Bir umut.

169 59 11
                                    

Bir umuttur ki belki yaşarım, o umut gerçekleşse dünyalarımı verirdim. Zaten kendimden en büyük ödünü vermiştim.

Artık kural yoktu bende utanç ise sıfır etki ediyordu neredeyse.  Ölmezsem belki bunu daha fazla yapabilir miydim tekrar bilmiyorum ama zaten onun olmuştum.

Yanımda masumca uyuyan Mert'e baktım içimdeki ses dudaklarına yapışmam gerektiğini söylüyordu. İçimdeki sesi dinlemeye karar verdim bundan sonra kalan günlerimde...

Dudaklarına yapıştığımda gülümsedi. "Uyansana ama ya." diye mızmızlandım gözlerimi kapatıp açtığım saniyede o benim üstümdeydi. "Uyandım ya." diye tekrarladı beni.

Dudakları dudaklarıma değiyordu ki "Pişman mısın?" dedi birden bire. "Tabikii hayır." dedim. Pişman değildim.

"Peki ölecek olmasan yapar mıydın?" dediğinde şaşırmıştım. Neden soruyordu ki. "Niye olmasın ama bu kadar erken olmazdı emin ol." dedim.

"Bak senin pişman olacağın şeyler yapmanı istemiyorum çünkü ben yaptım Cemre pişman olunacak çok şey." dedi. "Mesela?" dedim ufak bir kız çocuğu misali.

"İlk birlikteliğim. Çok korkmuştum ama zevki garipti." dedi ve gülümsedi yeniden. Bende gülümsedim utanmak yok artık.  Dudaklarıma gömüldü.

En sonunda nefessiz kaldı ve çekildi oysa benim nefeslerim düzenliydi bu sefer acemi oydu.

Telefonu çalmaya başladı. "Açmayacak mısın?" dedim. "Bu anı bozmak istemiyorum." dedi. Gözleri gözlerimdeyken.

Telefon ısrarla çalıyordu en sonunda telefonu aldı. "Ne var?" dedi öküzce. "Kimsin lan?" dedi "Sikerim seni oksijen fazlalığı. Düzgün konuş seni kucağıma almayayım yoksa top gibi sektiririm. Şimdi ben sektirmeden sen siktir piçin evladı." dediğinde irileşmiş gözlefle ona baktım telefonu kapattı ve hızla çarptı.

"Hazır mısın?" dediğinde "Neye hazır mıyım?" dedim. "Şimdi birlikte olmaya hazır mısın? Şimdi."

"Ne yani." dedim. "Sinir topu gibi mi görünüyorum?" diye devam ettirdim. "Sinir için değil Cemre. Telefondaki adamın amacı sensin ve ben sana tekrar sahip olmak istiyorum. Şimdi tekrar soruyorum sana istiyor musun?" dediğinde tek düşündüğüm beni korumayacağı mı olduğu yönündeydi.

"Beni artık korumayacak mısın?" dedim birdenbire. "Hayır alakası yok ben seni hep koruyacağım."dedi.

"Heplik zamanımız kaldığını söyleyemem. Ama değil mi netice öleceğim." dedim. Ah gözlerim doluyordu ağlayacak mıydım tabikii hayır siktiğimin yerinde gidecektim yakında. " Cemre. Sakın bana senin öleceğin için o piçlere vereceğimi düşündüğünü söyleme. Sakın." dedi.

"Neden olmasın Mert?" diye sorguladım. Ona güveniyordum ama şimdi kendime hakim olamadan soruyordum bu lanet soruları. "Seni atmak isteseydim yanımdan emin ol ki seninle yattığım gece giderdim burdan ve sen beni bulamazdın tamam mı? Şimdi gözlerime bak ve bana güvenip güvenmediğini söyle." dedi.

Gözlerine baktım ve lanet çeneme hakim olamadım öfkelendim bir anda hem ona hem kendime. "Hayır sana güvenmiyorum." dedim. Duygularım tersini söylerken dilim oyun oynuyordu bize.

"Ah ciddi olamazsın değil mi? Bana güvenmiyormuş."dedi öfkeyle üstümden kalkıp. Kitaplığın camına bir yumruk geçirdi. Camlar etrafa saçılırken şaşkınca ona bakıyordum. Bu kadar önemli miydi güven meselesi.

"Elin kanıyor." dedim. Omuzlarını silkti. "O geçer ama ben aşık olduğum kızın bana güvenmemesinden dolayı kalbimdeki acı ne olacak Cemre. Söyle bana ne olacak?" diye gürledi.

"Hadi ama ciddi değildim öfkeliydim." dedim. "Gözlerime bakarak demen önemliydi. Cemre insan gözlere bakarak yalan söyleyemez." dediğinde haklı değildi ben söylemiştim.

"Peki bakalım bana ne kadar güveniyorsun kanıtlayalım." dedi öfkeliyken gözü dönüyordu.

"Nasıl yapacağız ben varım." dedim. "Ayağa kalk ve sonra." dedi ve durdu ne yaptığını düşünüyor gibiydi...

"Ah lanet olası sana zarar verecektim ve sende göz göre göre dediklerimi yapacaktın Cemre. Öfkeliyken neler yapacağımı sınırlayamam." dedi. "Öfkeliyken bana yaklaşma."

Sevgisi öfkesini yenmişti ama bende aynısı olmamıştı öfkem yerle bir etmişti sevgimi. Şimdi kendi sevgimden şüphe duyuyordum. Sızı girdi birden beynime.

Midem birden ayaklandı ve kusmaya başlamadan önce lavaboya yetişebilmiştim. Mert duvardaki pervaza sırtını yaslamış izliyordu beni. Pis işler yaparken izlenilmekten nefret ederim.

İyice dengem bozulduğunda kapıya kafamı çevirdiğimde Mert pervazlardan kayıp yere oturmuş ağlıyordu. Düşüncesinden mi ağlıyordu yoksa şuan ki halimden mi hiç bir fikrim yoktu açıkcası. Ama acı çeker gibi hâli vardı. Acı çekiyordu benim yüzümde, gözde yüzünden,rüzgâr yüzünden.

Kendimden nefret etmem için bir sebep daha ona zarar mı veriyordum o beni korurken.

Beynime birkez daha sızı darbesi yedikten sonra bedenim yere yığıldı Mert'e birden ayaklanmıştı en son hatırladığım kadarıyla.

Yine heycanlı yerlerde kesme. Ksksksksk sırf  merak edin diye canım yoksa niye yapayım ki dimi. Ya bunlar iyi günler göreceğine kötüleşiyor bu arada yine okuma sayım günden güne artıyor ne mutlu bana. Sizlere de eğlenceli bir hikaye sunabilmişimdir. Çok yakında bu kitabın finali ve yine çok yakında bu kitabın ikincisini yayınlamaya başlayacağım.

ZaaF(Düzenleyeceğim)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin