Motosikletleriyle tek katlı, ufak evlerin olduğu yere geldiler. Burası Bultorry'in en ufak evlerin bulunduğu yeriydi, Massata Mahallesi. Etrafı ormanlıkla kaplı olan bu yerde genellikle eğitimle alakası olan insanlar yaşardı. Öğretmeninden öğrencisinden, okul güvenliğinden hademesine, okul müdüründen müdür yardımcısından ve daha birçoğu. Çoğunluğu burayı tercih ederlerdi çünkü hem güzel bir yerdi hem de çalıştığı okullara yakın olduğu için. Messe ve Muster çifti de buna dâhildi. Birkaç metre gittikten sonra bir evin önünde durdular. Araçlarından inip evin kapısına ilerlediler, kapının zilini çaldılar. Evin içinden "Geldim!" diye bağıran bir adam vardı. Kapı açılınca arkasından gri-siyah saçlı ve hafiften bir kel adam çıktı. Bu Alh hoca idi. Alh hoca, gülümseyerek;
-Hoş geldiniz, gençler.
Messe hoca gülerek:
-Hoş bulduk yakışıklı.
Eşi de Alh hocanın elindeki matematik testlerini göstererek:
-Birilerine ders mi anlatıyorsun genç adam?
-Sayılır. Bir öğrencimin çözdüğü testleri kontrol ediyorum.
Messe hoca kâğıtlara bakarak:
-Kaçta kaç?
-50 soruda 33 doğru. Biraz daha çalışmalı.
-Olsun, daha sınavlara 6 ay var.
-Neyse, sanırım siz ziyaret etmeye gelmediniz.
-Neden öyle dedin ki?
-Çünkü bana hep sabahın 10'u gibi ziyarete gelirdiniz bu sefer öğlenin 2'sinde geldiniz.
Muster hoca sert bakışlarıyla:
-Doğru bildin genç dostum. Seninle önemli bir konuda konuşmaya geldik de.
-O zaman içeri buyurun. Önemli ise kapının önünde konuşmak olmaz.
-Peki.
Messe hoca ve Muster hoca eve girdiler. Alh hoca da kapıyı kapatıp onlarla birlikte evin salonuna geçtiler. Elindeki kâğıtları kanepenin önündeki mermerden masaya koydu. Arkadaşları da masadan biraz uzaktaki iki kişilik koltuğa oturduktan sonra arkasındaki kanepeye oturdu. Yanağını kaşıyarak:
-Evet, ne hakkında konuşacağız?
Messe hoca eşine "Ben anlatırım." Dermiş gibi bakış attı. Sonra Alh hocaya dönerek:
-Bugün öğlen haberlerini izledin mi?
-İzlemedim ama bizim bakkalda Seff'den bir takım haberler duydum. Akıl hastanesinde katledilen görevliler ve kaybolan hastalar hakkındaki haberler.
-Sana o kaybolan hastalara neler olduğunu bildiğimizi söylesek ne dersin?
-Böyle bir şeyi bildiğinizi düşünmek bile istemem ama öyle diyorsan ne olduğunu dinlerim.
-Anlatmadan önce 2003'ten Xerry'i hatırlıyorsun değil mi?
-Evet, hatırlıyorum. Onunla ilgili mi?
-Aynen öyle. Şimdi anlatacaklarımı iyi dinle.
Alh hocaya neredeyse her şeyi anlattı. Messe'den bunları duyunca oldukça şaşıran Alh hoca bir süre öyle kaldı. Daha sonra kendini toparlayıp ona bakarak:
-Peki, ben nasıl bir yardımda bulunabilirim?
-Anlattığımız şeyleri kuzenine anlat ve ondan bunu tüm ülkelere duyurmak için başbakanı ikna etmesini iste.
-Peki, herhangi bir delilimiz var mı?
-Maalesef ki yok ama araştırmaya da başlayacağız.
-İsterseniz bu akşam 7'de ona gidelim. Bugün işten 5 gibi çıkıyor, ona anlatırız sonra da başbakanı ikna etmesi için bir şeyler düşünürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Göz
Fantasía"Dünyadaki her şey büyük bir denge içerisindedir. Bu denge sayesinde Dünya, asırlardır yok olmamış ve varlığı devam etmiştir. Şunu da bilmeliyiz ki, bu dengeyi koruyan varlıklar vardır. İşte bu dengeyi korumakla görevlendirilmiş varlıklar insan...