Bölüm 8

45 12 0
                                    

Okula girince hayal kırıklığına uğradım.
Gerçekti.Zenginler ve arabaları.Her markadan araba vardı.Bense okula metrobüsle geliyordum.Ah Dünya!

Bu arada internette okuduğum "Üniversitede cool olma yolları" adlı yazıyı kendime hatırlattım.Bir kere "okul" demek yoktu."Kampüs" demeliydim.Halbuki ne farkeder?Sonuçta okul.

2.madde havalı yürüyüş.Öyle normal yürünmemeli.Saçlar savrularak yürünmeli.Tamam bunu yapabilirdim!Saçlarımı iyi ki kestirmemişim.

Okulda ımm şey kampüste herkes tuhaf bakıyordu.Genelde birbirlerini süzüyorlardı.Ben de onları süzüyordum.Öyle makarna gibi süzülüp gidiyorduk. İlahi Asya,ne komiksin sen öyle!

Nereye gideceğimi düşündüm.Kampüsün içine girsem olmaz,ders meraklısı gibi olurdum,nam-ı diğer "İnek".

Bahçede dursam tek başıma dikilecektim.Halbuki herkes birileriyle duruyor ve sanırım dedikodu yapıyordu.Yani birini inceledikten sonra fısıldaşıyorlardı.

Kenara geçip beklemeye başladım.Daha doğrusu kenarda beklediğimi sanıyordum.

Bir araba üstüme üstüme geldi.Çarpacak sanıp ellerimle yüzümü kapadım.

"Amma da korkakmışsın."

Bu sess!Yine o!Can.

Tipik Türk hareketi.Tanıdık birini görünce arabayı üzerine sürmek!

"Ne yapıyorsun be? Çarpacaktın bana." dedim sinirle.

"Sen de ne diye saf saf dolanıyorsun buralarda?Burası park yeri görmüyor musun?" Çenesinin ucuyla bir yeri işaret etti.

Gerçekten de park yeriydi.Ama saf dolanmıyordum,sadece duruyordum!

"Görmedim ne olmuş yani?" dedim gözlerimi kısarak.

"Biri gelip seni böcek gibi ezdiğinde görürsün." dedi alayla.

"Bu araba senin mi?"diye sordum konuyu değiştirerek.Bana taktığı lakabı hatırlayacak diye korkuyordum.

"Yok ebemin.Bana doğum hediyesi olarak vermiş." dedi gülerek.

"Sen gülmeden ya da alay etmeden duramıyor mısın?" diye sordum.

"Maalesef.Ben de ciddiyet sorunu var.Ama bunun suçlusu ben değilim.Hepsi ilkokulda metin okurken beni güldüren arkadaşlarım yüzünden.O zamandan beri ben de ciddiyet yok." dedi kollarını havaya kaldırarak.

"Eben zenginmiş o zaman.Hediye ettiği arabaya bakarsak."

"Imm belki.Ama çok şanslı olduğu kesin.Benim gibi yakışıklı birini doğurmak her ebeye nasip olmaz." dedi ve göz kırptı.Egoist pislik!

Şu anda egoist bir salakla "Ebe" konusu konuşuyordum.Ne güzel!

Yanından ayrılarak yürümeye başladım.Lunarpaktaki gibi durdurdu beni.

"Nereye?"

"Gidip çimlere oturacağım." dedim havalı bir şekilde.

"Anladım sen o üniversite pankartlarında gördüğün şeyi yapmak istiyorsun." dedi hınzırca gülerek.

"Neyi?" dedim anlamayarak.

"Pankartlardaki çimlere uzanmış mutlu öğrencilere özendin sanırım.Ama yalan onlar.Biraz zaman geçsin anlarsın.O mutlu öğrenciler şizofrene bağlar,babaları da manyağa.Anlarsın Kokarca anlatırlar." deyip hafifçe kafama vurdu.

Unutmamıştı!Bana hala Kokarca diyordu.Hayır,buna izin veremezdim.Eğer okulda duyulursa üniversitenin maskotu olurdum.

"Bana bir daha sakın Kokarca deme." dedim sinirle.

"Nedenmiş o?"

"Çünkü istemiyorum." dedim dişlerimin arasından.

"Ben de senin üzerime kusmanı istemiyordum.Ama sen kustun.Onu ne yapacağîz?" dedi üzerime gelerek.

"O zaman okul içinde deme." dedim yavaşça.

"Vayy,demek benimle okul dışında da görüşmeyi planlıyorsun.Tamam Kokarca ararsın beni." Baş parmağını ve işaret parmağını kulağına götürdü.

"Ara mutlaka bekliyorum." diyip arabasına bindi.

Acaba bir şeyler söylüyordum o mu yanlış anlıyordu?Ama onda bir sorun olduğu kesindi.Ayrıca kendini çok akıllı sanıyordu.
Düşünmeden konuşuyordu.Zaten biraz düşünseydi numarasının ben de olmadığı aklına gelirdi.

Gerçekten çok tuhaftı.Lunaparkta üzerine kustuğum çocukla aynı üniversitedeydik ve sürekli karşıma çıkıyordu.

Benimle dalga geçiyordu.Lakap takmıştı ve her şeye gülüyordu.

Çok tuhaf!


KOKARCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin