Kutaltuğrul, Orunç, Merih ve Sözer Noyan ve çok sayıda köy beyleri duruyordu. Orunç Noyan birkaç metre arkasında duran boruyu öttürmek üzere görevlendirilmiş süvariye işaretini verdi ve süvarinin borudan çıkardığı gürültülü sesle 20.000 asker (çoğu atlı asker olan ama piyade, yaya okçu ve mancınıklarında bulunduğu birlik) harekete geçti.
Plana göre 1 gün içerisinde Lepka'ya varacaklar, İlteriş Noyan önderliğindeki Güneybatı Seferberliğiyle birleşerek 2 katı düşmana baskın saldırısıyla yaralayıp kuşatmayı imkansız hale getireceklerdi. Ama yanıtlanamayan tek soru Lepka'da şuan ne olduğuydu. Günlerdir ulak gelmiyor, gidenler de geri dönmüyordu. Kotantuğrul (önceki günden sonra artık Noyan) binlerce askerin önünde giderken en son ne zaman gittiğini bile hatırlamadığı bu şehrin içinde bir şeyler olduğunu düşünüyor, düşündüklerinden emin olmasına rağmen doğru olmamasına kendini inandırmaya çalışıyordu. Atını biraz hızlandırarak yanına gelen Kutal ağabeyindeki huzursuzluğu anlamış olacak ki yardım etmek istedi.
-Bir sorun mu var ağabey ? Biraz düşünceli gördüm.
-Böyle bir yükü kime versen düşünür kardeşim.
-Arkana bir bak Kotantuğrul. Bu insanların arasında liderliği alması gereken tek kişi sensin. Benim sana inancım tam. Başaracaksın. Başaracağız.
-Umarım Kutal. Umarım.
Kotantuğrul belli etmemesine rağmen rahatlamıştı. Yıllarca ayrı kalsa da, ondan nefret ettiğini ve onu öldüreceğini söylese de kardeşi Kutal'dan gurur duyardı. Her şeyden önce onda kendisininkinden çok daha fazla kararlılık ve cesaret vardı. Bu düşüncelerle yola devam ederken arkadan gelen askerlerden biri hızla Kotan'ın önüne geçti.
-Beyim size bir mektup var.
-Kimden ?
-Ulak bana Göksel Hatun adlı bir kadından geldiğini söyledi. Kadın asker ağalarından olabilir.
Kotan askeri yolladıktan sonra şaşkınlıkla mektubu açtı. Yıllarca görmediği, mektup atmaya çekindiği kızı şimdi ona bir şey söylemek istemişti. Pürüzlü kağıdı eline aldığında kalbi yerinden çıkarcasına atıyordu.
'' Kotantuğrul Bey. Öncelikle Çenguş ovasında Swadyalılara karşı aldığınız zaferden dolayı sizi kutlar, kardeşiniz Kutaltuğrul Noyan'la olan küslüğünüzü sonlandırdığınız için de tebrik ederim. Bu resmi cümleden sonra sana daha samimi yazmak istiyorum. Seni çok özledim baba. O güçlü, kıllı kollarınla beni alıp omzunda gezdirmeni, Öğünç amcayla (eğer yanındaysa benim için ona sıkıca sarıl) avdan dönerken benim için vurduğun tavşanları, her şeyi bırakıp Tolga'yla beni alarak saatlerce ormanda gezdirmeni.. Her şeyi çok özledim. Yılların seni olumsuz etkilediğini tahmin edebiliyorum. Çünkü valideme hiç acımamışlar. Tolga evlenmesi gereken yaşı geçmek üzere, ben giderken daha doğru düzgün konuşamayan Uğur şimdi tam bir yetişkin. Sana sadece iyi şeyleri yazmak istiyorum. Kötülere değinmeyeceğim bile. Beni soruyorsan hala aynıyım baba. Hala köydekilerin ''Erkeklerin çoğundan daha hareketli, kızların çoğundan daha güzel.'' dedikleri kişiyim. Göcek çok hasta baba. Ölüm döşeğinde yatarken Lepka haberini aldı. Beni ordunun başına kardeşi Giray'ı köyün başına geçirerek benimle vedalaştı. Allah herkese böyle bir koca versin diyeceğim ama ömrü çok kısa olacak. Şu an Uhhun'dan ayrılıyorum. Emrimdeki tüm askerlerle beraber güçlü bir takviye olacağımızdan şüphen olmasın. Sana yetişebilirsem omuz omuza çarpışmak istiyorum. Eğer ki yetişemezsem gazanız mübarek olsun. Senin de, amcamın da, Sancak'ın da, Öğünç amcanın da gözlerinden öperim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sancak Han ve Noyanları
Historical FictionSHvN... Salt tarihi kurgu veya olayın değil, aşkın, kardeşliğin, nefretin, ihanetin, edilen yeminlerin, tanımadığı insanlarla tanıdığı düşmanlarına karşı bir olmanın öyküsü.. Okuduktan sonra her yerde Tuğrul kardeşleri, Sancak'ı, Bars'ı, Altınay'ı...