"Bu zamana kadar canavarlardan 7 tanesi Massata Mahallesi'nden öldürüldü ama diğerlerinin nerede oldukları hala tespit edilmedi. Nereye gitmiş olabilir ki bunlar Alh?"
"Doğrusu ben de bilmek isterdim Muster lakin hiç de kolay değil. İstersen bu zamana kadar canavarların görüldüğü tüm yerleri haritada işaretleyip inceleyelim, belki ilerleyiş tarzları hakkında bilgi elde edebiliriz."
"Peki, dediğin gibi yapalım, bana da mantıklı geldi."
Muster hoca ile Alh hoca, sabah 09.10 saatlerinde yaşadıkları yerin biraz doğusundaki meşe ağaçların arasında olan, küçük ve meşe ağacından yapılma kafede oturmuşlar, Ufak bir camın önünde bulunan tahta masada hem canavarlar hakkında araştırmalar yaparken hem de kahvaltılarını yapıyorlardı. Çayın yanına peynir, simit alıp karınları doyururken de masanın boş kalan kısmına koydukları birkaç kâğıt parçalarına bakıyorlardı. Simidiyle peynirini yiyen Alh hoca, koyu kahverengi renginde ve üzerinde A.H. harfleri kazınmış piposunu çıkarıp içmeye başladı. Eski sararmış beyaz renkli piposu kırılınca çok üzülmüştü, bunun üzerine onu çok seven öğrencisi Serra, bu pipoyu alıp hocasına özel olarak hazırlatmıştı. Öyle ki piponun üstüne "Alh Hoca" anlamına gelen bu harfleri kazımıştı. Eskiden pipo içmesine karşı çıkardı ama bırakmayacağını anlayınca daha fazla zorlamak istemedi.
Kafenin kapısı açıldı, açılmasıyla içeriye soğuk rüzgârlar hücuma geçti. İçeriye giren kişi, hızlıca kapıyı kapatıp pipo içen adamın yanına doğru koşmaya başladı. Bu şahıs Serra'ydı, elinde lila renk kaplamalı telefonuyla. Öğrencisini gören Alh hoca, ağzındaki piposunu çıkarıp dikkatlice ona baktı. Yanına gelen kız, telefonunu göstererek gelen mesajı gösterdi. Mesaj Kiron'dan gelmişti. Kiron şöyle yazmıştı;
"Güneydeki Beo Mahallesi Forta Sokağı'nda Rey'le birlikte 12 canavar yakaladık. Alh hoca ve Muster hoca yakınımda demiştin, onlara da söyle."
Mesajı okuyan iki hoca da hemen ellerine kalemlerini alıp haritaya döndüler. Biri diğer eliyle çay içerken diğeri de ağzına geri koyduğu pipoyu tutuyordu. Yakalanan ilk canavardan itibaren işaretlemeye başladılar. İlk Muster hoca sonra da Alh hoca, sırasıyla yerleri söyleyerek işaretliyorlardı.
"Mia'nın evi"
"Zerrina'nın evi"
"Kiron'un evi"
"Berd'in evi"
"Deli-X bölgesi"
"Hutr Mezarlığı"
"Massata Mahallesi"
"ve son olarak Forta Sokağı"
Söylenen tüm yerler haritada belli oldu. Serra, haritaya uzaktan bakarak düşünceli bir şekilde "Hocam, bu görülme yerleri çok düzenli bir şekli var gibi." dedi. Hocaları da onun dediklerini dinleyip haritaya üstten bakmak için ayağa kalktılar. "Haklısın Serra. Bana da öyle geldi de garip bir şekli var yani bence öyle. Sence nasıl Alh?" dedi Muster hoca. Alh hoca ise korkunç bakışlarla haritaya bakıyordu, sanki haritada öylesine büyük ve korkunç bir şey fark etmişti de gözleri korkusundan yerinden çıkacak gibiydi. Hemen elindeki siyah tükenmez kalemi alıp noktaları birbirine birleştirmeye başladı. Birleştirmesi bitince oluşan sembolün tam ortasındaki yeri siyaha boyayıp kalemi kenara koydu. Piposundan biraz içtikten sonra "Bu canavarlar bir göz şeklinde dağılıyorlar. Ortadaki siyaha boyanmış yer onların ortaya çıktıkları yer yani akıl hastanesidir. Bana göre böyledir, Muster ve Serra." dedi. Muster hoca ise yerine oturup "Şu canavarlar ortaya çıktığından beri insanı sürekli şaşırtıyorlar, şimdi de bu. Messe'nin son dersi birkaç dakikaya biter, şuraları toplayalım da onun yanına gidelim. Umarım bu göz hakkında bilgisi vardır." diyerek elindeki son lokmayı yedi, bardağın sonlarındaki çayı da tek dikişte bitirdi. Ardından diğerleriyle birlikte kağıtları dosyalara koyup, yemeğin parasını ödeyip kafeden çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Göz
Fantasy"Dünyadaki her şey büyük bir denge içerisindedir. Bu denge sayesinde Dünya, asırlardır yok olmamış ve varlığı devam etmiştir. Şunu da bilmeliyiz ki, bu dengeyi koruyan varlıklar vardır. İşte bu dengeyi korumakla görevlendirilmiş varlıklar insan...