Bölüme başlamadan önce söylemek istediğim bir şey var. GÜMÜŞSERVİ adlı hikayeye mutlaka bakın derim. Wattpadde okuduğunuz kurgulardan bambaşka bir kurgusu var. Kalemi güçlü bir yazar :)
Profilimde ki okuma listemde de bulabilirsiniz hikayeyi." Başka istediğin bir şey varsa söyle Hazan. "
" Teşekkür ederim Kara ağabey. Şuan hiç bir şeye ihtiyacım yok. "
Karahan arkasını dönüp Akrüzgarın sırtına tek hamlede atladığın da Hazan aklına aniden gelen bir şeyle Karahana seslendi.
" Bursanın kestane şekeri çok meşhurmuş. Bana ondan alabilirsin. "
Tatlı ve utangaç bir gülümsemeyle de sözünü bitirmişti Hazan.
" Bide badem şekeri ! Çok severim. "
Karahan da Hazanın bu tatlı haline ister istemez gülümsemiş ve
" Tamam küçük hanım " demişti. " Kestane ve badem şekeri. "
Hazan sakin adımlarla giden Akrüzgarın ardından el sallamış ve " Hoşçakal " diye seslenmişti.
Sonra sesinin biraz fazla çıktığını düşünüp etrafa bakınmış kimseyi göremeyince de rahatlamıştı. Bahçe kapısını sürgüleyip yüzünde kocaman bir gülümsemeyle içeriye girdi Hazan.
Mutluluğunun bu kadar fazla olması onu korkutuyordu. Karahan'la geçirdiği her saat onu kendine biraz daha bağlıyor vuslatın tadı hasretin acısını körüklüyordu.
Biliyordu Hazan... Karahan gittiğinde hasretinin ve özleminin vuslat anındaki hatıralarından besleneceğini ve ona iki kat daha fazla acı çektireceğini biliyordu. Bu yüzden çoğu zaman sevinmek ve huzur içinde kaybolmak onu tedirgin ediyor, bir kaç gündür Karahanla geçirdiği unutulmaz günler ileri de ona eziyet etmek istercesine beyninde depolanıyordu.
Ahşap merdivenlerin gıcırtısı eşliğinde yukarı çıkarken bunları düşünüyordu Hazan. Karahan gittiğinde sessizleşen ve sanki bütün renklerini kaybetmişcesine solgun görünen bu ev genç kızın kalbinin üşümesine neden alıyor ve sebebi ne olursa olsun onun evden çıkıp gitmesine dayanamıyordu genç kız. Dudaklarındaki gülümseme yanlız kalmanın verdiği hüzünle etkisini kaybederken kendi kendine mırıldandı Hazan.
" Sana bu kadar bağlanmak beni çok korkutuyor ! "
Gözlerinin yaşardığını fark etmiş ve kalbine çöken karanlığın bütün vücudunu ele geçirmemesi için elinin tersiyle engellemişti göz yaşlarını.
Karahan bir kaç saatliğine yanından ayrıldı diye mutluluğune gem vurmanın bencilce olduğunun farkındaydı ve bu istemsizce de olsa genç kızın hiç hoşuna gitmiyordu.
Merdivenleri hızlıca çıkarak Karahanın odasına yöneldi. Biraz kitap okumanın kendine iyi geleceğini düşünmüş kafasındaki karışıklığın durulması adına iyi fikir olacağını ummuştu. Karahanın odasına girdiğinde onu karşılayan şey odanın bir duvarını boydan boya kaplayan kütüphane olmuştu. Karahanın o kadar çok kitabı vardı ki genç kız bu kitapların hepsini okuyabilmek için çok uzun bir zamana ihtiyacı olduğunu düşünmüştü. Fakat kararlıydı. O kitapların hepsini okumaya, Karahanın dokunduğu her sayfaya yeniden dokunmaya, gözlerinin taradığı her satırı tekrar tekrar okumaya ve onun belleğindeki bilgileri kendi belleğinde toplamaya kararlıydı. Okumayı her zaman çok severdi ama bu kitapları okumanın bambaşka olacağını hissediyordu. Kütüphanenin ikinci rafından rastgele bir kitap seçtiğinde şansına Romalıların tarihi düşmüştü. Genç kızın şaşkınlıktan gözlerinin açılmasına sebep olan şey ise kitabın kapağındaki yabancı harflerdi. Kitapın sayfalarını karıştırdığında ise onu yine aynı harfler karşılamıştı. Karahanın yabancı bir dili bu kadar iyi bilmesi genç kızı etkilemiş ve çok şaşırtmıştı. Öbür taraftanda bu kitabı okuyamayacak olması sinirlerini bozmuş ve genç kız ilk defa bu dili öğrenmeye karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN GÖLGESİNDE Kİ AŞK
Ficción históricaHerkesin bir hayali vardır... Gerçekleşmesini ümit ettiği, hayatın sıkıcılığı ve acımasızlığı ruhunu daralttığında sığınabileceği bir hayal dünyası. Umudun kaptanı olduğu bir gemide hayal ettiklerimize ve dilediklerimize ulaşmak için yolculuğa çıka...