Sencer Han'ın ağzından..
Birkaç hafta oldu. Baykara soytarısı önderliğindeki Doğulu eşkıyaların şehrimi sardıkları ilk günden beri sadece birkaç hafta. Sayıları belki 10 katımızdı, belki çok fazlalardı, kuşatma aletleri vardı ama dayanabilirdik. Emre'nin yaptığı gibi her savaşta birkaç bin Doğuluyu toprağa karıştırabilirdik. Seferberlik orduları gelene kadar onlara direnebilirdik. İhanete uğramasaydık.. Emre'yi öldüren de, şehrin düşmesini sağlayan da Otuklu Ertegin Bey'dir. Bunun farkına vardığım zaman, yani şu anda, Doğulular şehrin kapılarını açtı. Girişteki bazı evler alev alev yanıyor. Ben, Sencer Han, 45 yıllık hükümdarlığım boyunca bunu haketmedim. Komutanlarım Tuğrul ve Emre de öyle. İkisi de düşmanlarım tarafından öldürüldü. İkisi de bu ülke için canından oldu. Şimdi ise o ülkenin kalbi Lepka yavaş ve acılı bir şekilde el değiştiriyor. Ben balkonuma çıkmış bunları yazarken komutanlarım yanımda kaçmam için adeta yalvarıyorlar. Karımı ve çocuklarım Süngü'yle Tansu'yu sarayın birliğiyle Yeritez'e yolladım. Bana ne kadar ısrar ederlerse etsinler doğduğumdan beri yaşadığım bu şehirden bir korkak gibi kaçmayacağım. Bunları yazma sebebimi de sorarsanız ; olan biteni kendi içinde mareşal seçilen Noyan'larıma bildirmektir.
*** *** ***
Askerlere verdiğim birkaç komuttan sonra tekrar yazmaya geldim. Şehirde bulunan düşman sayısı en az otuz bin. Bizim asker sayımız onların üçte biri kadar bile değil. Baykara köpeğinin ölüsünün sarayda eğlenceler esnasında önümde serilmesi için beş parmağımı verirdim. İnsan ölümü beklerken biraz da hayalci oluyor ama ne yazık ki şu anda hayal kurmaktan başka yapabileceğim bir şey yok. Allah kahretsin !
*** *** ***
Nasıl fethedildiğimiz konusunda kesin bir bilgi yok ama çoğumuzun fikri Otuklu'nun kaleden bir gedik açıp Doğuluları içeri aldığı yönünde. Eğer seferberlikler güçlü ve başarılı bir saldırıyla Lepka'yı alır ve Baykara'yla Otuklu'yu sağ ele geçirirse onların sonu için bir isteğim var. Baykara'yı şehrin surlarından aşağı atınız. Otuklu'ya gelince.. O kansızı önce tüm şehirde gezdiriniz. Ardından Yurtbek'e çıkartıp sallandırınız. Cesedini doğa tarafından çözülüp kemikleri kalana kadar bekletiniz. Kemiklerini de köpeklere veriniz. Dediğim gibi, insan burada ölümü beklerken çok gergin ve kindar olabiliyor.
*** *** ***
Doğulular saray kapısına birkaç yüz metre yaklaştılar. Sivilleri de katlettiklerini buradan acılar içinde seyrediyorum. Az önce iki ok balkonuma atıldı. Bir tanesi tavana diğeri korkuluğa saplandı. Burada olduğumu ya biliyorlar ya da öyle umut ediyorlar. Baykara beni öldüreni ödüllendirecek zanımca.
*** *** ***
Son olarak komutanlarım da şehirden kaçmaya başladı. Saraydaki hizmetçi sayısı şuan yok denecek kadar az. Ya saklandılar ya da savaşmaya indiler. Böyle bir durumda savaşamazsınız. Sadece kendinizi ölüme gönderirsiniz. Çok karamsar biri olarak algılanıyor olabilirim ama gördüklerimi sizde görseniz aynı düşünceleri paylaşıyor olurduk. Koca Lepka'da on binlerce sarı zırh.. Biraz da yaşlılığımın sebebi olabilir bu karamsarlık. Oysa gençken böyle miydik ? Can dostum Tuğrul'la beraber nice seferlere çıktık. Swadyalıları, Astarlıları, Doğuluları, Dağ haydutlarını, bağımsız beylikleri yenip ; nice kralları, prensleri, sultanları, elebaşları, şövalyeleri ya öldürdük, ya dize getirdik. Hatırlıyorum da, sırf Swadyalılar bizim birkaç düzine köylümüze saldırdı diye Pruxas girişinde 30.000 Swadya askerini haklamıştık. Kendilerine ''Silahşör'' diyen dağ haydutları zamanla çoğalıp ipek ve kumaş dolu kervanımıza saldırmıştı. Tuğrul bunu duyduğunda çeşitli yerlerde hüküm süren beş Noyan'la ortak bir saldırı hazırladı Kergit dağlarında. Elebaşları Astarlı Dimitrus'un tacıyla kellesini, saldırılarda öldürülen 20.000 dağ haydutunun da müjdesini getirmişti bana. O ziyafete tüm ailesini çağırttım. Kotan ve Kutal da geldi. Şimdi her ikisi de bu ülkeye hizmet eden delikanlılar. Heyt be Tuğrul'um. Yanımda olsan, şehrimi korusan şimdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sancak Han ve Noyanları
Historical FictionSHvN... Salt tarihi kurgu veya olayın değil, aşkın, kardeşliğin, nefretin, ihanetin, edilen yeminlerin, tanımadığı insanlarla tanıdığı düşmanlarına karşı bir olmanın öyküsü.. Okuduktan sonra her yerde Tuğrul kardeşleri, Sancak'ı, Bars'ı, Altınay'ı...