YAREN ALACAN
Telefon görüşmesini gülümseyerek sonlandırdıktan sonra evimin sokağına giriş yaptım.
''Yaren!'' dedi, cırlayan bir ses. Ses tonu kızgın, sabırsız ve bir o kadar yakıcıydı.
''İki saattir kiminle konuşuyorsun? Çabuk yukarı gel!''
Dudaklarımı dişledim. Nadiren ortaya çıkan, annemin ejderhalarını saklanma noktasından çıkarmıştım.
Aferin Yaren! Dedi bilinçaltım.
Koşar adımlarla sokağı adımladım. Ayaklarım koşsa da, bedenim geri geri kaçmak için nelerini vermezdi.
Ama yemiyordu işte! Annemin ejderhalarını üzerime salmak gibi bir salaklık yapamazdım. Satırla doğrardı beni!
Annem normal şartlarda sakin, hoşgörülü, anlayışsı bir anneyken, sinirlenince içinden ejderha çıkaran türdendi. Emin olun, o ejderhaları hiç görmek istemezdiniz.
Düşüncelerimden sıyrıldıktan sonra zile basmak için koyuldum.
''Bir saniye...'' dedim kendi kendime. Buna hazır değildim! Zile basacak olan ellerimi yumruk yaptım ve gözlerimi kapattım.
Derin derin nefesler alıp verdikten sonra önünde sonunda olacak dedim kendi kendime. Ne kadar kaçsam da bir yerden sonra duracaktım.
Gözlerimi açtığım anda annemin diyafondan konuştuğunu duydum.
''Çabuk yukarı gel dedim!''
Ve o bağırmadan sonra uzun süre otomatiğe bastı. En sonunda kapıyı araladım ve tokat gibi yüzüme çarpan bağırmayı hazmetmeye çalıştım.
Yavaş yavaş merdivenleri tırmanmaya başladığım annem, ''Çabuk diye bir daha demeyeceğim!'' diyerek binanın içinde bir daha bağırdı. Ağlayacak değildim ama her bağırışı içime oturuyordu.
İsteksizcede olsa, hızlı hızlı merdivenleri tırmandım. Evimizin olduğu kata geldiğimden annemi eli kapıda, ayağıyla ritim tutar bir şekilde buldum. Tabii, büzülmüş dudaklarını unutmamak gerek!
''Anne, sakin ol...'' dediğim sırada sert tonlamasıyla lafımı bıçak gibi kesti.
''Derdini burada dinlemem. İçeri geçte orada söyle yalanlarını'' Ve sonra en canımı acıtan şeyi yaparak sustu, yüzüme dahi bakmayarak içeriye girdi. Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra, montumu portmantoya geçirdim. Sonrasında ise geri gitmek isteyen ayaklarıma karşı gelerek odaya doğru yürüdüm.
Babam koltukta yayvan bir şekilde oturarak beni bekliyordu. Kapıda beliren bedenimi gördüğüne bir göz attı, sonrasında ise boşluğa bakmaya devam etti.
''Baba...'' dedim, ancak devamını getiremedim. Bana kızgındılar. Ve o bakışları tüm konuşma hevesimi silip süpürüyordu.
''Yaren... 18 yaşını tam doldurmuş değilsin ama, yinede 18 yaşında sayılırsın. Söyle bana kızım... 18 sene boyunca biz sana hiç saygısızlık ettik mi?''
Hemen mahcubiyet etiketimi suratıma yapıştırdım. Utanmıştım... Onlar benim babam ile annemdi. Ne gibi bir saygı bekliyordum ki?
''Estağfurullah baba,'' dedim. Ama sesim hayatım boyunca ilk defa böyle cılız çıkmıştı ve bundan nefret etmiştim.
''Doğruyu söyle, Yaren. Biz senin kararlarına hiç saygısızlık ettik mi? Bir şey istediğinde yapmamazlık yaptık mı? İzin istediğinde 'hayır' dedik mi?''
Hemen, mahcubiyetle ''Hayır,'' dedim.
Babam yayvan oturuşunu dikleştirdikten sonra ''Pekâlâ sen neden bizim kararlarımıza uymuyorsun kızım? Meraktan burada çatladık. Telefonun sürekli meşgul, bir şey oldu sandık. 'Şu saat oldu annem, babam beni merak eder' dedin mi kızım?''
![](https://img.wattpad.com/cover/43773561-288-k234788.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Yetmezliği
أدب المراهقينGölge oldum sana, kadın; Ağladığında gözyaşlarını tek tek öpebilmek için. Nefes oldum sana, adam; Tüm dertlerimden arınıp kısacık saçlarımla sana gelmek için. ~ Çıldırasıya seviyor bu kalp seni... Sözlerini, kalbinin güzelliğini. Delicesine...