BÖLÜM 3

3K 229 32
                                    

Bakır çaydanlıkta demlediği taze melisa çayının kokusu tüten dumanlarla birlikte tertemiz havaya karışırken içindeki huzurun tadını çıkarıyordu Hazan.

Bahçe kapısından içeriye giren babasını fark ettiğinde bardakları masaya yerleştirdi ve ona döndü.

" Hayırlı sabahlar babacığım "

Yüzündeki huzur veren gülümsemeye aynı şekilde karşılık verirken güzeller güzeli kızına her baktığında içini bir mutluluğun sarmasına bir kez daha şahit oldu Rasim ağa.
Oysa ki Hazan ilk doğduğunda onu hiç kabullenememişti. Tam 5 yıl boyunca gece gündüz bir çocuğu olması için dua ederken hayallerini süsleyen çocuğun Hazanla hiç bir alakası yoktu.
İstediği tek şey bir oğlunun olmasıydı.
Gözünü budaktan sakınmayan, düşmanına uykusunda bile rahatlık vermeyen yağız bir delikanlı hayal etmişti her zaman. Ama Hazan doğduğunda duyduğu hayal kırıklığı çok büyük olmuştu.
Geçen zaman içinde duyduğu hayal kırıklığı kendini sonsuz bir mutluluğa bırakırken, kızıyla geçirdiği her saniye boyunca onun istediği ve hayal ettiği erkekten çok daha hayırlı olduğunu anlamıştı.
Sadece çok kısa bir zaman sonra Allahın ona bahşettiği bu narin hediyeyi çok daha sevmiş ve ona ölesiye bağlanmıştı.
Şimdi ise ona böylesine mükemmel bir kız verdiği için her gün her gece Allah'a dua ediyordu.

" Bu çardağı kullanmayalı uzun zaman olmuştu. Burada çay içmeyi özlemiştim. "

Kızının özenle hazırladığı sofrayı dikkatle inceledikten sonra oturdu Rasim ağa.
Kızının maharetli elleri bu sabah hiç bir şeyden sakınmamış her şeyi cömertçe bu sofraya sunmuştu.
Misafirleri hürmetine hazırlanan sofra fazla iştah açıcı gözüküyordu.

" Karahan'ı da çağır kızım. Yoksa gelene kadar bu sofrada hiç bir şey kalmayacak. "

Babasının şaka ile karışık esprisine usul bir gülümseme ile karşılık verirken sessizce yutkundu genç kız.
Karahanı çağırmak kendisi için söylenildiği kadar basit değildi.
Ondan kaçmak ile daha fazla yakınlaşmak arasında verdiği mücadele Hazanı çok fazla yoruyordu.
Bir tarafı daima onunla olmak için yanıp tutuşurken diğer tarafı ondan hastalıklıymış gibi kaçıyordu.
Hazan ise henüz hangi tarafa uyacağına karar verememiş kalbindeki keşmekeşin içinde kaybolup gitmişti.
Bacakları babasının sözüne itaat edip eve doğru yönelirken kendini vücudunu ele geçiren duygulara bırakmıştı Hazan. Adını koyamadığı duygular bedenini sarmaya başladığında onun yapabildiği tek şey hissetmek oluyordu.

Her şeyi tüm gerçekliği ile yaşamak ve hissetmek.

Merdivenleri yavaş ve kararsız adımlarla tırmanırken bile iradesinin onu terk ettiğinin farkındaydı.

Sadece sessizliğin hakim olduğu koridorda 5 dakikadır kapının önünde dikilen Hazan'ın ayak sesleride dinmişti.
Yere dikilmiş bir heykel gibi, cesaretini toplayıp çalamadığı kapının önünde heyecanı ile mücadele ediyordu. Üçüncü kez kalkan eli kapının sert yüzeyine deydiğinde düşünmeden hafifçe tıklattı.
Bunu yapmış olmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes vererek gözlerini yumduğunda ansızın duyduğu sürgü sesi ve ardından açılan kapı onu olduğu yerde hoplatmıştı.

" Hazan ? "

Karahan'ın endişeli çıkan ses tonu genç kızın korkudan çılgınca atan kalbini dahada hızlandırmış ve yumduğu gözlerini korkakça açmasına sebep olmuştu.
Islak yeşil gözler ürkekçe yere sabitlenmiş ve düzensiz aldığı nefes boğazında düğümlenmişti.

" İyi misin küçüğüm ! "

Karahan endişeyle genç kıza doğru eğildiğinde Hazan bir adım geri çekilmek zorunda kalmıştı.

KILIÇLARIN GÖLGESİNDE Kİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin