...3.BÖLÜM ...

487 43 9
                                    

Aramızda ki mesafe ne uzaktı ne yakın, bana mı bakıyordu tam anlayamamıştım.
Ve kalbimin değişen ritmine hiç bir anlam vermemiştim, bu kadar rastlantı ister istemez ilgimi çekmeye başlamıştı. Elimin üstünde hissettiğim sıcaklık ile kendime geldim. " Canım ?" Devrim sorgular bir şekilde yüzüme bakarken elimde olmadan tekrar dışarı baktım.
Gitmişti...

~~~~~~~~~~Barlas~~~~~~~~~

Turgut'un yanına uğramayalı uzun bir süre olmuştu, bu sabah onun yanına gittiğimde planlarım arasında bir "kibarcık" la uğraşmak yoktu elbette. Hafta sonu büyük bir yarış olacaktı ve bu diğer yarışlardan farklıydı, büyük bahisler söz konusuydu arkasında büyük adamlar vardı. Şafak'la bu konuyu konuşmam gerekiyordu, cafeden içeri girdiğimde kulaklarım kırgın bir ses ile doldu. Kırgınlığını isyankar tavrının altında gizlemeye çalışıyordu ama pek becerikli sayılmazdı. Ani bir hareketle arkasını dönünce gögsüme çarptı ve geriye doğru sendeledi burnuma dolan kokusunu hiçe saymak istiyordum, ama tuhaf bir şekilde orda dikilip kaldım hareketlerini izlemeye başladım. Başını kaldırıp gözlerimin içine baktı gözlerini hiç kaçırmadan gözleri ne renkti? Yeşil mi? Yoksa mavi mi ? Hersey ani bir şekilde gerçekleşti onun bana çıkışması, benim ona cevap vermem ve gitmesi...

Giderken omzuma özellikle çarpıp gitti ve o koku tekrar burnuma doldu, nefes almak istemedim bu kokuyu içime çekersem kendime ihaneti başlatacaktım. Turgut un yüzü allak bullaktı bu kız her kimse onun için değerli birisi olduğu belliydi. O an aklıma gelen fikirlerle elimde olmadan içim daraldı, belkide sevgilisiydi ama yok öyle olsa haberim olurdu sanırım.

" Dostum naber? Uzun zaman oldu nerelerdesin? " Turgut un sesi ile kendime geldim.
" Bilirsin ortalarda gezmeyi sevmem gerekmekmedikçe" Turgut olumlu anlamda başını salladıktan sonra" seni az bekleticem bir görüşme yapmam gerekli" diyerek cebinden telefonu çıkarıp birisini aradı, ararken yüz şekli memnuniyetsizliğini çok belli ediyordu ve konu ister istemez dikkatimi çekti.
İçimdeki his konuşmayı dinlemem taraftarıydı ve bende öyle yaptım "Lafı hiç uzatmayacağım amca, babamla arada ki sıkıntıya beni dahil etmen çok acımasızca ama eğer bir gün Zümra herşeyi öğrenirse ne babamın nede senin tarafında olacağım. O benim için candan öte o benim kardeşim ve yaptıklarına suskun kalmamın tek sebebi yine Zümra bunu bil, ona göre hareket et" Karşı tarafın kim olduğu anlaşılmıştı ama Zümra kimdi? Ve bu isim beynime işlenmek için neden bu kadar ısrarcıydı. Turgut karşı taraftan duyduklarından memnun olmadığını elindeki telefonu karşı duvara fırlatarak gayet açık belli etmişti. Sorup sormamak arasında gidip gelirken "Dışarı çıkalım biraz daha burda kalırsam kırıp dökülmedik bişey kalmayacak" diyerek sandalyede asılı olan deri montuna uzanarak sert bir harektle aldı. Ona aslında neyin iyi geleceğini çok iyi biliyordum ve sanırım tam zamanıydı "Ejderhan burdamı?" Bana dönüp gözlerimin içine manidar bir şekilde baktı buruk bir gülümseme ile "Elbette ve ben senin aklından geçeni çok iyi biliyorum" " üç tur yaparız kim kaybederse büyük yarıştan çekilir" Turgut ne zamandır bu yarışı bekliyordu onun için önemini biliyordum, yinede şansımı denemek istedim kabul etmeyeceği ortadaydı şansımı denemem lazımdı çünkü ciddi bir rakipti.

Durgun bir şekilde yüzüme baktı şaşkındım beklediğim tepki gelmemişti düşünceli olduğu belli olan ses tonu ile " senin derdin meydanın sana kalması sanırım, peki dostum kabul üç tur ve kaybeden büyük yarışta yok"

Zorlu bir yarış sonucunda arada çok az bir mesafe ile ben kazanmıştım. Kaskımı çıkarıp Turgut a doğru döndüm ve sinir bozan bir sırıtışla "desene büyük yarışı kazanmam garanti oldu" dedim.

Suratı asık bir şekilde bana baktı "Dua et sıkkın zamanıma denk geldin ben seni bu piste gömerdim ama neyse" motorları arka tarafa park ederek kafeye doğru ilerledik. Her zamanki masamıza karşılıklı bir sekilde oturduk. Sabahtan beri sormamak için kendimle mücadele içindeydim ama artık sormaya karar vermiştim " Bana anlatman gereken şeyler olduğunu düşünüyorum ve senden itiraz duymak istemiyorum, ilk sorum telefondaki kimdi ? "
Ciddi ve kararlı olduğumu anladığından olsa gerek önce dışarıya doğru döndü, içini çekerek " uzun mesele Barlas ve bazen ne kadar anlatmak istesende susmak gereklidir, ben susabildigim yere kadar susmak istiyorum ve senin beni anlayacağını biliyorum."
"Anladım dostum ortalarda görünmesemde buralardayım biliyosun dimi?" "Biliyorum sağol"
Bunu sormak ne kadar doğruydu bilmiyorum ama içimdeki ses galip geldi "Zümra kim?" Ses tonumun çıkış şekli beni bile şaşırtmıştı, başını benden tarafa çevirdi kaşlarını havaya kaldırdı, dudakları hafif yukarı kıvrıldı ve beni şaşkınlık içinde bırakan o cevabı verdi "kibarcık" anlamayan gözlerle ona baktım şaşkınlığım onu daha da keyiflendirmişti.
" Nasıl yani ? "
" Sen ona öyle dedin ama aslında hiçte kibarcık değildir"
" Yani Zümra icin kardeşim dedin"
" Evet amcamın kızı ve benim için kuzenden daha ilerde"
" Ve konu Zümra yı korumak için susuyorsun"
" Susabildigim yere kadar dostum"
" Anlaşılan mevzu çok kapsamlı"
"Malesef ve ben bunun içinden nasıl çıkacağım bilemiyorum, en çok canımı sıkan durum Zümra ben suskun kalsam da zarar görecek konuşsam da."
Konunun içine bir şekilde dahil olmak içimde tuhaf bir his uyandırmıştı. Her şekilde üzülecek bir insan vardı ve ben her zaman ki gibi mantıklı olanı yapacak ve olması gerekeni Turgut a sòyleyecektim. Belli ki bunu birilerinden duymaya ihtiyacı vardı.
"Turgut bir doğru ne kadar acı olursa olsun yalan kadar can yakmaz. Evet sen belki yalan söylememek için susuyorsun ama o kızda  hayatından eksilen büyük parçalar, tamamlayamadığı şeyler var. Bugün bu çok belliydi kendini güçlü göstermeye çalışıyor ama eksik kalmış, sanırım en büyük parçalar sizlersiniz. Ben olsaydım bilirsin yürek adamı değilim ben mantık taraftarıyım ve ne kadar canı yanacak olsada duyması gerekenleri anlatırım"
Derin bir iç çekti "bütün hayatı alt üst olacak olsada anlatırmıydın?"
" Evet çünkü bilirmisin kimbilir belki hayatının altı üstünden iyidir."

Sözlerimi bitirip saate baktım Şafak la görüşmem gerekiyordu. Turgut a döndüm "Büyük yarış günü kesin dimi ?"
"Evet üç gün sonra aynı mekanda, akşam ki yarışta varsın dimi?"
"Elbette varım antreman gerekli" diyerek güldüm.

Kafeden çıkıp motora atladığım gibi Şafak'ın mekana doğru sürdüm. Mekana ulaştığımda ilk dikkatimi çeken kapıda ki güvenlikler oldu, değişmişti ve bu iyiye işaret değildi.
Yeni adamların yanına gelip başıma selam veridim "Şafak beni bekliyordu haber verin ALACA geldi dersiniz..."

Herkese hayırlı geceler...
Ve yeni bölüm ile ben geldim hiç uzun uzun yazamayacağım,ama telefondan yazdığım için ithaf yapamıyorum bende burdan yazı ile bu bölümü beni özel ilgi ve alaka ile bekleyen Esengül Bakır kuzum ile İkra kuzuma armağan ediyorum kocaman öpüldünüz güzellikler.
Bu arada görsel Turgut :) bundan sonra sık sık göreceksiniz ")

❄BUZ MELEK (Mevsiminde Aşklar Serisi)❄(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin