Not: Karakterler medya'da ve kitap isminden dolayı pek ilgi çekmiyordu ve adını intikam melekleri koydum... Eğer yine çekmemeye devam ederse sizden yardım isteyeceğim
"Ne oluyor burada?" dedi Rüzgar "Sen niye şimdi üstünü giyiniyorsun?"
"Yanlış anlıyorsun"dedim "Ben sen değilim. Üstü çıplaktı ve üstünü giyinmesini söyledim."
"Lan senin niye üstün çıplak geziyorsun?"dedi Rüzgar. öfkeyle soluyordu. "Niye Cemre'nin evindesin?"
"O istedi" dedi Mert. "Onu yalnız bırakmamı istedi" Mert'in ağzından bu kelimeler dökülünce Rüzgar'ın nefreti eline yükledi benimde korkum ses tellerime yüklenince Rüzgar'ın yumruğuyla ses tellerimi tutamayıp çığlık attım. Mert'te sert bir yumruk geçirdi. Rüzgar iradesiz biriydi Mert iradeliydi. Nerde? Ne zaman? Ne yapılacağını çok iyi bilen biriydi. Aralarına girdiğimde Rüzgar'ın gözü dönmüş durumdaydı benim bileğimden tutup yatağa fırlatmıştı. Burnum kanamaya başladığında Mert fark ederek yanıma geldi.
"Ona zarar veriyorsun"dedi Mert "Tek yaptığın bu"
"O benim zaaf'ım ve ben onu istiyorum" dedi Rüzgar.
"Ben senin zaafınım önüne sunulduğumda zayıf düşüyorsun ve zayıflığın zaafından geliyor bu yüzden beni yani zaafına zarar vererek kendini güçlendirmeye çalışıyorsun"dedim öfkeyle ve derin bir nefes alarak "Ama bilmiyorsun ki? Zaafın düştükçe zarar gördükçe güçlenecek ve sen zayıflayacaksın"dedim sertçe "Ve şimdi defol git evimden"
"O zaman seni yok edene kadar benden kurtulamayacaksın" dedi ve gitti evden rüzgar.
"Iyi misin? Buz getireyim mi? Ya da mendil"dedi Mert.
"Sadece sarılsak"dedim utana sıkıla "Sarılmak beni çok rahatlatıyor."dediğimde güçlü kollar beni sardı. Ah çok iyiydi sarılmak kadar güzeli yoktu. Kafamı kaldırdığımda burun buruna geldik. Beni öpecekti. Öpmezdi,öpemezdi. Ama beni öptü.
"Çok özür dilerim"dedi pişmanlık duyarak "Ben kendimi kontrol edemedim"
"Sorun yok"dedim ama utancımı belli etmemeye çalışarak.
"Uyusak olur mu?"dedi.
"Tamam"dediğimde yatağa uzandı ve kollarını işaret etti ve bende oraya yattım ve beni sarıp sarmaladı.
******************Uyandığımda Mert'in kolları arasındaydım. Yavaşca kollarından sıyrılmaya çalışırken kafamı çarptım. "Ah"diye inledim ve ağzımda bir küfür geveledim.
"Ne oldu?"dedi Mert sesinde endişe tadı alıyordum. "Sersem kafanı mı çarptın? Buz koyalım"Hem azarlıyor hemde beni düşünüyor. Merdivenlerden elimi tuttu. Elimi çekmeye çalıştım. "Ne oldu?"diye sordu.
"Elimi tutuyorsun"dedim şaşkınca. Gülümsedi.
"Evet kayıp düşme diye elini tuttum istersen bırakayım"
"Bırak lütfen"dedim ve bıraktı ve ayaklarım birbirine dolandı ve 4 merdiven yuvarlandım. Şansıma sıçayım ben... Mert dalga geçerek yanıma gelip benim elimden tutup kaldırdı.
"Şimdi elimi tutmak ister misin?"dedi kafamı onaylarcasına salladım.
"Nerden bildin?"dedim merak ederek düşeceğimi bilmişti.
"Neyi?"dedi.
"Düşeceğimi?"dedim merakla "Nereden bildin?"
"Sen sakarsın"dedi ciddi bir sesle "Hemde çok ve ben düşeceğini hissettim"
"Medyum falan mısın?"derken saçlarını çektim.
"Lan öyle mi anlaşılıyor? Medyum olup olmamak?" dedi ve eli saçlarıma girdi ve çekti. "Medyum değilsin"dedi ve güldü.
"Kahvaltı hazırla bana" diye mızmızlandım.
"Pekâlâ"dedi. Mutfağa yönelmiştik ve eli hâlâ elimdeydi. "Omlet yapsam ve ya krep?"
Gözlerimi kıprıştırdım "Krep istiyorum. Vişne reçelli" dedim.
"Tamam ufaklık azcık kenara kay"dedi gülümserken. "Izle belki yapabilirsin" gözlerimi devirdim. Benden 1 yaş büyüklerdi ama sınıfta kalmışlardı. Gözde hariç. O benimle aynı yaştaydı.
"Mert?"dedim merakla "Bunu yapmayı nerden öğrendin?"dedim ağzımdaki krepe aldırmadan.
"15 yaşımdayken bir lokantada çalışmak istedim her ne kadar? Babam istemesede işi kaptım ve oradan yemek yapmayı öğrendim"dedi ve ben o sırada krepi ağzıma tıkıyordum ve vişne reçeli dudağımın kenarına düştü. Mert parmağıyla aldı ve yaladı. Ona bön bön baktım. Güldü. Çok garip,yakışıklı,sexy,zeki biriydi...
Telefonu çalınca açtı...
"Efendim"dedi. Karşıdan gelen ses duyulmuyordu. "Hemen geliyorum"dedi gidiyordu. Uff ya. "Ben gelene kadar birşey yapmayın sakın"
"Gitmem gerekli"dedi sesindeki öfke kulaklarımı doldurdu.
"Neden?"dedim merakla. "Gitme"
"Gözde tehlikede gitmem gerek"dedi "Gelirim" kapıya yöneldi ve ayakkabılarını giyerken bir an kalktı ve dudağımın kenarına bir öpücük bıraktı ve uzaklaştı. Hemen kendi telefonumu elime kavradım ve Öyküyü aradım.
"Efendim"dedi tatlı kız sesiyle konuşan Öykü.
"Kanka Mert'in üstü çıplaktı. Rüzgar içeri girdi bizi gördü. Mert ile kavga ettiler sonra Rüzgar beni itti ve burnum kanadı. Onu evden kovdum. Mert ile sarıldık. Beni öptü. Birlikte uyuduk. Bana kahvaltı hazırladı. Dudağımın kenarına düşen reçeli parmağıyla sıyırarak yaladı. Sonra telefon geldi ve gitmek zorunda kaldı ve giderken dudağımın kenarına öpücük bıraktı"dedim ben nefesimi düzene sokmaya çalışırken telefonun diğer tarafında kulaklarımı delecek kadar tiz bir çığlık çıktı. Mutluluk çığlığı...
"Kanka yeni manitan hayırlı olsun"dedi öykü. "Ben hep diyordum dimi sana çok tatlı olursunuz diye" dedi ve tam birşeyler derken tiz bir çığlık geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZaaF(Düzenleyeceğim)
Roman pour AdolescentsHerkesin bir zaafı vardır ama bazılarının sonradan oluşur. Sonradan olan zaaflar başkalarınında olabilir. Zaafın için mücadele eder misin? Onlar edebilecek güçte sevgiye ve isteğe sahipler. Sevgi mü? Istek mi? Tercih yapmak zorunda kalan bir kız. Te...