Bir Adamın Anıları

14 2 1
                                    

"Sayın izleyicilerimiz,

Bu haber dünyadaki tüm ülkelere yapılmaktadır. Maalesef ki Haiho'dan elimize kötü haberler geldi. Dün akşam saat 11 suları civarında Dünya'nın en büyük gölü olan Zai Gölü'nün güney kısımlarında göl üstündeki evlerde yaşayan, sayıları yaklaşık 6.000 olan Haiho insanları, kalabalık bir canavar grubunun saldırısına uğradı. Ne yazık ki kimse hayatta- Bir dakika, şimdi yeni bir haber geldi. Bultorry'in güneyindeki Mas Gölü ile Via Gölleri arasında bulunan Köntas Şehri'ne büyük bir canavar saldırısı başlamış. Ruh Muhafızları Ekibi'nden iki kişi, şu anda saldırıların gerçekleştiği yere doğru gidiyor. Başka bir ruh muhafızı da Haiho'da katliamın gerçekleştiği yere gidiyor. Sizlere birkaç saat sonra son haberleri vereceğiz ve Dünya Devletleri Birliği'nden açıklanan bir kararda tüm insanların bulundukları binalarda kalıp kapı, pencere gibi binalara giriş yapılabilecek yerlerin kapatılmasını, şunu da unutmayın ki canavarlar normal bir insanın ve insan yapımı herhangi bir nesnenin saldırısından etkilenmiyor, bu yüzden onlara karşı savaşmayı denemeyin."

Sabah haberleri bitince tüm insanlık Dünya Devletler Birliği'nin dediklerini uygulamaya başlamışlardı. Her ne kadar büyük önlemler alsalar da, yetersiz geliyordu onlara. İnsan saldırısından etkilenmeyen bir canavarın önüne oldukça fazla engel koysalar bile elbette bir süre sonra bu engelleri yok ederdi lakin böyle durmaktan da başka çareleri yok gibiydi. Hepsi kafesin içindeki kuşlara dönmüştü.

Rey ile Berd, olabildiğince hızlı bir şekilde saldırının gerçekleştiği yere doğru gidiyordu. Gidecekleri yer oldukça uzaktaydı. Oraya anca 1-2 günde varabilirlerdi, yine de birkaç insanın sağ kalma ihtimali vardı.

"Rey, sence bu canavarlar nasıl kimseye yakalanmadan Köntas Şehri'ne kadar gidebildiler?" dedi parlayan turkuaz gözleriyle Berd.

"Şuan için herhangi bir fikrim yok. Tek odaklandığım şey bir an önce oraya varıp insanları kurtarmak. Biraz daha hızlanabilir misin Berd?" diye sordu siyah kaşlarını çatmış bir şekilde Rey.

"Yaparım da oraya vardığımızda pek gücüm kalmaz." diye yanıtladı Berd. Yanındaki siyah samuray kıyafetli adam ise gülümseyerek "Öyleyse hızlanalım, oraya vardığımızda sen gücünü toparlayana kadar ben seni korurum." dedi. Ardından ikisi de sıradan birisinin gözleriyle göremeyeceği düzeyde hızlandı Belki de bu hızla oraya yarım günde varabilirlerdi.

Onlar saldırıya uğrayan şehre giderken Muster hoca da motosikletine atlamış, Haiho'daki katliamın yaşandığı yere gidiyordu. Canavarların dağılma düzenini 3 gün önce çözmüşlerdi fakat neden böyle dağıldıklarını ve nerede ortaya çıkacaklarını öğrenemediklerinden dolayı işleri oldukça zordu. "Bozgard'ın bulunduğu kıtada yaşam olmadığı için canavarlar oraya gitmez, Dünya Adaları'nda yaşayanları da Bultorry'e ya da Haiho'ya taşısak o zaman orası da güvenli olur, Huten'de zaten Sincora ile Rokya ülkelerinin ortak toprakları olduğundan duruma göre bir yerde toplanabilirler. O zaman geriye dört ülke kalıyor, Ruh Muhafızları Ekibi ise ben, Rey, Messe, Berd, Mia ve Kiron olmak üzere altı kişiyiz. Bultorry ile Haiho büyük yerler olduğundan inanılmaz derecede hızlı olan Rey'le Berd'e bıraksak, Rokya'da dünyanın en iyi atları orada olduğundan hızdan daha çok gelen saldırıları uzaktan halletmek için Messe ile Mia'ya bıraksak, Kiron dışında hepsi seviye atlamış durumda olduğundan ben de Kiron'la Sincora'yı alsak iyi olabilir. Neyse önce ben Haiho'ya varayım da sonra bizimkilere bunları açıklarım." diye uzunca düşündü Muster hoca. "Messe'nin anlattığı canavarların seviye atlaması beyaz ruhu olanları öldürerek artıyorsa karşıma Monra'lar değil de Zert'ler çıkacak galiba. Sıkıntılı anlar geçecek gibi, o canavarlar için." dedikten sonra gülümser.

Gri GözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin