...8.BÖLÜM...

395 45 20
                                    


Yaşanan tüm yıllar yalan, söylenen sevgi sözcükleri kurulan tiyatro ürünü. Karanlık kuyu dipsiz bir şekilde içine çekiyordu, kulaklarımın uğuldaması en yüksek seviyedeydi. Bütün taşlar yerine oturuyor cevapsız kalan bütün sorular artık cevapları ile birleşmeye başlamıştı.

Çocukluğumda babamla gidilmeyen parkların, beraber yenilmemiş kağıt helvanın sebebi belliydi artık. O hazırlanan senaryonun oyuncusuydu sadece. Burda ki en başrol elbet anneme aitti. Peki o, ya annem yoksa... Hayır, hayır lütfen fazla bu bana çok fazla, haddinden fazla.

Başımı Serhat'a çevirdim sesim kaybolmuş gözlerim şişmişti. Nasıl konuşurdum kelimler nasıl birbirini bulurdu bilmiyordum. Hıçkırığımı durdurmaya çalıştım, önüme bir bardak su koydu titreyen ellerimle zorluk içinde iki yudum içebildim. Elimdeki kaçıncı peçeteydi bilmiyorum, ne kadar mümkün olmasa da kendimi biraz toparlayıp son bir cesaret ile...

" Annem, peki annem yoksa oda mı?"
" Hayır Zümra annen senin öz annen. Benim sana anlatabileceklerim bu kadar. Tüm sorularının cevabı annende, kimse seni terk etmedi. Bunu bilmen çocuklar için çok önemli onlar senin için gittiler, senin iyi olman için. Baban bunları öğrendiğimizi anladığında kendini korumaya aldı. Onları yurt dışına yollayarak beni seninle tehdit etti. Hepimiz sana zarar gelmemesi için susmak zorunda kaldık. Özür dilerim Zümra çok özür dilerim."

" Zamana ihtiyacım var Serhat bunları sindirmem hiç kolay değil. Bana motorunun anahtarlarını verirmisin? Ve lütfen itiraz etme inan buna çok ihtiyacım var."

" Ama dikkatli ol lütfen"

Olumlu anlamda başımı salladım. Masanın üstüne anahtarı koyup arkasını dönüp odasına gitti. Ne kızabiliyordum ne tepkisiz kalabiliyordum. O an gözlerimin önüne bir tek kişinin yüzü geldi. Banyoda elimi yüzümü yıkayarak soluğu dışarda aldım.

Motosiklet kapının önündeydi hemen, kaskı takarak son sürat sürmeye başladım. Bu sefer sadece kalbimin sesini dinleyecektim. Gözlerimin önünde dolaşan bütün sahnelere inat, gecenin karanlığına inat ona gidiyordum. Sadece o beni sessizce dinler her zaman ki gibi sadece o beni anlardı. Kendimi anlatabilecek, sığınabilecek başka kimse yoktu. Bomboştum artık yitik, kayıp ve bir yere ait olmayan. Gecenin tüm ürkütücülüğüne inat koca demir kapıyı açtım. Korkmam gerekirken sadece sığınma ihtiyacı hissediyordum.

Siyahın adamıydı o her zaman, yazın bile siyah vazgeçilmeziydi. Mezar taşıda siyahtı o istemişti özellikle.

Beni anlayacak tek kişinin yanındaydım sessizce dinleyecek, ama anladığını bildiğim. Dostum, kardeşim kendi hatam yüzünden yitirdiğim...

Siyahı çok sevmesine rağmen bembeyaz, tertemiz olan.

Buraya gelmek her zaman bana iyi geliyordu. Hiç bir zaman en ağır sorunumuz bile bir psikoloğa gitmemiştim. Her zama buraya geldim ben anlattım o dinledi. Bu hep böyle olmaya devam edecekti çünkü beni ondan başka kimse sadece dınlemezdi.

Çıkışa varacağım zaman vazgeçerek Barlas'ı gördüğüm yere doğru ilerledim. Mezarlığa vardığım içim bir garip oldu. Tarifsiz bir durumdu bu engelleyemediğim, önleyemediğim bir acıydı bu. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Alperen geldi gözlerimin önüne bir yanda belki hiç evladını görememiş bir anne, bir yanda evladının bütün hayatını yalanlar üstüne kuran bir anne. Gözyaşlarımı bıraktım belki ilk defa tam da içimden geldiği gibi hissettiğim gibi ağlıyordum. Kimsesiz gibi, kaybolmuş gibi, yitik gibi ve kimse kaybettiklerimi yerine koyamayacaktı.

❄BUZ MELEK (Mevsiminde Aşklar Serisi)❄(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin