Bölüm 7

42 14 2
                                    

Kayıtlarımı tamamladığım süre içerisinde onunla yeniden karşılaşmamıştım.Zaten böyle bir şeyi de istemiyordum.Tamam peşimden koşuluyor gibi hissetmek biraz hoşuma gitmiş olabilirdi çünkü kendimi "Cool" hissetmiştim.Ama bu kadar "Coolluk" yeterliydi.Sürekli başıma kakması iyi bir şey değildi.

Benim ortam yapmam gerekiyor.Şöyle kızlı erkekli bir grup.Gezerdik,eğlenirdik.Hayatımda bir değişiklik falan olurdu.Veee değişikliğin olacağı gün yarın olacaktı!

Formasız okula gitmek,kel ve gözlüklü okul müdüründen azar yememek,kendini padişah sanan (özellikle sözlü notu verildiği zamanlarda) hocalarla karşılaşmamak mükemmel olacaktı.Yani öyle olmalıydı!Olmak zorundaydı!

Telefonum çaldığında Hande'nin aradığını gördüm.Lunapark olayından sonra hiç buluşmamıştık,sadece telefonda konuşmuştuk.Aslında soğukluğu veren bendim.Söyledikleri,başıma bela açmıştı.Bir de "nasıl olsa yeni arkadaşlar bulurum" durumu vardı.Kendimi iyice Tumblr Girl gibi hissetmeye başladım.

"Efendim?"

"Üniversiteye başlayınca beni unutursan bozuşuruz ona göre." dedi sitemle.

"Unutmam merak etme." (2 gün sonra tanımayacak bile.)

"Ben seni biliyorum yeni arkadaş bulunca unutacaksın beni."

Sen sevgili bulunca beni satıyorsun ama? Sırf ona yaranmak için beni harcıyorsun.
Beni Beni Asya'nı!

"Olur mu öyle şey?" dedim yavaşça.

Olur olur,bal gibi olur.Ben de böyle bir kızım işte.Düşündükleriyle söyledikleri bir olmayan.Ne yapayım?Aklımdan geçenleri durduramıyorum ki.

"Bilmiyorum artık.Zaman gösterecek.Neyse sen kapatıyorum demeden ben diyeyim.Görüşürüz." dedi ve kapattı.Resmen trip atıyordu bana.Amann,boşver.

Üniversitenin en farklı yönü de ders saatleri.Lisedeyken her gün saat 7'de kalkardım.Kalkardım ama nasıl kalkardım?
Çalar saati 06.50,06.52,06.54,07.00 diye kurardım.Ve çaldığında önce kafamı yastığın altına koyardım,sonra da çalar saati duvara vururdum demeyi çok isterdim ama yapamıyordum.Annemin de beni duvara fırlatma ihtimali vardı çünkü.

Sabah büyük bir mutlulukla (çalar saatsiz) uyanmıştım.Kahvaltımı yaparken de annemin öğütlerine maruz kalmıştım.

"Öğretmenlerinle hemen tanış.İlk gün deyip dersleri boşlama.Derslere katıl."

"İyi insanlarla arkadaş ol.Arkadaşlarını iyi seç."

"El alemin çocukları çok akıllı,sen de akıllı ol.Mesela geçen yıl Gülfidan Abla'nın kızı..."

"Anne tamam." diyerek onu susturdum.Yine Gülfidan Abla'dan başlayıp Ayşe Abla'dan çıkacaktı.

"Tamam akıllı olurum.Hadi ben kaçtım." deyip çantamı aldım.

"Otobüslerde,minibüslerde dikkat et,geçen televizyonda izledim..."

"Görüşürüz." deyip kendimi dışarı attım.

Bıkmıştım el alemin çocuklarından!Ne hikmetse hepsi çalışkan,hamarat,saygılı...
Anneme göre herkes iyi bir ben kötü!

Minibüse binmeyecektim.Minibüs uzak kalıyordu kampüse.Mecbur metrobüse binecektim.
100 kişiyle üst üste yolculuk yapmaya hazır mıydım? Sanırım hayır,ama mecburum.

Ter kokan abilerle,uyuyan yaşıtlarımla,kitap okuyan (sözde) kültürlü insanlarımızla,kulaklıkla müzik dinlediği halde şarkının sesi en arkadan bile duyulan gençlerle bir yolculuğun daha sonuna gelmiştim.Hoşçakalın koca yürekli insanlar!
Sizi hiç özlemeyeceğim.

Vee beklenen an! Hayallerim,Geleceğim,Hayatım.Hepsi bu okulun içinde.Ben de artık bu okulun içindeyim.


KOKARCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin