Öldü

285 65 16
                                    

Çok sori

Uyku beni hassas yönden vurmaya çalışıyordu rüyalar uyku ile benim arama giriyordu. Onlar da yerini kabusa bırakıp terlemeler, küçük çaplı inlemeler yapıyordu arada bir gözyaşı da eşlik ediyordu. Gözlerimi bir kez daha aralandı ve yine gözyaşı görevini yaptı. Belki bu sefer hıçkırıklar bana yardım ederdi. Dolapları karıştırsam hayal kırıklarını,umutsuzluğu dışarı üfleyebileceğim birşey arıyordum.

Rahatlatacak türden birşey lazım bana. Sigara'nın hiçbir zaman rahatlattığını düşünmezdim. Ama yapıyordu. Herşeyde olmuyordu belki mutluyken sigara içen birini gördünüz mü? Hayır, insan kederli,üzgün,mutsuz,umutsuz ve hayal kırıklığını üflemek içindi bu sigara denilen şey.

Dolapları kurcaladım. Komidinin en alt çekmecesinde on pakete yakın marlbora,beş paket civarı kent vardı. Kent denilen sigaranın mentollü olduğunu duymuştum. Mavi yerin kırdığında ağzında enfes tat bırakıyormuş. Bunlar sadece duyma şeylerdi. Denemem gereken birşeydi bu haldeyken bütün paketleri alsam bana çok kızar mıydı? Gelince... Gelecekti buna eminim ama ne zaman gelecek işte bunu bilmiyorum.

Bütün paketleri almaya karar verdiğimde sigaranın işaretli olan bölümünü ısırdım ve sigarayı düzgünce dudaklarıma yerleştirip yaktım. Mentol tadı ağzıma yayılırken rahatladığımı hissediyor ve anlıyorum. Huzur bu muydu? Tabi ki hayır huzur Mert demekti benim için o yokken sigara olacaktı belli ki.

Bütün gece yarım yarım uyanıp yattım her uyanmamda üçer üçer sigara yaktım. Iki paketi bitirecek şekilde uyku aralıkları olmuştu demek ki sonunda tamamen uykudan ümidimi kestiğimde beşe yakın sigara içmiştim. Kül tabağında ki izmaritleri saymaya başladım.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, onbir, oniki, on üç, ondört, onbeş... Kırk beş ve ağzındaki sigarayla kırk altı. Içeri ve üstüm buram buram sigara kokuyor ve bu koku bana Mert'i tanımlıyordu herşey bana Mert'i tanımlıyor olabilir miydi? Belki de herşeyim Mert olduğu içindi. Mert ismi gibi mertti kendi de.

Odanın kapısı çalıyordu. Kapıya yöneldim ve anahtarı çevirdim. Burnum temiz havayla dolarken o odada oksijeniz kalmanın sebebi olan bir baygınlık geçirdim. Kapının arkasındaki Mert olacak ki beni tuttu. Belki de Berke idi. Mert olmasını dinleyip bilincime yol verdim...

Biri bağırıyordu "Bu kadar ileri gidemez. Kırk altı tane sigara içmiş. Bu Cemre olamaz."dedi Berke.

"Sakin olmalısın. Bilinci geri geldiyse bizi duyabilir."dedi Selin.

"Selin gitmesiyle kır altı tane sigara içen kız ölmesine ne yapar sence?"dedi Berke.

Gözlerime yaş hücum etti ve küçük bir hıçkırık döküldü dudaklarımdan. Ağlıyordum deli gibi gözlerim yine görme duyusunu kaybetmiş gibi tek birşey görüyordu Karanlık şuan hissettiğim en gerçekçi duyguydu belki de. Yaşıyorum en dipte gördüğüm pembe bir hayat veya mavi bir hayat değilmiş sadece karanlıkmış bunu anlamıştım. Karanlık tek korktuğum şey değildi sığınabileceğim birşeydi belki de bana bu sunulmuştu Karanlık sunulmuştu sunulan şeyi tadıp bırakacak mıyım? Yoksa bitene kadar tadacak mıyım? Bu beni meraklandırıyor ve dehşete düşünüyordu.

Sessizlik hep cevap olurdu yalnızlığa peki şimdi niye hissedemiyordum. Sessizliğin cevabını o bile cevap bulamıyorken bu işe... Sessizlik bile en dipteyken beni kim çıkaracaktı dipten... Bir el arıyordum mavi gökyüzündeki pembe hayallerine beni çekip çıkaracak bir el.

Biri ellerini indirip tam tutacağım sırada elini çekiyordu bu neydi peki? Intikam mıydı? Kabul etmemi bekliyordu. Kabul etseydim. Mavi gökyüzünde siyah hayallerim olacaktı. Bunu ister miydim? Ben bile şuan ne yapacağımı ne hissedeceğimi bilmiyor bir yardım bekliyordum. Intikam elini uzattı ve bu sefer hiç beklemeden elini tuttum. Dipten ayaklarımı duvarlara basa basa yukarı çıkmaya başladım.

ZaaF(Düzenleyeceğim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin