ZaaF(Düzenleyeceğim)

Balık

Not: Benim gibi TEOG kurbanlarına hitaben yazdığım bir bölüm. Şimdiden yarınki sınav için TEOG'a giren okurlarıma bol şans.

Balık günü bugün yaşasın! Demek isterdim ama hiçbir zaman tutamamışımdır balık.

"Hadi bakalım çaylak saat 6.15 uyanma zamanı!" diye bağırdı mert. "Hayırğğ" diye bağırdım ardından. "Saat daha kaç yapma,etme pilizz."

"Kalkıyor musun kaldırıyım mı?"diye tehdit etti beni Nartist.

Bir anda havalandım ve Mert'in omuzlarına yumruk atmaya ve çığlık atmaya başladım. "İmdatğğ adam kaçırıyorlarğğ!" ingilizcede yardım istemek lazım "piliz helip mi?"

Arabaya bindirdi ve emniyet kemerimi taktı. Koltuğu da yatırdı. "Bingo!" diye bağırdım uyumama izin verecekti. 15dk sonra durduk ve uyanmayacaktım. Kucağına aldığını biliyordum. Bir yerde durdu ve ellerini çekti. Suya gömüldüm. Ağzım burnum su doldu. Ardından güçlü kollar beni yukarı çekti.

"Ciddi olamazsın ya. Uyuyan insanın üzerine su dökülür. Suya uyuyan insan dökülmez."diye sen çemkirdim. "Seni kurtardığıma dua et. Babam beni attı mı çekmiyordu. Tek başıma çıkıyordum. Sence bu kadar güzel yüzmeyi nerden öğrendim? Dimi yani." dedi.

"Kıyafetlerimiz yok mal ne giyeceğiz?" diye yine çemkirdim. "sence ben kıyafet getirmemezlik yapar mıyım?" dediğinde haklıydı kafamı iki yana salladım. "Şimdi şu iskeleye tuttun" dediği gibi beni iskeleye sürükledi. O sırada babasından bahsetmişti ki aklıma kardeşinin geleceği konusu ve mankenlik geldi. Gözümün ucuyla Mert'e baktım. Kollarından güç alarak iskeleye çıktı ve elini uzattı elini tuttuğumda beni yukarı çekerken tşörtü vücuduna yapışmış bütün baklavaları ortaya çıkmıştı. Gözlerimi takip ediyor olacak ki. Baktığım yeri anladı ve arsızca gülümsedi.

"Dikizliyorsun beni!" dedi

"Hayır tabikii!"

"Hadi ama baklavalarıma baktığı söyle yoksa seni bütün gün bu şekilde sallandırabilirim." dediğinde.

"Tamam be! Sana bakıyordum. Sanki ben dedim böyle güzel baklava yap ben bakmıyım. Hıh salak hıı" diye cevaplandırdım beni yukarı çekti.

"Arabaya git ve üstünü değiştir bütün malzemeler -pet bile- var." dediğinde adet olduğumu biliyor muydu? Yuh acaba daha neler biliyordu. Utana sıkıla arabaya yürüdüm. Sonra ona doğru havluyla koştum ve sıkıca sarıldım. Arabaya doğru yürüdü. Üstüne siyah kot pantolon ve gri bir tişört giymişti şişme mont o da giymişti benim montumun erkek modeli...

Elindeki kutuyu son anda farkettim. İçinden malzemeleri çıkardı ve oltayı bana uzattı. "Hadi bakalım çaylak!" dedi Mert. 'Çaylak' mı o da neymiş canım benden iyi balık tutmayı bilen var mı? Tabikisi yok.

Oltamın ucuna birşey taktı ve uzağı fırlatım elime verdi. Beş dakika geçti. On dakika geçti hatta yarım saat geçti. Mert on birinci balığıda tuttu ve ben hâlâ bir balık bekliyordum. Aklıma kırmızı balık şarkısı geldi ve mırıldanmaya başladım.

"Kırmızı balık kaç kaç.
Balıkçı Cemre geliyor.
Oltasını atıyor." dediğimde Mert güldü. "Balıkçı Cemre. Ha?" diye güldü. Oltam hareket etmeye başladı.

"Balıkçı cemre" dedim büyük bir iş başarmış gibisine. Oltayı çektiğim orta boylarda bir balık tuttuğumu fark ettim ve çok sıkıldığımı da. "Ben sıkıldım sen tut balığını bende yanında oturayım." diye sorunca kafasını onaylarcasına salladı.

"Hani senin kardeşin gelecekti ne oldu ona?" diye soruyu yönelttim. "Okulu var son anda annemle konuşup gelmesine gerek olmadığını söyledim." diye karşılık verdi.

"Peki ya mankenlik işi?" diye tekrar sordum. "O iş mi? Sözleşme imzalamadığımız için işi bırakacağımızı söyledim. Adam inkâr etsede benim gibi birine karşı koyamayacağı için... Onayladı." dedi.

Bir saate yakın havadan sudan konuşup arada bir tartıştık. Sonra eve gitme kararı aldık. Toplam onyedi balık tuttu. Ardından balıkçı selfiesi(özçekim.)
yaptık.

Yolda giderken arabada sızmıştım. Durduğumuzda vucüdum havalandığı hissetmiştim ve biraz başımın ağrıdığınıda...