Tuzak

243 24 13
                                    

Multimedya: Semih

İyi okumalar...




O buradaydı. Cenk şu anda benimle aynı ortamdaydı. Sınıfımdaydı. Annemin katili ile aynı sınıftaydık.
Kendimi ne kadar sakin olmam konusunda uyarsam da sakin olamıyordum. Sakin olmak, benim için şu an yapabilecekler listemin son sırasında yer alıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nefes almayı bile unutmuş gibiydim, nefesim benden bağımsız olarak tutulmuştu sanki. Düşünemiyordum bile. Neyin doğru, neyin yanlış olduğu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.

Oturduğum sırada hafifçe doğrularak sertçe yutkundum ve kendimden son derece emin bir şekilde söze girdim.

"Sen.. Senin ne işin var burada?"

Sınıf yeterince sessiz bir ortama bürünmüştü ve kısık sesim bu ortama göre yeterince anlaşılır olmuştu. Tüm gözler beni bulurken titriyordum. Araya karışan öğretmenin tiz sesi düşüncelerimi askıya almamı sağlarken,sesin geldiği yöne döndüm.

"Bir sorun mu var, Derin?"

Sinirden kasılan çene kaslarım kelimelerin dudaklarımdan dökülmesine büyük engel oluyordu. Cenk'e döndüğümde bana çapraz gülümsemeyle baktığını görmüştüm. Pislik. Şu anda bile suratıma karşı nasıl sırıtabiliyordu?!

"Bakın, o azılı bir katil. Şu an polisler her yerde onu arıyor olabilirler."

Ürkek ve titrek sesim ile öğretmene söylemem gerekeni söyleyip, sınıfı bu konuda uyardım. Fakat beklediğim tepki aradan sızan kıkırdama seslerinin kulağıma sızması değildi. Bana inanmıyorlar mıydı? Anlamıyorum. Bu konuda onlara nasıl yalan söyleyebilirim? Öfkeli gözlerim uyarıcı bir ifade ile sınıftaki öğrencileri tek tek tararken hala gülüşme seslerini duyabiliyordum.

"Yalan söylemiyorum."

derken sesim biraz daha canlı çıkmıştı. Bana inanmamaları cidden sinirlerimi bozmuştu. Öğretmene döndüğümde o ise etrafa ayrıntılarında uyarı dolu ciddi bakışlarını atarken Cenk'e döndü.

"Oğlum bu konuda birşey söylemeyecek misin? Bu doğru değildir umarım."

Söylediğinin ardından kalçasını masanın kenarına yaslarken, Cenk'e benimde aynı fikirde olduğum bir soru yöneltmişti. Cevabını herkesten çok ben merak ediyordum. Cenk boğazını temizleyerek bana döndü.

"Evet, bu yalan değil. Fakat.."

Tüm sınıf uğultularla dolup taşarken sözüne devam etti, Cenk.

"Suçsuz olduğum öğrenildiğinde hapisten çıktım. O olay sadece.."

dolan gözlerime aldırmadan onu dinliyordum. Duraksadı ve bana tekrar masumca baktı.

"Kazaydı."

"Yalan söylüyor yalan."

diye kükredim sınıfın ortasında. Yüksek sesim sınıfta yankı yaparken, sıramda ne varsa o anki sinirimle herşeyi yere savurdum. Hızla sıradan çıkarak boşluğa ilerledim. Kolumdan birinin tutuğunu farkettiğimde bunu pek umursamadım. Öğretmenin sesi tekrar beynime nakşetti.

"Derin, sakin ol. Neyin var?"

Ağlıyordum ve şu anda kimse bana inanmıyordu. Titreyen ellerim iki yanımda bacaklarımın üzerindeydi. Beklemediğim bir anda karşıma Fatma'nın çıktığını gördüm.

"Hocam izninizle Derin'e lavaboya kadar eşlik edebilir miyim?"

Koluma girdiğinde kısa süre sonrasında hocanın buna onay vermesi gerekti ki; beni çekiştirmeye başladı. Kapının biraz ilerisinde duran Cenk'e yaklaştığımızda çok yakınımda duruyordu. Yanından geçerken yüzüne nefretle ve acıyarak baktım. O ise bana henüz kestiremediğim duygular ile bakıyordu. Suratına dilimde biriken nefret dolu tükürüğümü savunurken yavaş adımlarla kapıdan dışarı çıktık. İçimdeki öfkeyi az önce suratına tükürerek gidermeye çalışmıştım.

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin