Saat sabahın 5'i olmuştu. Rey, etkinlik alanındaki direğin dibinde oturmuştu. Gece oldukça eğlenceli geçmişti fakat biraz yorulmuştu. Arkasından bir ses duydu. Bu sesler, birisinin ayak sesleriydi. Bir anda aklına, o gördüğü rüya gelmişti. Yanındaki gazoz şişesini eline alıp, oturduğu yerinden doğrulmuştu. Arkasını döndüğünde, duyduğu ayak seslerin sahibi olan Mia'yı gördü. Mia, iyicene yorulmuşa benziyordu. Öyle ki zar zor adım atabiliyordu. Rey'in yanına kadar yürümüştü. Rey'in yanına gelince durdu ve ona;" Rey, beni eve götürür müsün?" dediği gibi Rey'in üstüne devrildi. Rey, zorlansa da Mia'yı tutmuştu. Rey'in kollarında uyuyakalmıştı Mia. Rey, durumu anlayıp Mia'yı kucaklayıp onun evine yürümeye başladı.
Diğerleri, bulabildikleri arabalarla evlerine gidiyordu. Muster hoca ile Messe hoca, 4 yıllık motosikletleriyle evlerine gidiyorlardı. Yolda giderken bir anda Messe hocanın başı ağrımaya başlamıştı. Messe hoca, eşine:
-Hayatım, motosikleti kenara çekebilir misin?
Muster hoca hafiften endişelenmişti. Motosikleti kenara çekmişti ve hemen inip eşine:
- Messe, iyi misin? Ne oldu?
-Nedense başım çok ağrımaya başladı.
Bir anda Messe hocanın gözleri açılmıştı. Kısık bir sesle:
-Sanki birisi benle konuşuyor.
Muster hoca bu tip şeylere pek inanmazdı. Fakat böyle söyleyen kişi eşi olunca endişeyi biraz daha artmıştı. Endişeli bir şekilde:
-Nasıl yani? Ne diyor sana?
-"Canavarlar. Etrafta insanları öldüren canavarlar var." diyor. Korkuyorum, Muster. Ya gerçekse?
Muster hoca, bir anda değişti ve güven verici bir sesle:
-Korkma, bir tanem. Sana zarar veremezler. Önce beni geçmeleri gerekiyor.
-Ondan eminim. Ama tehlikede olan biz değilmişiz.
-Peki, kim?
Messe hoca birkaç saniye sustu. Bu suskunluktan sonra ağzından sadece iki kelime çıktı:
-Rey, Mia.
Muster hoca duyduklarına inanamamıştı. Hemen motosikleti çalıştırdı. Eşine:
-Peki neredeler? Biliyor musun?
- "Şu anda Mia'nın evinin önündeler." diyor.
Muster hoca tam gaz sürmeye başladı. O ara Rey, yürürken arkasına baktı. Sanki birisi onları takip ediyordu. Bir an durdu. Etraftaki sesleri dinlemeye başladı. Aradan 2 saniye geçmişti ve arkadaki büyük çöp kutusundan bir ayak sesi duydu. Hemen arkasına döndü. Çöp kutusunun yakınında kimse yoktu. Bu demek oluyor ki, birisi onları takip ediyordu. Hiç beklemeden Mia'nın yaşadığı apartmanın kapısına koştu. Kapıyı açıp, içeriye girdi. Belki o kişiyi görse haklayabilirdi ama yanında Mia vardı. Riske giremezdi. Hızlıca Mia'nın oturduğu daireye çıktı. Son kapıyı da açıp evin içine girmişlerdi. Rey, kapıyı kapatıp, kilitledi. Biraz rahatlamıştı, yine de tedbiri elden bırakmıyordu. Birkaç saniye olduğu yerde bekledikten sonra Mia'yı yatağına yatırdı. Tam Mia'nın üstünü örterken mutfaktan bir ses geldi. Rey, yakınındaki ucu sivri makası eline aldı ve mutfağa doğru baktı. O an mutfağın orada rüyasındaki gördüğü maskeli adam, karşısında ona bakıyordu. Rey, o adamı görünce adeta donmuştu. Karşısındaki maskeli adam, hiç beklemeden Rey'e koşmaya başlamıştı. Onunla Rey'in arasında 3-4 metre bir mesafe vardı. Rey tam kendine gelmişti ki, maskeli adam ağzını açarak üstüne atlamıştı. Rey, hızlı bir hamleyle maskeli adamın maskesinden tutmuştu. Adama bakınca, oldukça zayıftı fakat uyguladığı güç, 80 kilo ağırlığındaki bir cismi rahatlıkla kaldırabilecek birisinin gücü kadardı. Git gide Rey'in sonu geliyordu. Her şey burada bitecek miydi yani? Onca şey yaşamıştı ve böyle bir son, ona çok berbat geliyordu. Maskenin dişleri, Rey'in boğazına ufaktan değiyordu. Rey, o an Mia'nın yüzünü gördü. Eğer burada ölürse, o da ölürdü. Sevdiklerini korumak ve yardım etmek, onun bu dünyadaki yegâne amacıydı. Rey kısık bir sesle:
-Pes edemem.
Sonra sesini biraz daha artırarak:
-Pes edemem.
Üçüncüsünde bağırarak:
-Pes edemem!
Rey, bir anda üstündeki maskeli adamı geri itmeye başladı. Attığı bir yumrukla, onu üstünden atmıştı. Maskeli adam, Rey'in yumruğundan hiç etkilenmemiş gibi aynı şekilde tekrar saldırdı. Rey, gelen saldırıyı savuşturdu ve sağlam bir yumruk atmıştı. Bu seferki biraz etkilemişti diye düşündü. Maskeli adam, yerinden kımıldamıyordu. Saldırmaya fırsat bekliyordu gibi. Rey, sert bir sesle:
-Sen kimsin? Ne istiyorsun?
Maskeli adam, Rey'e simsiyah gözleriyle sert bir şekilde bakıyordu. O anda Mia, seslerden uyanmıştı. Yatağına oturmuştu. Yarı baygın bir halde:
-Rey, sen misin?
Rey, bir anlığına Mia'ya bakar. Maskeli adam, istediği fırsatı yakalayınca Rey'e saldırır. Rey, son anda yaptığı hamleyle sadece kolu yaralandı. Rey, maskeli adamı tutup, cama sürüklemeye başladı. Mia, kendine geldiğinde, çığlık attı. Rey'in canı çok yanıyordu ama pes edemezdi. Tüm gücüyle maskeli adamı ve kendisini, camdan aşağıya attı.
Tam o anda Muster hoca ile Messe hoca gelmişti. Camdan aşağı atlayan iki kişi gördüler. Muster hoca, o iki kişiden birisinin Rey olduğunu anladı. Hemen motosikletten inip Rey'e yardım etmeye koştu. O anki hızıyla Rey'i yaralayan maskeli adamın suratına sert bir yumruk çaktı. Rey'in canı biraz daha yanmıştı. Maskeli adam ise 2 metre öteye uçmuştu. Bu yumruk en az elmacık kemiklerinden birisini kıracak kadar sertti. Fakat maskeli adama hiçbir şey olmamıştı. Muster hoca, doğrusu oldukça şaşırmıştı. Muster hoca:
-Bir tanem, seninle konuşan kişi bunu nasıl yeneceğimizi söyledi mi?
-Tek yol, ruh gücünden oluşan bir saldırı dedi.
Ruh gücü mü? Rey'in aklına o siyah katana geldi. O, ruh gücünden yapılmış bir silah olabilirdi. Fakat nasıl çağıracaktı ki? Rey hocasına:
-Peki, nasıl ruh gücünden yapılmış bir silah ortaya çıkarabiliriz?
Messe hoca ile Muster hoca şaşkın bakışlarla ona bakıyordu. Bu soru nasıl aklına gelmişti? O an Messe hoca kendini toparlayıp, onunla konuşan görünmez varlığın söylediklerini net bir sesle:
-" Sanki elinde bir silah varmış gibi hayal et sonra elinde gerçek bir silah olduğuna inan." diyor. Rey, o siyah katanayı hayal etti ve sanki gerçekten elindeymiş gibi inanmaya başladı. Maskeli adam, bunlar olurken saldırmaya karar vermişti. Çok hızlı bir şekilde geliyordu. Tam Rey'i ısıracakken, Rey'in elinde o siyah katana belirdi ve Rey hiç beklemeden kılıcı, kalan gücüyle salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Göz
Fantasi"Dünyadaki her şey büyük bir denge içerisindedir. Bu denge sayesinde Dünya, asırlardır yok olmamış ve varlığı devam etmiştir. Şunu da bilmeliyiz ki, bu dengeyi koruyan varlıklar vardır. İşte bu dengeyi korumakla görevlendirilmiş varlıklar insan...