Boşlukta koştuğunu farkedene kadar, düşmezsin.
Bu sene hayatımda yaşadığım en zor seneydi. Kaldırabileceğimi düşünemeyeceğim şeyler yaşadım, daha da tuhafı hala ayaktayım.
Gerçekten güçlü olmak zorunda kalacağın bir an gelene kadar, asla ne kadar güçlü olduğunu bilemezsin.
Yurt maceram, pardon hapishane hayatım demeliyim 2 ay sürdü. Ciddi anlamda çok zordu.
Hayatımı düzene koyarım derken, hayatıma koymuş gibiydim.
Derslerim hariç hayatımdaki herşeyden kopup derslerimi düzeltip teker teker renklendirecektim kararttıklarımı.
Olmadı, hiç bir şey planladığım gibi değildi.
Bu aynı emekle ellerimle büyük bir çiçek bahçesi yaratıp yabani otları düşünememek, onları plana dahil etmediğim içinde nasıl temizleyeceğimi bilmediğimden hepsini alıp uçursun diye yarattığım hortumun ani bir fırtınayla beraber tüm çiçekleri uçurması ve ellerimle özenle diktiğim nergislerin, papatyaların, güllerin ve karanfilerin bir anda küle dönmesi gibiydi.
Evet hissettiğime en yakın duygu bu.Annemin babamın sağlam meslekleri vardı hep varlık içinde büyüdük, 1 istesem 10 getiren bir babam vardı.
En çok aileme güveniyordum.
Bir zamanlar yani.Hayatım boyunca hiç bir şeyden korkmama izin vermediler.
Aksine korkularımın üstüne gitmeyi öğrettiler, tek başıma.Bu yüzdendir belki her zaman özgüvenimin yüksek oluşu. Kendi başıma öğrendim hayata dair çoğu şeyi. Annem ve babam gösterebilirdi bana doğru yolu, yapmadılar kendi başıma düşe kalka öğrenmemi izlediler.
Bu bende istedikleri etkiyi yaratmadı belli ki, çünkü zamanla tek başıma da ayakta kalabileceğimi görüp kimseye ihtiyacım olmadığını öğrendim.
Kendimi bildiğim günden beridir söylerim bunu "tek başıma üstesinden gelebilirim, kimseye ihtiyacım yok"
Bu seneye kadar.Kendi şehrimde geçirdiğim süre yaz tatili hariç 9 aysa eğer, okuldan direk eve gelip akşama kadar ailemle vakit gecirdigim gün sayısı 1 ay bile değil. Belki yıl boyu toplam 2 hafta..
Çünkü ;Memleketten döner dönmez okul sezonuyla beraber 2 ay yurttaydım, ordan çıkınca ve derslerimi hala duzeltemeyince umudumu kesip lys'ye değil yetenek sınavına giricem resimle ilgili bir bölüm okuycam dedim ve sanat akademisine kabul edildim.
Aynı zamanda boksa gidiyordum.
Çoğunlukla saatler süren antrenmanlardan sonra herkes giderken ben ringe çıkıp dövüşmeye devam ediyordum, dayak yemeden eve geldiysem huzursuz oluyordum vücudum darbelerden morarana kadar zorluyordum. Çünkü ancak o zaman vücudumda ki bitkinlikle kafamı yastığa koydugumda düşünmeden uyuyabiliyordum.Sabah 8de evden çıkıp akşam 10dan önce eve gelmiyordum. Gelince duş alıp yemek yiyip direk yatagima gittigimden ailemi görmüyordum.
Derken okul problemleri, baskılar artık tahammül edebileceğim düzeyin üstüne çıkmıştı.
15 tatil geldi, memleketime gittim belki sevdiğimi görmek, konuşmak, anlatmak bana iyi gelebilirdi.
Aileme öyle çok baskı yaptım ki okulumu değiştirip memleketime gitmek için neredeyse gerçekten hayatım degisebilirdi. Talihsizlik ya da şans. Olmadı.Varlık içinde yokluk yaşatıyordu ailem tek amaç "burnu sürtsün biraz".
Maddi, manevi, psikolojik yada somut tek bir destek noktam yoktu.Olsun dedim, yurttan çıkmakla beraber arkadaşlarıma tekrar kavuşmuştum.
Yakın arkadaşım Serina resmen olmasa da Brandon'la tanışıyordu.
Memleketteyken telefonda tanıştırmıştım.Şubat tatilinden hemen önceydi Serina'yla dışarda oturuyorduk ve ona Brandon'ı ne kadar özlediğimden bahsettim. Mesaj atamiyordum, arayamiyordum hattı yoktu zaten ama internettende yazmak istemiyordum hem psikolojikmen iyi hissetmiyordum oda üzülürdü diye düşünmüştüm hemde sınava çalışırken başka seyler düşünmesini istemiyordum.
Ben Brandon'ı özlüyordum ve elimden bir şey gelmiyordu. Serina karşımda oturmuş Brandon'la mesajlaşıyordu. (Çok sonra öğrendim) Serina'nın bana söylemediği bir şey vardı.
15 tatil geldiğinde ve ben memleketime gittiğimde görecektim, ben de tadacaktım o acı duyguyu.
Bilmiyordum.Yaşadığım durumdan daha kötü ne olabilir ki? Diye düşünürken Tanrı her zaman daha kötüsünün olabileceğini gösteriyordu.
Her şey daha yeni başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hikayem
RomanceInsan seveceği kişiye karar veremez aşık olduğun ya da olacağınız insani kendiniz belirleyemezsiniz eğer o kişi gerçekten kaderinizse elbet bir gün birleseceksinizdir ve Eğer gerçekten birini sevdiyseniz, her ne olursa olsun Savaşmaya değer.