Akşamın karanlığı çökmeye başladığında uzaklardan gelen iki yolcu ulaşmışlardı şehrin kapısına.Koca şehrin kalabalığına karışıp herkesin kendi telaşına boğulduğu büyük meydandan geçmişlerdi.At arabalarının çıkardığı ritmik seslerin arasına karışan bir uğultu vardı meydanda ve Hazan bu kalabalıktan ürkmüştü.
Uzaktan göründüğünün aksine müthiş bir canlılık vardı şehirde ve sanki kendinden başka herkes bu şehrin bir parçası olmayı başarmıştı.
Bursanın temiz ve düzenli sokaklarından geçip yan yana dizilmiş evlerden ziyade arka taraflarında bahçe bulunan evlerin çok olduğu bir sokağa gelmişlerdi. Çok fazla kalabalık olmayan bu sokak yaşlı selvi ağaçlarıyla gölgelenmiştı. Genç kız hayran kaldığı bu sokağı izlerken Karahanın duraklamasıyla başını ona çevirdi.
Ona sorgu dolu gözlerle bakarken genç adam sağ tarafında Hazanın daha yeni farkettiği eve doğru yöneldi.
Pırıl pırıl parlayan beyaza boyanmış evin sağ duvarını mor sümbüller kaplamış ve geniş pencerelerindeki kalın koyu mor perdelerin rengine uymuştu. Genç kız hayran kaldığı bu eve gözlerindeki bariz beğeniyle bakarken Karahanın söylediği sözlerle bir anda ona döndü.
" Kalacağın ev burası Hazan "
Hazan inanmazcasına Karahana bakarken bunun gerçek olduğuna inanmamış gibiydi.
Eliyle o çok beğendiği evi göstererek şaşkınlıkla fısıldadı.
" Senin evin burası mı ? "
Genç adam Hazanın bu şaşkınlığına memnun olmuşcasına cevap verdi.
" Benim değil orası senin evin. Beğendin mi. "
Genç kız bakışlarını tekrar hayran kaldığı eve çevirip her köşesinde gezdirirken sesinde beliren mutlulukla cevap verdi.
" Beğenmek mi ? "
Bakışları tekrar Karahana çevrildiğinde o kara gözlerle buluşmuştu.
" Bu eve gerçekten bayıldım ! "
Bir süre sonra incelemesini bitirdiğinde çoktan kapıya yönelmiş olan Karahanın yanına doğru yürüdü. Karahan kapıyı açıp genç kızın geçmesi için kenara çekilirken Hazan bambaşka bir heyecanla adımını attı içeriye. İçerisini göstermeyecek kadar uzunca yapılmış meşin ağacından yapılmış bahçe kapısını geçtiğinde bakımsızlıktan yabani otların ele geçirmiş olduğu küçük ama güzel bir bahçe ile karşılaşmıştı. Eve kadar uzanan , ufak taşlar ile döşenmiş olan yürüyüş yolunda ilerlerken etrafı incelemekle meşguldu. İlk gözüne çarpan şey evin hemen dibine bitişik olan küçük bölme olmuştu. Karahan Akrüzgarın ve Hazan'a aldığı atın yularından çekiştirerek atları oraya yönlendirdiğinde bu küçulük bölmenin ahır olduğunu anlamıştı.
Ahırın hemen önününü ve evin bir bölümünü gölgeleyen selvi ağacı ise Hazanın çok hoşuna gitmişti. Tatlı tatlı esen rüzgar aşağı doğru uzanan dallarına değdikçe zarif bir şekilde sallanıyorlardı.
Bakışları ahırdan çıkıp yanına gelen Karahan'a çevrildiğinde
" Hadi içeri geçelim Hazan. " dedi genç adam ve elini Hazanın sırtına koyarak onu kapıya doğru yönlendirdi.
Karahan evin kapısını açıp genç kızın girebilmesi için kenara çekildi.
Karahanın yanından geçip eve girdiğinde merakla etrafına baktı Hazan.
Batmaya başlamış güneşin kızıllığı hafifçe içeri süzülürken her bir eşyay dikkatle inceledi genç kız
Düzenli ama kullanılmadığını belli edercesine ince bir tabaka gibi mobilyaların üzerini kaplamış tozlar bu eve uzun zamandan beri kimsenin uğramadığını gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN GÖLGESİNDE Kİ AŞK
Historical FictionHerkesin bir hayali vardır... Gerçekleşmesini ümit ettiği, hayatın sıkıcılığı ve acımasızlığı ruhunu daralttığında sığınabileceği bir hayal dünyası. Umudun kaptanı olduğu bir gemide hayal ettiklerimize ve dilediklerimize ulaşmak için yolculuğa çıka...