Güneşin rahatsız edici ışıkları yüzüne vurup gözlerini kamaştırırken gözlerini açmak zorunda kalmıştı Hazan.
Ama şimdi kendini çok daha dinç ve dinlenmiş biri olarak enrerjik hissediyordu. Sabah namazından sonra yola çıkmadıkları için bir kez daha şükür etti. Bunun sadece kendini düşünerek verilen bir karar olduğunu bilse de kaldıkları için mutluydu genç kız. En azından güne dünün yorgunluğunu atmış olarak başlayacaktı.
Yatağından kalkıp aynanın karşısına geçti Hazan ve yine aynı hataya düşmemek adına saçlarını çabucak taramaya başladı.
Kemik tarağı saçlarına geçirip büyük bir hızla tararken açılan kapı genç kızı olduğu yerde hoplatmıştı.
Karahan elindeki bakır tepsiyle içeriye girerken bu sefer de saçlarını kapatamamış olmanın huzursuzluğu içinde elindeki tarağı duvara monteli olan küçük rafın üzerine bıraktı.
Karahan elindeki tepsiyi masanın üzerine koyduğunda içindeki kahvaltılıkarı görmüştü genç kız." Hayırlı sabahlar "
Karahan her zamankinden farklı bir nidayla söylediği söze karşılık verirken saçlarının hala açık olması genç kızı rahatsız ediyordu.
" Bu sefer güzelce dinlenebildin mi bari ? "
Karahanın ilgi dolu sesi genç kızı eritmeye yeterken bütün içtenliği ile cevap verdi.
" Günlerden beri böyle uyuduğumu hatırlamıyorum. "
Ardından Karahan'a küçük bir gülümseme göndermişti.
" Güzel... O zaman artık rahatça yola çıkabiliriz. "
Karahan oturduğu yerden kalkarken eliyle masaya bıraktığı tepsiyi işaret ederek
" Aşağısı şuan için inebileceğin gibi değil. " dedi. " Çok fazla kalabalık. Burada daha rahat yiyebileceğini düşündüm. Kahvaltını buraya getirdim. "
Genç kız büyük bir hayretle tepsiye bakarken Karahan'dan hiç böyle bir incelik beklemediği için şaşırmıştı. Genç adamın bu ilgili tavırları Hazan'ı sıkmıyor ama onu oldukça şaşırtıyordu. Onun kendisini düşündüğünü bilmek Karahan'ın zihninde ufakta olsa bir yer edinebildiğini gösteriyordu.
Taze bir mutlulukla tepsiye bakarken bir kez daha gülümsedi." Çok teşekkür ederim. Aşağıya inmek benim için gerçekten zor olurdu. Hemde kalabalıktan hiç hoşlanmam. "
Genç adam bu sözler üzerine hiç bir şey söylememiş ve kapıya doğru ilerlemişti.
Güneş ışıklarının dans ettiği saçlarını izlemek o kadar zevkli ve güzeldi ki genç adam kabul etmek istemesede bakışlarını o saçlardan çekerken zorlanmıştı.Çıkmadan önce genc kıza bakmamaya özen göstererek
" Sen kahvaltını yap " dedi. " Bende o zamana kadar atları hazır edeyim "
Karahan çıktıktan sonra genç kız büyük bir iştahla masanın üzerinde duran tepsiye yönelmiş ve açlıktan sızlayan miğdesine Karahan'ın getirmesiyle çok daha lezzetli olan yemekleri indirmeye başlamıştı.
Hayatını geride bırakıp sonu bilinmeyen bir yolculuğa çıkmıştı ama şimdi yaşadığı şu anlar bile çekeceği tüm zorlukları göğüslemeye değerdi.
İlerisini düşünmüyordu genç kız. Kader sayfalarında yazılmış bir yazgısı vardı ve Hazan kendisini neyin beklediği hakkında ufacık bir fikri olmamasına rağmen bilinmezliklerle dolu hayatını kabullenmişti." Sağolasın Şefik ağa....Her şey için..... Eski hanın daim, müşterin de bol olsun "
Yaşlı adam atına binmiş Karahan'a büyük bir sevgiyle bakarken cevap verdi.
" Asıl sen sağolasın Karahânım. Yıllardır hasret kaldığım yüzünü görmek bile bana yeterdi. Yine bekleriz. Sana kapımız her zaman ardına kadar açık. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN GÖLGESİNDE Kİ AŞK
Ficção HistóricaHerkesin bir hayali vardır... Gerçekleşmesini ümit ettiği, hayatın sıkıcılığı ve acımasızlığı ruhunu daralttığında sığınabileceği bir hayal dünyası. Umudun kaptanı olduğu bir gemide hayal ettiklerimize ve dilediklerimize ulaşmak için yolculuğa çıka...