~1~

2.1K 151 45
                                    

Yazım hatalarım olabilir en kısa zamanda bölümleri düzenleyeceğim ve ilk bölümler olduğu için kısa yazdım ileri ki bölümlerde daha uzun yazacağım...

Keyifli okumalar:

"Masaal... Maasaal uyan"

Birinin beni dürtmesi ile gözlerimi hafifçe araladım ama yüzüme vuran fener ışığıyla gözlerimi tekrar kapamak zorunda kaldım.

"Çek şu feneri!"

"Kalk hadi herkes uyudu"

"İnsanlar gece olunca uyur alev sende gidip uyu"

"Olmaz uyuyamam! Bu gece Vuralın hergün gittiği bara gideceğiz"

"Hergün gittiği derken? Her gece yetimhaneden mi kaçıyor?"

"Evet ve bu gece bizde kaçacağız"

Alevin ısrarlarına daha fazla dayanamayıp yatağımdan kalktım. Üzerime siyap dar pantolon ve beyaz salaş bir t-shirt giydim. Gözlerimede siyah eleyiner sürdüm. Alev ise siyah mini bir elbise giydi. Topuklu ayakkabılarını da eline aldı. Yatakhanedeki kızları uyandırmamak için olabildiğince sessiz adımlarla yatakhaneden çıktık. Sağa-sola bakıp kimsenin etrafta olmadığına emin olduktan sonra düz koridorda seri bir şekilde ilerlemeye başladık.

"Biri merdivenlerden çıkıyor"

Alev sırtını duvara yasladıktan sonra beni de koluyla itip duvara yasladı.

Kalbim korkudan istifa edip yerinden çıkmak üzere.

İlk defa kaçıyorum yetimhaneden daha doğrusu kaçmaya çalışıyorum!

"Gitti"

Alev kolunu üstümden çekip merdivenlere yöneldi tabi bende onun peşinden gittim. Merdivenleri yavaşça inip geniş koridora geldik. Çıkış kapısı ile bizim aramızdaki tek engel kaldı 'Rasim abi' -buranın güvenlik görevlisi-.

Nefesimizi tutup eğildik ve sessiz adımlarla rasim abinin uykuya daldığı masanın önünden geçtik.

"Kahretsin!!"

"Ne oldu?"

"Kapı kilitli." Alev gözleriyle etrafı taradı."Geçenlerde gördüm Rasim abi kilidi yanındaki çekmeceye bırakıyor. Büyük ihtimalle şuan da orada. Sen burada bekle, alıp geliyorum"

Alev çantasını ve topuklu ayakkabısını bana verip Rasim abinin yanına doğru emekleyerek gitti. Çekmeceyi açıp anahtarı çıkardı daha sonra yavaşça kapatıp tekrar yanıma geldi.
Anahtarı deliğine sokup çevirdi.

"Yaşasın özgürüz."

Kapıdan çıkıp arka bahçeye doğru ilerledik.

"Bak şimdi şu duvardan atlayacağız ve tekrar buradan yurda döneceğiz."

Duvar yüksek olmadığı için kaçmak kolay olacak.

Duvarın önünde durup parmak uçlarımda yükseldim ve kollarımı uzatıp duvarın üst kısmına tutundum. Kollarımdan destek alarak kendimi yukarıya çekecekken arkadan biri bize seslendi.

"Nereye gittiğinizi zannediyorsunuz çaylaklar"

Şimdi sıçtık!!!

Kalbim yakalanmanın verdiği korkuyla gümbür gümbür atmaya başladı.

"Dönün bize"

Bize?

Kollarımı indirip derin bir nefes aldım ve yavaş hareketlerle Alevle beraber arkamıza döndük.

Yok artık!

Yakalana yakalana Anıl ve tayfasına mı yakalandık?
Alev kulağıma eğilip fısıldayarak.

"Daha gitmemişler. Belki bizde onlarla gideriz ha ne dersin" deyip gülümsedi.

Bende alevin kulağına eğildim. Sinirimi gizlemeye gereği duymadan;

"Aptal mısın kızım sen?
Sen vuralı tavlayacaksın diye ben bok yoluna gidemem. Kim bilir bunlar bize neler yapar" deyip geri çekildim.

Erkeklerle kızların binaları ayrı fakat bahçemiz ortak. Belli ki onlarda hergün buradan kaçıyormuş. Anıl gözlerini gözlerime kenetleyip

"Eee kızlar nereye?" diye sordu.

Yetimhanedeki hemen hemen bütün kızlar Anıl ve tayfasına aşıktır. Erkekler ise korkudan yanlarına bile yaklaşamıyorlar.

"Sa-na-ne" dedim. Sözcüğü hecelerine ayırarak.

Yürek mi yedin be kızım. Burada bizi kesseler kimsenin ruhu duymaz!

Bu lafım Anıl'ın pek hoşuna gitmemiş olacak ki kaşlarını çatıp yumruklarını sıkmaya başladı.

Kesin kesicek beni!!

Aha, geliyor!

Allah'ım ne olur yardım et.

Anıl'ın her adım atışında ben biraz daha duvara sinmeye başladım ama malesef ki duvarın içine girebilme gibi bir gücüm yok.
Anıl tam önümde durup yüzümü inceledi. Titreyen ellerimle tişörtümün ucunu sıktım. Eğilip kulağıma fısıldadı.

"Benden korkuyor musun?"

Hemde nasıl!!

"Hayır."

Sanki mümkünmüş gibi biraz daha yanaştı. Başını yüzüme yaklaştırıp dudaklarımızın arasında bir-iki santim kala durdu.

Aayy galiba kalp krizi geçireceğim.

Allah'ım Ne olur, ne olur, ne olur kalbimin sesini duymasın. Kalbim o kadar hızlı atıyor ki duymasından korkuyorum. Gözlerini dudaklarımdan ayırmadan

"Korksan iyi edersin" deyip benden uzaklaştı.
Tayfasına başıyla 'hadi' der gibi işaret verdi ve sağ tarafımda duvara tutunup öbür tarafa atladı tabi tayfasıda arkasından atladı.
Onlar gittikten sonra derin bir nefes alıp yere çömeldim.
Elim benden bağımsız bir şekilde sol göğüsüme gitti.

Kalbim hâla çok hızlı atıyor!!

"İyi misin?"

"Sence!"

"Bak benden söylemesi Anılla uğraşma yoksa başına bela olur. Sende biliyorsun işlemediği suç kalmadı"

"Ben mi uğraşıyorum onunla?
Nereye gittiğimizi sorunca bende sanane dedim ne var bunda"

"Millet korkusundan onlara yaklaşamıyor bile. Peki sen ne yaptın arkadaşlarının yanında ona sanane dedin. Hadi onuda geçtim sanki çocukta anlama kıtlığı varmış gibi kelimeyi heceleyerek ve üstüne basa basa söyledin" deyip gülmeye başladı. O gülünce bende güldüm.

Kalbimin ritmi düzelince çömeldiğim yerden kalkıp arkamı temizledim. Anıl ve tayfası gibi bizde duvara tırmanıp öbür tarafa atladık.
Alev topuklu ayakkabılarını ayağına geçirdikten sonra taksi çevirdi. Kapıyı açık arka koltuğa oturduk. Taksiciye gideceğimiz barın ismini söyleyip arkamıza yaslandık.

Yorum yapmadan geçmeyin!!

Lütfen :)

Tabi beğenmeyide unutmayın :)

YETİMHANE GÜLÜ VE PİS SERSERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin