Hazan küçük bir iç çekişle başını olumsuz manada salladıktan sonra titrek sesiyle devam etti konuşmaya. Bakışları kucağında birbirine kenetlenen ellerine sabitlenirken yanağından süzülen bir kaç damlayı umursamamıştı bile.
" Yoruldum Dilruba... Bu dünyada kendime bile zor itiraf ettiğim bir şeyi yıllardır içimde gizli saklı yaşamaktan yoruldum. Yüreğime sığdıramadığım bir aşkı gizlemeye çalışmaktan yoruldum. Sadece benim bildiğim, gördüğüm, hissettiğim bir dünya var içimde ve ben o dünyada tek başıma sevinmekten, tek başıma üzülmekten, tek başıma özlemekten bitap düştüm artık. "
Göz yaşları sanki hiç bitmeyecekmiş gibi akmaya devam ederken bakışlarını kucağında ki ellerinden hiç çekmiyordu Hazan. Eğer Dilruba'nın allak bullak olmuş yüzünü görürse anlatmak vazgeçeceğinden korkuyordu. Dilruba tek kelime etmedi ve karşısında ki kızın yıllarca içini yakan cümlelerini dinlemeye devam etti.
" Aklım başıma erdiğinden beri, kendimi bildim bileli bir ateşin içine düştüm ben Dilruba. Öyle bildiğin ateş değil bu.... Odun değil Yürek yakan cinsten... Kokusu yok, dumanı yok, alevi yok belki ama yakıp kavurdu yüreğimi bu ateş...."
Duraksadı genç kız. İçinde yıllardır biriktirdiği bir deryayı bir kaç cümleyle nasıl anlatsındı ki arkadaşına... Kafasını kaldırıp Dilruba'ya baktığında kendisine şefkat, sevgi ve anlayışla bakan okyanus mavisi gözlerle karşılaşmıştı.
" Sen hiç bu ateşte yandın mı Dilruba ? " diye sordu genç kız yalvarırcasına. Onu anlayabilmesini, hissettiklerinin bir nebzede olsun anlaşılabilmesine öyle çok ihtiyacı vardı ki...
" Aşk ateşi derler ya hani... Öyle doğru bir söz ki bu... Aşk yakıyor insanı, kavuruyor Dilruba ! Ama sesin soluğun çıkamıyor buna... Karşı gelemiyorsun... En garibi de ne biliyor musun ?! "
O bal rengi gözleri çakmak çakmaktı şimdi Hazan'ın. Göz yaşları akmayı kesmiş, içinde yanan ateşin hareleri vurmuştu sanki gözlerine.... İçinde bulunduğu acizliğin yanında, bambaşka bir güçle konuşuyordu sanki.
Tek kelime etmeden hatta gözünü bile kırpmadan onu dinliyordu Dilruba. Hazan'ın ağzından çıkan her cümle yüreğine işliyordu adeta ve arkadaşının içinde yaşattığı bu bambaşka dünyayı keşf ederken soluğu kesiliyordu.
" Sen buna razı oluyorsun... Sadece küçük bir umut, büyük bir mucizeye inanman için hep vâr oluyor içinde. Hiç bitmiyor... Tükenmiyor... Sen bütün ümidini kestiğin anda bile o ateşi daha fazla körüklüyor. Sanki sen ne kadar çok yanarsan o seni söndürebilmek için o kadar çabuk gelir zannediyorsun... "
Genç kız gözlerine tekrardan hucüm eden yaşları silmek için durakladığında, sesi titremiş ve omuzları hafifçe sarsılarak hıçkırıklarını geri göndermeye çalışmıştı.
Bitip tükendiğini hissetse de susmak istemiyor içinde ki cümleleri son kelimesi ne kadar dışarıya atmak istiyordu.
" Ama gelmiyor... " dedi ağlamaktan kızarmış olan gözlerini tekrardan cama çevirirek sonra kendi kendine söylenircesine mırıldandı.
" Gelse bile içinde ki ateşi görmüyor... "
Bölümün bitmesine az kaldı arkadaşlar. Bugün akşam yayınlamayı düşünüyorum bir aksilik çıkmazsa.
Kimler merakla bölümü bekliyor bilelim bakalım 😊Bu arada profilimi takip etmenizi öneririm. Bölümle ilgili küçük kesitleri ve bölümün ne zaman geleceği ile ilgili haberleri oradan duyuruyorum.
Hepinizi öpüyorum 😗😗😗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN GÖLGESİNDE Kİ AŞK
Ficțiune istoricăHerkesin bir hayali vardır... Gerçekleşmesini ümit ettiği, hayatın sıkıcılığı ve acımasızlığı ruhunu daralttığında sığınabileceği bir hayal dünyası. Umudun kaptanı olduğu bir gemide hayal ettiklerimize ve dilediklerimize ulaşmak için yolculuğa çıka...