YAREN ALACAN
Sabah kalk, okula gel; okuldan çık, işe git; işten çık, eve gel.
Evet, hayatımın rutini bu!
Sıkıcı mı sıkıcı, bayıcı mı bayıcı, öldürücü mü öldürücü bir rutin!
Pekâlâ, rutinler zaten sıkıcı, bayıcı ve öldürücülerdir. Her neyse.
Sokakta adımlarımı ilerletirken ellerim ceplerimdeydi ve hayatımın rutinine lanetler ediyordum. Haklı değil miydim?
Sağ ayağımı "Lanet olsun!" diyerek sertçe yere vurdum. Gecenin karanlığında, sokak lambalarının aydınlattığı, pürüzsüz bir yolda yürüyordum. Etraftaki evlerin bahçelerinden kalabalık ailelerin kahkaha sesleri kulaklarımı tırmalıyordu. Ayakkabımın yaptığı sesleri bastıran kahkaha seslerinden uzaklaşmak adına adımlarımı hızlandırdım. Sanki her an önüme biri çıkıp ödümü patlatacak ve benim şaplağımı suratına yiyecekti. Aklımda ki düşünceleri derhal aklımdan kovdum. Saçma sapan her şeyden nefret ederdim. Bu kendi düşüncelerim olsa bile!
Ciddiyette sınır tanımayan bir adet ben!
Kendi kendime gülümserken kot pantolonumun cebinde titreyen telefonumu hissettim. Yine o sapıktan mesaj geldiğinden adım gibi emindim. Hayat rutinimi bozan biri olduğuna sevinsem mi, üzülsem mi biledim.
Hemen cebimden çıkardım ve gözardı edeceğim mesajı okumaya başladım.
"Mesajlarıma cevap versene sert hatun."
Bana hatun demesinden nefret ediyordum. Allah'ın magandası!
Cevap yazmak için metin yazma baloncuğuna bastım ve yazmaya başladım.
"Fazla gurursuzsunuz Bay Ukala Bey!" yazarak gönderdim.
Hemen gönderdiği mesajı okudum.
"Gurursuz mu? Şuna cesaretli desek? En azından ödlek gibi atılan mesajlara cevap vermemezlik yapmıyorum. :d"
Yürüdüğüm yolda duraksadım. Ödlek mi? Ben mi? Ben ve ödleklik? Hah, pis sünepe!
"Ödlek mi? Sensin lan o! Ayrıca tanımadığım biriyle konuşmak istememem gayet normal. Kıt beyinli ucube!"
Yolun sapağından sağa dönerek evimin sokağına giriş yaptım. Elimdeki telefonu cebime yerleştirdim. Tam evin önüne geldiğimde telefonum titredi.
"İsteMEMEn. Anlıyorum. :D"
Patentli öküüz!
Dişlerimi birbirine bastırdım ve "Pis sapık!" diye homurdandım. Sinirimi zilden çıkarmak istercesine zile bastıktan sonra bir daha cevap vermemek adına telefonumu cebime soktum. Sinirlerim alt üst olmuştu! Birde dalga geçiyordu, patentli sapık!
Birkaç saniye içerisinde kapı açılırken, binanın içine adım attım. Malesef, bir asansörümüz yoktu ve dört katı yürüyerek kat etmek zorundaydım. Sıkılgan bir tavırla adımlarımı merdivenlere atmaya başladım. İlk yirmi beş merdiveni tükettikten sonra cebimdeki telefonum ard arda titremeye başladı.
"H
A
T
U
NC
E
V
A
PV
E
R"Onun bana hatun demesine kim müsade ediyordu, pardon? Kafamı geriye atarak ciğerlerimdeki nefeslerimi yanaklarıma depoladım. Sinir kat sayım giderek artarken elimi telaşla karışık sinirle telefonun mesaj yazma balonuna bastım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Yetmezliği
Teen FictionGölge oldum sana, kadın; Ağladığında gözyaşlarını tek tek öpebilmek için. Nefes oldum sana, adam; Tüm dertlerimden arınıp kısacık saçlarımla sana gelmek için. ~ Çıldırasıya seviyor bu kalp seni... Sözlerini, kalbinin güzelliğini. Delicesine...