Günlerdir içinde ki özleme şahit olan ve sessizce akıttığı gözyaşlarına ev sahipligi yapan bu çardak şimdi mutluluğunu mühürleyen, aşkını ona hediye eden dünyada ki en özel yer olmuştu Hazan için. Bu ânı, bu güzelliği altın harflerle kazımıştı beynine ve ömrü oldukça unutmayacaktı. Gerçi içinde Karahan'ın bulunduğu her hatıra beyninde ki ve kalbinde ki en özel yerde saklanmaya değerdi Hazan için.
Ama bu bambaşkaydı. Hasretinin ardında ki en büyük vuslattı ve hiç beklemediği bir anda gelmişti.
Genç adamın bedeninde sarılı olan kollarını usulca gevşettiğinde, henüz ondan ayrılmaya hazır hissetmeyen bedeninin ayazda kalmışçasına ürpermesini önemsemedi Hazan. Zira dakikalardır sevdiği adamın kollarında kendini kaybetmiş, eriyip gitmişti. Artık geri çekilmesinin zamanı geldiğini biliyordu. Karahandan ayrılıp, aralarına koyduğu mesafeye isyan eden bedenini mantığının sesiyle susturdu genç kız ve bakışları ile sevmeye devam etti yüreğinde bir damla bile özlemi gitmemiş olan adamı.
Biliyordu genç kız... Ona karşı duyduğu özlem dokunuşların ve temasların çok ötesindeydi. Genç adamın ruhuna dokunabilmeye hasretti. Ve bunu bedenine yakın olmadan yapabilmenin bir yolu yoktu elbet.
" Karahan beyim ! "
Ansızın arkasında duyduğu tanıdık olmayan bir kadın sesi, bulunduğu ortamın büyüsünden kendisini çekip çıkardığında, içinde kaybolmak üzere olduğu gece karası gözlerin sabitlendiği yere bakabilmek için arkasını döndü Hazan.
Hızını kesmeden yağan yağmurun altında ıslanması zerre umrunda olmayan bu kadını gördüğü anda tanımıştı ve tanıdığı anda da büyük bir şaşkınlığa uğramıştı.
Bakışları kendisi es geçip direk Karahan'ın üzerine sabitlenmiş ve yüz ifadesi genç kızın içini ürpertmişti. Neler olduğunu anlamasa da içine düşen sıkıntı bir şeylerin iyi gitmediğini gösteriyordu ve o şeylerin Karahan ile direk bağlantısı olduğu kesindi.
Bakışlarını Dilşah'ın perişan olmuş halinden alıp Karahan'a çevirdiğinde kendisini ele geçiren duyguların hiç birinin onda olmadığını gördü.
Karahan'ın gözleri Dilşah'a değilde bastığı zeminin dibinde ki bir noktaya bakıyordu ama yine de onu daha öneceden tanıdığını hissetti Hazan ve bu oldukça rahatsız etti kendisini. Genç adam sessizliğini korurken bulunduğu yerde kıpırdamadan konuşmaya devam ediyordu Dilşah.
" Kusura bakmayın ! Bu şekilde aranıza girmem hadsizlik ama size söylemek istediğim şeylerin daha fazla içim de kalmasına takaatim kalmadı. "
Hazan yağmurun altında ıslanan bedene bakmaya devam ederken, gözlerinde gördüğü acı ve ızdırabın git gide daha da katlandığını fark etmişti. Belli ki Dilşah kendisini yöneten çok kuvvetli bir duygunun tesiri altındaydı. Çünkü bir erkeğin karşısına çıkıpta bu şekilde konuşmak, küçümsenemeyecek bir edepsizlik ve asla bir genç kızın yapmaya cesaret edemeyeceği bir davranıştı.
Karahan'ın şu anda içinde bulunduğu durumdan oldukça rahatsız olduğu gözlerine çöken karanlıktan ve kaşlarının tam ortasında belirginleşen ince bir çizgiden belliydi. Genç adamın yüz ifadelerini ve mimiklerini okumayı yıllar önce öğrenmişti Hazan ve yüzünde ki her bir kas hareketinin ne anlama geldiğini iyi bilirdi.
Yinede kızı durdurmak ya da bu konuşmayı sonlandırmak için en ufak bir harekette bulunmadı. Karşısında ki kızın ağzından çıkacakalara ve sonuçlarına hazırlıklıydı belli ki.
" Sizin aşkınızla yanan birini daha gördüğüme değil de bu aşkın sizde karşılık bulmuş olmasına şaşırdım beyim ! "
Sesi titremişti Dilşah'ın ve sözlerinin Hazan'da yarattığı depremlerden habersiz devam etti can yakan cümlelerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN GÖLGESİNDE Kİ AŞK
Historical FictionHerkesin bir hayali vardır... Gerçekleşmesini ümit ettiği, hayatın sıkıcılığı ve acımasızlığı ruhunu daralttığında sığınabileceği bir hayal dünyası. Umudun kaptanı olduğu bir gemide hayal ettiklerimize ve dilediklerimize ulaşmak için yolculuğa çıka...