Küs müyüz?

238 62 21
                                    

İnsan kendi tükürüğünde nasıl boğulabilir ki? Ya da dili düğümlendiğinde konuşabilir mi? Bazen küçük olaylardan ders alabiliriz. Ama bazen küçük olaylar büyük sonuçlara yol açabilir. Hayatın tatlı karmaşasında mı yer almıştım bunca zaman. Yoksa hayatın tatlı karmaşasını acımtırak bir yer mi kaplıyordu? Şuan acımtırak kelimesinin üstünden yürüyüp acı kelimesine gidiyordum. Beynim ve kalbim ilk defa bir yere odaklanmışlardı. Omzumdaki şeytan bile melekle aynı fikirdeyken niye dilim varamıyordu? Çok zor kelimeler değildi aslında bu kelimeleri bozacak bir kelime bulmasını istiyordum. Aniden karşıma çıkan soruyu beynim geri çevirdi.

"Küs müyüz?"dedi Mert sakindi fazlasıyla belki içindeki fırtına öncesi sessizliğiydi bu.

"Hı? Şey yani efendim?"dedim birden.

Yüzünde minik bir tebessüm ile bana baktı.
"Küs müyüz?" dedi tekrar.

"Hayır. Küsecek yaşı çoktan geçtik bence..."dedim.

"Peki. Bana hala kırgın mısın?" dedi.

"Mantıklı düşünmüşsün aslında ama beni de anlamanı isterim benim yerime koy kendini ve düşün. Kırgın değilim. Sadece güvenim incindi."dedim.

"Özür dilerim sana herşeyi anlatmak isterdim ama herşey yeri ve zamanı gelince belirlenecek." dedi. Daha belirlenmemiş miydi herşey? Daha çizgimizde zigzaklar mı vardı? Ya da daha neler öğrenecektim. Ama daha bilmediğim olayların olduğunu bana dolaylı anlatmıştı adeta. Ama bizi ayırmayacaklardı buna olanak sunmak bile garip geliyordu sanki ölümüm bile onunla olacaktı.

Eve vardığımızda kimseye birşey anlatmadan odamıza çıktım. Odama değilde odamız olmuştu artık benim için... Uykum vardı sanırım aldığım ilaçtan kaynaklanıyordu. Gözlerim tam gideceği sırada telefon çalmaya başladı. Ekrana baktığımda valide hanım yazıyordu.

"Efendim anne?"dedi uykulu bir sesle. "Merak ettim seni nasılsın iyi misin diye. Bu arada biz bu sene dönemeyebiliriz biliyorsun ki işlerimiz çok yoğun bundan haberinin olmasını istiyorum sadece." dedi annem tek nefeste.
Bu iyi birşeydi belki onlar gelene kadar evlenirdik biz. "Tamam anne izninle uyumam lazım."dedim kısa kesmek için zaten bütün konuşmamız bundan ibaretti. "Görüşürüz." dedim telefonu yatağın öbür ucuna fırlattım. Gözlerimi tavana dikerek düşünüyordum. Başımızın nasıl belalardan kurtulacağını çok merak ediyordum. Gözlerimi kapattım.

Bir bağırma sesi duydum gürlemede olabilirdi çok yüksek bir ses. "Nasıl lan nasıl olur?" dedi Mert. "Sakinleş bundan önce bu mektubu kim bıraktı düzenli yazı var,adres ve isim yazmıyor."dedi Berke. "Olabilir ama bunun bedelini ödemeleri gerek. Sonucu ne olursa olsun." dedi Mert. Ardından kapı çarptı.
Koşarak merdivenlerden indim. Ve ilk gelen ayakkabıyı giyip Mert'e yetişmeye çalışıyordum. Araba tam çalıştıracağı sırada arabanın kapısını açıp içeri daldım. "Bensiz nereye gidiyorsun böyle?"dedim telaşla.

"Bir iş işte. Ve sen gelmiyorsun."dedi sert bir dille sert dil bana engel olamazdı.
"Geliyorum"dedim ve emniyet kemerimi taktım. O da inmeyeceğimi anlayınca gaza yüklendi. Telefonu çalmaya başlayınca gazı hafif saldı.

"Efendim?" dedi sertçe. Karşı tarafı dinledi. "Tamam depoya götür onları ve sandalyeye bağla ve ben gelene kadar bekle." dedi.

Onlar kimlerdi? Ne olmuştu ki Mert'in nefretini dibine kadar zorlayan? Acaba depoya beni alacak mıydı? Alırdı almazsa ben girerdim bir şekilde. "Hadi in arabada beklemen iyi olmaz. Burası tehlikeli bir yer."dedi Mert. İçeride olacaklardan korkuyordum. Mert'in koluna girdim ve içeri girdik.

Gözlerim hayretle açıldı. Rüzgar ve Gözde sadalyeye bağlılardı. Gözde'nin koyu makyajı akmış ağlamaktan yanaklarından süzülüyordu. Rüzgar yine tepkisizdi ah tipik Rüzgar işte ağlamasını ya da kahkahalar ile gülmesini bekleyemezdim herhalde.

"Beni yapmadığım şeylerden sorumlu tutan iki varlık?" dedi Mert. "Sizinle küçük bir randevumuz var. Aslında tek o mektuba inanmamam lazımdı ama o video montaj olamaz değil mi?" bekledi sadece. Belki 3 belki 5 dk bekledi. "Sen beni uyutup Rüzgar'ın kollarında mı yer aldın?" Gözde'ye öfke dolu gözlerle bakıyordu.

"Demek ki senle mutlu değildi. Demek ki tatmin olmuyordu." dedi Rüzgar. Mert öfkesine yenik düşüp bir yumruk attı. Rüzgar'ın dudağı patlamıştı. Kanıyan dudağını ısırdı ve daha çok kan çıkınca yaladı Sadist pislik işte.

Mert 'ten

"Ne yani yapmadığım şeylerden sorumlu mu tutulacağım! Sizin yüzünden benim ilişkim bozuldu. Hepsi sizin yüzünüzden."dedim "Peki sen benimken üç beş dakikalık zevk için mi bunlar? Zaten anlamalıydım benim çocuğum öldü derken. Ben ne kadar sahiplenmiştim oysa." dedim tekrar konuşacaktım belki hiç susmayacaktım. "Ya sen kardeş miydin? Kalleş mi?"

Öfkem üzerlerine düşen dolu tanecikleri kadar şiddetli yağıyordu. Onlar yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı ya da onlar yüzünden başımıza gelmeyen kalmamıştı. Ben orada onun çocuğu için savaşırken o orda sadece bizi bekliyordu.

"Peki sen Cemre ile beni ayırmak için mi iftira attın?" dedim. "Dünya senin etrafında dönmüyor cici kız kendine gelmelisin." belimdeki silah artık ağırlaşıyordu resmen "hadi artık dayanamayacağım"diyordu silah. Silahı çıkarıp ilk önce namluyu Rüzgar'a doğrulttum.

"Mert hayır."dedi Cemre. "Ne olur benim gözümün önünde yapma onlar şerefsizliği ile yaşasın ama ne olur ölmelerine izin verme."

"Cemre daha bize oynayacak oyunları vardır bunların."dedim ona dönerek "hatta bunu senin yapman gerekli." silahı ona vermek için indirdim.

Arkadan bir ses;
"Atış dersi mi veriyorsun?"dedi Semih. "Benim de tahtalara ihtiyacım vardı."

"Siktir git Semih burada seni ilgilendirecek birşey yok."dedim.
"Nasıl yok onlar benim adamlarım." dedi "Onları almaya geldim. Aldığım gibi vermeyi bilirim."

"Ne yani her boku sen mi çıkardın ortaya?" dedi Rüzgar. "Peki bende birşeyi ortaya çıkarmak istiyorum. Bize birlikte olmamızı söyleyen sendin."

"Hadi dökün tüm boklarınızı"dedim ve Cemre'ye baktım duvara yaslanmış ağlarken bizi izliyordu.

"Gözde manken olmak için benimle birlikte oldu ben ise tatmin olmak içindi ve gayette başarılıydı."dedi Rüzgar ve piç bir gülümseme yayıldı yüzünde.
Katıksız piç böyle olur herhalde.

Gözde sessizdi Cemre ağlıyordu ve yanıma geldi.

"Onları bırakacaksın!"dedi Semih ibnesi. "Yoksa..."

"Yoksa ne amına koduğum yoksa ne?" diye bağırdım.

"Yoksa bu olur."dedi ve Cemre'ye ateş etti. Cemre'nin bedeni kollarıma tuttundu.

"Ne olur onları öldürme."dedi Nefesi kesik kesik bir şekilde.

"Senin amına koyacağım dua et ki. Cemreyi vurdun eğer bu kıza birşey olursa ananı avradını sikeceğim orospunun evladı." dedim ve cemreyi kucağıma alıp ilerlemeye başladım. "Bu iş burada bitmeyecek piç kurusu."
Hızlı adımlarla arabaya gidiyordum. Koltuğa onu yatırdım ve karnından vurulduğu için gömleğimi çıkarıp karnına sardım. Ön koltuğa oturup gaza yüklendim. İlk bulduğum hastaneye girdim.
İyileşmesini istiyordum onun beni bırakması bana vurulan en ağır darbe olurdu ve bu darbeyi vuranlar en ağır cezaları çekerdi.

Cemre'yi sedyeye yatırdığımda etrafı buğulu görüyordum.

ZaaF(Düzenleyeceğim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin