Final-1

155 58 19
                                    

Mert'ten

Doktor olumsuzca kafasını salladı. Ne yani git gide ölüyordu. Gidiyordu artık benim elimden lanet olası hiçbir bok gelmiyordu. Canımı ve canını yakmıştım elimden hiçbir şey getiremeyerek.

"Bir hafta süreniz kalmış artık. Çok cabuk işlev görüyor."dedi.

"Bir hafta boyunca nasıl tedbirler almam lazım?" dedim titreyen sesime rağmen. " Hastanede kalması en iyisi sevdiklerine haber vermelisiniz." dedi.

Annesi babası ve abisi... Onları unutmuştum. Telefon numaraları bilmediğim için ilk önce Berke'yi aradım.

"Alo Berke son 1 hafta hemen hastaneye gelin." dedim kısaca. "Peki."

Yaklaşık 15 dakikada buradalardı. " Annesinin numarasını ver." dedim hemen Berke'ye. "Kendi telefonumdan arasan daha iyi olur. İstersen ben konuşurum." dedi. "Tamam senden ara ama ben konuşacağım." dedim. "Telefonun şifresini gir ve beni bekleyin. Burda." dediğimde şifreyi açtı. "3590 şifre." dedi.

Telefonu alıp balkona çıktım cebimdeki sigarayı çıkarıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Yakıp nunarayı aradım.

Çaldı, çaldı ve çaldı ve telefona ince sesli bir kadın açtı.

"Alo? Berke evladim."

"Ben berke degilim kizinizin erkek arkadasi -sevgilisi-"

"Buyur çocuğum neden aramıştın."

"Cemre görmek istersiniz diye. Yani."

"Neden zaten çok kısa sürede geleceğiz. Hem özleseydi arardı benim kızım."

"Arayacak halde değil sizi görmeye ihtiyacı var."

"Nasıl? ne oldu ona evladım?"

"Ölücek beyin tümörü 1 haftası var ve sizin gelmenizi istiyorum." dedim ve,ağzımdan kaçan hıçkırıkla sigaramı yere düşürdüm. "Ne, peki tamam sen iyi misin?" dedi. "Ben sadece özür diliyorum böyle istemedim böyle olsun yemin ederim ki istemedim." dedim. "Onu koruyacaktım ama o zarar gördü yemin ederim ki öyle olsun istemedim."

"Sş. Sen mi yaptın?"dediğinde "tabiki ben yapmadım ona neden zarar vermek istemiyorum." dedim. "Pekala senin suçun yok. Sakin ol." dediğinde sakin olması gerektiğini biliyor ve sakin durmaya çalışıyor gibiydi.

"Peki. Görüşürüz efendim." dedim. "Görüşürüz."
Sigaranın üstüne basıp odaya çıkmak için içeri yöneldim.

Çok korkuyorum hemde çok hayatta korktuğum ilk şeydi onu kaybetmek. O benim gökte arayıp yerde bulduğum kuştu.
Hangimiz av oldu hangimiz avlandı bilmiyorum ama ikimizin başından beri yaralı olduğu belliydi ama belki o daha yaralıydı ki ölümle sonuçlanacaktı. Ve o kadar yakındı ki ölümü kulağıma onun her an öleceği fısıldıyordu.

Odaya attığım ilk adımda gözler -ağladıkları belli olan- bana yöneltildi. Berke ağlamamış gibiydi ama zorluyordu kendini.
"Ailenin ilk uçakta geliyorlar."dedim. "Hm peki." demekle yetindi ne kadar sakindik...

Yada öyle görünüyorduk hayattan soğumuş insanlar topluluğundan başka birşey değildik. Olacaktık belki ama olamadık ne yazık ki.

Hayat buydu işte iki gün önce öleceğini bilmeden yaşamak ne kadar berbat bir hismiş. Ister ölen sen ol ister olma ama berbat bir his olduğunu anladım. Safça yaşadığımız bu hayatta siktiğim kanserinden ölmek ah ne kadar umut verici değil mi? Oysa ölmeyecektik hiç birimiz hikâyemiz bitemezdi diye düşünürken bitti diyebilmek nasip olacaktı bize. En acısından.

Canım yanmıyordu değil yanıyordu en dipten kalbime saplanan bir hançer misali acıyordu canım ama dayanacak kadar gücüm olduğunu bilmek istiyordum ama emin değildim. Ilk defa kendimi eksik hissedeceğimi anladım derin boşluk koskoca derin bir boşluk nasıl doldurulur ki. Hiçbir fikrim yok.

Düşünceler göz kapaklarımı ağırlaştırıyordu. "Kahve içmek isteyen var mı? " dedim.
"Ben içerim."dedi Ecrin. "Başka?" dedim. "Biz istemiyoruz."dedi Berke.

Bıkkınlık parçalarından akıyordu. Bir an önce bende ölsem diye düşünüyor değildim. Belki ölmek istediğimden değilde yaşamaktan bıktığım için bir an önce gitmek istiyordum. Kalabalıktan gitmek istiyordum ama yalnız kalmakta bana göre değildi ne yapacağımı beynim idrak edemezken kağıt bardaktan dökülen sıcak kahve sinir hücrelerimi çalıştırıp işime odaklanmama yardımcı olduğunda derin bir oh çektim...

...Çünkü düşünceler epey yormaya başlamıştı beni... Bu aynı sonsuz bir denklem gibiydi.

Gibiydi mi? Ah gibiydi sönük kalır öyleydi. Hep küçükken düşünürdüm denklemler hayatımın neresinde çıkacak diye hiç ummadığım bir anda "surprise mother Fuck. " diye atlamıştı. Birden aklıma gelen bu cümle ile yüzümde bir tebessüm belirdi. Arkadan gelen ses ile gerginlik tekrar vücudumu eline geçirdi.  "Hiç olmuş mu Cemre ölüyor ve sen gülüyorsun. Ne yazık."dedi Rüzgar.  "Birazdan ne yazık duruma düşmeden gitsen iyi edersin çünkü yüzüne ne yazık yapacağım."dedim. "Gitmezsem?"dedi.

Öfke bütün vücuduma yapışmakla kalmadı beynine girmişken kafa atıp tökezlemesini sağladım.  "Gitmezsen bu olur. Şimdi daha kötü-"cümlemi bitirmeden yüzüme bir yumruk darbesi indirdi. "Şerefsiz. Senin amına koydum şimdi."dediğimde bir tane yumruk patlamıştım yüzüne.

Yumruğun etkisiyle yere düştü. Iyice yere yatırıp üstüne oturdum ve yakalarından sıkıca kavradım.  "Sen onun canını yakarak ağlatmışken onu nasıl görmek istersin lan."dedim.

Arkadan gelen ince topuklu sesi yaklaşıyordu ve ben bunu duyuyordum.  "Hiç sen ağlatmadın sanki!"dedi Gözde.

"Ben giderek ağlattım sizin gibi canını yakarak değil."dedim. "Oo Mert beyler güçlenmiş."dedi Rüzgar. 

"Güçlendim sizin yaptığınız şeylerle güçlendim. Hatta Cemre bile güçlendi."dedim. "O mu güçlendi? Hah! O küçücük bir kansere yenildi Mert."dedi Gözde. 

"O sizin yaptığınız kahbeliklere güçlendi o sizin yaptığınız pisliklerle güçlendi şimdi olsun varsın bir kanserden ölümü sizin gibi kahbelerden olmasın da. Anladın mı beni!.."diye azarladım. 

"Hah. Bana kahpe diyene bak. Sen beni kaç kere aldattın? 1 mi,2 mi, 3 mü? Bilemedim 4 ha."dedi.  "Lan en azından senle çıkarken kardeşim dediğim adamın sevdiği kızla yatmadım. Ondan çocuk yapıp senin çocuğun demedim. O çocuk öldüğünde sana vicdan azabı çektirmedim."

"Iyice zırvaladın alın şunu yeter."dedi Gözde.  Arkasındaki iki adam beni kollarımdan kaldırdıklarında gücümün yettiği kadar onlarla savaşabilirdim ama hiç gücüm yoktu.  Kafama çarpan silahın etkisiyle bayıldım. ***
Arkadaşlar yazmayı unuttum. Bu kadar yazdım şimdilik ama bunu final-1 diye yayınladı çünkü final-2 olacak o zaman kitap tam anlamıyla bitmiş olacak.

Sevgilerimle..

ZaaF(Düzenleyeceğim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin