~9~

890 69 6
                                    

Uzun bir aradan sonra nihayet yeni bölümü yazabildim. Beğenmeniz umuduyla

Keyifli okumalar:

Tam bahçe kapısından dışarı adım atacaktım ki anıl dünkü gibi çantamı tutup kendine doğru çekti;
"Hâlâ öğrenemedin mi benden önce bu kapıdan çıkamayacağını" deyip tayfasıyla beraber kapıdan çıkıp okula doğru ilerledi.

Arkasından sinirle ayağımı yere vurup ; ruh hastası! diye bağırdım. Başını hafif yana çevirip kısa bir bakış attıktan sonra her zaman ki umursamaz tavrını takınıp yoluna devam etti.

"Sinir oluyorum şuna. Havalara bak!!" dedim homurdanarak. Alev:

"Boşver onu da yürümeye başla yoksa okula geç kalacağız." deyip
koluma girdi.

" boş veremem hızlı yürü onlardan önce okula biz gitmeliyiz." deyip adımlarımı hızlandırdım. Alevde bir iki defa tökezledikten sonra bana ayak uydurdu.

Anıl ve tayfasına yaklaştığımızda alev:
"Ne yapıyorsun aralarından mı geçeceğiz" deyip durdurdu beni.

"Evet" deyip alevi çekiştirmeye başladım. Tam arkalarına yaklaştığımızda alevle birbirimize bakıp kötü kız gülümsememizi takındıktan sonra anıl ve berat'a sert bir şekilde çarpıp aralarından geçtik. Ve son gaz koşmaya başladık. Çünkü anıl ve tayfası çarpmamız sonucunda labutların birbirine çarpıp düşmesi gibi birbirlerine çarpıp düştüler. Ve şu anda tayfa arkamızdan sövüp bizi kovalıyor. Onları atlatmak için bir ara sokağa saptık.

"Gördün mü yüz ifadelerini" dedi alev kahkahaları arasında.

"Görmez miyim " dedim nefes alışverişimi düzene sokmaya çalışarak. Arkama dönüp baktığımda kimse yoktu.

"Atlattık galiba"

Alevde arkasına bakıp koşmayı bıraktı.

"Yaşasın kurtulduk" deyip ellerini dizlerine koyup nefesini düzene sokmaya çalıştı.
Nefesimiz düzene girdikten sonra boş, dar sokakta yürümeye başladık. Biraz yürüdükten sonra sokağın sonunda dört yola açılan yerde durduk
"Hangi yoldan gideceğiz" diye sordu alev.
"Bilmiyorum." deyip yolu hatırlamaya çalıştım ama bir türlü hatırlayamıyorum yolu.
"Gel düz devam edelim caddeyi bulduk mu tamamdır" dedim bakışlarımı aleve dikip. Beni onaylayınca yürümek için hareketlendiğimizde arkamızda gelen sesten dolayı olduğumuz yere yapışıp kaldık.

Yetimhane gülü!!...Ve dikeni!!

"Kahretsin yakalandık" dedi alev sinirle

"Henüz yakalanmadık." deyip "koş!" komutumla alevle yeniden koşmaya başladık. Karşımıza çıkan ilk sokaktan sağa saptık. Biraz daha ilerledikten sonra önümüze gökdelen misali bir duvar çıktı.

"Çıkmaz sokak. Çabuk çıkalım burdan" dedi alev sinirle. Arkamızı dönmemizle, bize pişmiş kelle gibi sırıtan bir tayfayla karşılaştık.

"Ee kızlar şimdi nereye kaçacaksınız" dedi Vural alayla. Onlar üstümüze doğru geldikçe biz duvara yavru kedi misali biraz daha yanaşıyoruz.
Yekta:
"Abi ne yapacağız bunları" diye sordu anıla. Anıl serseri gülüşünü takınıp:

"Bilmem ki ne yapsak acaba!" dedi alaycı bir ifadeyle. Alev kulağıma doğru eğilip

"Kurnaz arkadaşım çabuk birşeyler düşün, yoksa hapı yuttuk" dedi korku içinde. Korkudan dudaklarını kemiren aleve dönüp;

"Yanımdan ayrılma" diye fısıldadım.

Bana anlamsızca bakan bakışlarına karşılık 'birazdan anlarsın' der gibi güvence verircesine gülümseyip karşımızda dikilen serseriler döndüm. Birden "Ya siz kendinizi ne zannediyorsunuz." diye öfkeyle bağırınca kaşlarını kaldırıp şaşkınca bana bakmaya başladılar.
"Siz kendinize erkek mi diyorsunuz? Toplanmışsınız yedi sekiz erkek iki kızı korkutmaya çalışıyorsunuz. Bunu lan sizin erkekliğiniz!!" bu ani tepkim karşısında hepsi afallayınca çaktırmadan yandan yandan üzerilerine doğru yürümeye başladım, tabi alevde hemen arkamda. Birkaç şey daha zırvalayıp iyice yanlarına yaklaştım. Bu afallamış hallerinden yararlanıp, alevin elini tuttuğum gibi vuralın yanındaki boşluktan geçip koşmaya başladım.

Arkamızda bir adet şaşkın tayfa bırakıp son sürat koşmaya devam ettik. Bir beş dakikalık koşuşun sonunda nihayet caddeye çıkabildik.

"Çok yoruldum. Durdur gelen otobüsü de okula gidelim." dedi alev nefes nefese.

Gelen otobüsü durdurup bindik. Akbili basıp alevle en arkaya geçtik. Ben cam kenarına oturdum alevde sağıma oturduktan sonra otobüs hareketlenip tekrar durdu. Bir müddet durduktan sonra yeniden hareketlendi. Sağımda bir hareketlenme olunca bakışlarımı yoldan ayırıp sağıma döndüm.

Anıl!!

Yok artık!!

Anıl sağ işaret parmağını çenemin altına yerleştirip açıkta kalan ağzımı kapattı.

"Yetimhane gülü. Şimdi nereye kaçacaksınız" dedi gülümseyerek.

Aleve baktığımda sağdaki cam kenarına oturmuş daha doğrusu oturtulmuş!! Ve solunada Vural oturmuş. Halinden de oldukça memnun görünüyor. Bakışlarımı onların üzerinden çekip anıla döndüm.

"Otobüste hiç bir şey yapamazsın" dedim kendimden emin bir şekilde. Söylediğim söze alaycı bir ifadeyle gülümseyip cebinden küçük bir bıçak çıkardı. Gözlerimi fal taşı gibi açıp korkuyla anıla baktım.

Manyak!!

Sadist!!

Ruh hastası!!

"Ne o korkmuşa benziyorsun"

"Ya sende taktın beni korkutmaya. Korkmuyorum lan senden bıçaklayacaksan bıçakla!!" dedim öfkeyle.

Aslında korkudan ölmek üzereyim ama onun bunu bilmesine gerek yok. Camdan dışarı baktığımda okulun olduğu sokakta olduğumuzu farketmemle, otobüsü durdurup inmem bir oldu.
Alevi kolundan tutup okula doğru sürüklemeye başladım.

"Kızım yavaş yürüsene!!" dedi alev oflayarak.

"Yavaş falan yürüyemem, sen hızlı yürü" deyip adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Okulun bahçe kapısından içeri girdiğimizde de bahçe bomboştu. Saate baktığımda tenefüs zilinin çalmasına on dakika kalmıştı.

"Ne yapacağız şimdi" dedim aleve dönerek.

"Ders çoktan başlamış. En iyisi bugün okulda kalmayalım, gidip gezelim hı ne dersin." dedi gülümseyerek. Alevin ensesine gelişi güzel yapıştırıp

"Saçmalama. Bugün yeterince macera yaşadık zaten." dedim gülümseyerek "hem benim sınavım var." deyip sözlerimi tamamladım. Bahçede göz gezdirdiğimde tayfanın karşımızdaki banklarda oturduğunu gördüm.

"Bunlar sürü gibi hep beraber mi dolaşıyorlar?" diye sordum aleve.

"Bilmem" dedi alevde onlara bakarak "hadi yanlarına gidelim" deyip koluma girdi.

"Kızım arsız mısın sen? Onlar yüzünden derse geç kaldık ve bilmem kaç saattir onlardan kaçıyoruz!!, bilmem farkında mısın?"

"İyi de onların derdi benimle değil ki seninle. Anlayacağın ben boşuna koştum." dedi alev dudak bükerek.

"Sende çarptın onlara. Neden yanlızca benim peşimdelermiş.?" diye sordum meraklı bir ses tonuyla.

"Ben nerden bileyim. Git onlara sor neden sadece benim peşimdesiniz diye" dedi alev sesimi taklit etmeye çalışarak. Gözlerimi kısıp tayfaya göz gezdirdim. Onlarda aynı şekilde bize bakıyorlardı. Gözlerimi anılla buluştuğunda oda bana bakıyordu.

Pis serseri!!

O bal köpüğü gözleri güneşin altında biraz daha açılıp sarımtrak bir renk alıyor. Altın misali parlıyor gözleri karşımda. O muhteşem gözlere bakıpta büyüsüne kapılmamak elde değil. Ona her bakışım da midemdeki parazitler halay çekiyor sanki. Kalbim ritmini değiştirip midemdeki parazitlere uygun bir şekilde daha ritmik atmaya başlıyor. Neden böyle hissediyorum. Ondan hem korkuyorum hemde ona, kendimi çok yakın hissediyorum. Gitgide büyüsüne kaptırıyorum kendimi. Acaba oda bana karşı böyle şeyler hissediyor mudur???

Güzel yorumlarınızı bekliyorum😊 💋💋

YETİMHANE GÜLÜ VE PİS SERSERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin