Kara bulutların kapladığı gökyüzünde bir şimşek daha belirdiğinde, Ak rüzgara bir mahmuz daha vurdu Karahan. Bu mahmuz darbesi diğerinin aksine biraz daha kuvvetliydi. Yağmurun şiddeti sebebiyle iyice çamura dönüşen ve dahada kayganlaşan toprakta biraz daha hızlandı Ak rüzgar.
Arkasındaki atın kişnemesi şimşeğin gürültüsüne karışırken iki atın da daha fazla hızlanamayacağını anlamıştı Karahan.
Kızılca köyünün evlerinin yanan kandilleri görüş alanına girdiğinde çölde susuz kalan birinin serabı gördüğünde hissettiği sevinci hissetmişti.
Birazdan fırtınaya dönüşecek yağmurun altında daha fazla yol alamayacağından adı gibi emindi.
Bu fırtınada akşam üstü çıkacakları yolculukta kalmıştı anlaşılan. Her geçen gün genç adamın aleyhine işliyor, Dersaadet'te ne olup bittiği aklını kurcalıyordu.
Cihangir bey ona çabuk gidip çabuk dönmesini, burada ona ihtiyaçları olduğunu söylemişti.
Ama Karahan asla tahmin edemeyeceği bu acı gelişme sebebiyle neredeyse bir hafta geç kalmıştı zaten.
Bursa'ya döndüğünde yapması gereken o kadar işi vardı ki, hangi birinden başlayacağını bilemiyordu.
Hazan'ı Bursada'ki kendi evine yerleştirecek, ona göz kulak olması için üç yıldan beri evinde çalışmayı bırakan Ayşe kalfayı bulacak, Hazan'ı -Darül İlim - medresesine yazdıracak, Cihangir beyin yanına gidecek ve sonra Rasim ağanın katillerinin peşine takılacaktı.
O katillerden elinde kalan tek ipucu ise, Rasim ağanın göğsüne saplanan okun kırılan baş kısmından başka bir şey değildi. Okun baş tarafında kırmızıya boyanmış iri kaz tüyleri buralarda görmeye alışık olduğu cinsten değildi. Hatta Karahan 3 - 4 yıl boyunca bu okun mislinden görmediğine emindi. Ama yine de garip bir şekilde ona tanıdık geliyordu bu ok.
Baş tarafında bulunan kaz tüyleri o kadar büyüktü ki, ilk gören biri için oldukça garip gelebilirdi. Ama Karahan bu oku ilk gördüğünde hiçte bunu garipsemememişti.
Ya bu oku başka bir yerlerde gördüğü için gözünü tırmalamamış ya da o anki dehşetle dikkatini çekmemişti.
Sebebi ne olursa olsun bu okun kimler tarafından kullanıldığını bulacaktı Karahan. O yüzden şehirdeki Malik ustaya gidecek ve ok hakkında azda olsa bilgi edinmeye çalışacaktı.Çoktan fırtınaya dönüşmüş yağmurun eşliğinde evin avlusuna girdiğinde sırılsıklam olmuştu Karahan. Aldığı yeni atı Ak rüzgar'la beraber ahıra koyup iki katlı ahşap eve yöneldi. Pencerelerinden bir damla bile ışık sızmayan evi baştan aşağıya süzdüğünde Hazan'ın uyumuş olduğunu düşündü. Aslında uyumak için vakit baya erken olsada bu havada uyumaktan başka yapılacak bir şey yoktu herhalde.
Meşin kapıya iki kez tıklatıp başını kapıya yasladığında Hazan'ın uyanıpta ona kapıyı açmasını umdu genç adam. Bu yağmurda saçakların altından gecelemek en son istediği şeydi. Ama saniyeler saniyeleri kovalayıp aradan dakikalar geçtiğinde Karahan kapıya defalarca vurmasına rağmen ne gelen vardı nede giden.
Genç adam nedenini bilmediği bir endişeyle meşin kapıya daha fazla vurmaya başladığında nedense aklında başka olasılıklar dönmeye başlamıştı. Kendisini Hazan'ın içeride uyuyor olduğuna inandırmaya çalışsa da hiç bir zaman olumlu düşünmeye alışık olamayan beyni, en kötü olasılıkları hesaplamakla meşguldu.
Avlunun iki kanatlı kapısının gıcırdamasıyla başını hızla arkaya çevirirken korkularının gerçek olmamasını diledi. Gözleri sicim gibi yağan yağmuru ve havaya dağılan grimsi sisi delmek istercesine kısılırken, karşısında ince ve narin bir siluet görmek onu şaşırtmıştı. Zihninde çalmaya başlayan tehlike çanları nedense onu çok daha kötü görüntülere hazırlamıştı. Genç kız yavaş ve sakin adımlarla Karahan'a yaklaştığında onu baştan aşağıya süzdü Karahan.
Kadife elbiseninin etekleri neredeyse dizlerine kadar çamura bulanmış, başına örttüğü, beline kadar inen baş örtüsü sırılsıklam olup vücudunu ikinci bir elbise gibi sarmış ve yüzünü örten ince peçenin hemen üzerindeki gözleri derin bir acıya boyanmıştı.
Karahan ister istemez Hazan'a doğru ilerlerken onu hayretle izliyordu. Yağmur başlayalı neredeyse iki saat olmuştu ve genç kız anca eve dönmeyi akıl edebilmişti. Her nereye gitmişse bu yerin bir ev olmadığıda halinden belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLARIN GÖLGESİNDE Kİ AŞK
Fiction HistoriqueHerkesin bir hayali vardır... Gerçekleşmesini ümit ettiği, hayatın sıkıcılığı ve acımasızlığı ruhunu daralttığında sığınabileceği bir hayal dünyası. Umudun kaptanı olduğu bir gemide hayal ettiklerimize ve dilediklerimize ulaşmak için yolculuğa çıka...