Beyaz duvardaki kahverengi duvar saatine bakıyordu, abisi gittiğinden beri orada öylece duruyordu. Ona güveniyordu ama yola çıkmadan önceki konuşmaları birisinin kazanması için diğerinin ölmesi gerekiyormuş gibiydi. Yoksa abisi düelloyu kaybetti de öldü mü? "Kazanmıştır." diye düşündü ama tam tersi durumda da abisinin hocası kaybederse o ölürdü. İkisinin de ölmesini istemezdi. Bu düşünceler arasında gidip gelirken duvardaki saat 9'i 20 geçiyordu ve düellonun sonucunu açıklayacak kapı açılma sesi duyuldu.
Messe hoca hemen ayağa kalkıp kimin geldiğine bakmaya gitti, Sarah ise salonun kapısının önünde durdu. O an üzücü sonucu bekleyen küçük kız şaşırtan bir sonuç gördü. Şaşırmıştı çünkü ne abisi ne de onun hocası ölmüştü. Yine de iyi gözükmüyorlardı. Abisinin gövdesi tamamen, kana bulanmış sargılar içindeyken hocasının gözü de mosmor idi. Abisi zar zor yürüyordu. Daha fazla dayanamadı, "Abi!" diye bağırdı ve abisinin yanına koşup ona sarıldı. Hem mutlu hem de üzgün bir hali vardı.
"Merhaba, minik kız."dedi saçlarından severek Berd. "Umarım hocamı üzecek bir şey yapmamışsındır." diyerek güldü. "Yok, hiç öyle bir şey yapar mıyım?" dediğinde abisi uslu durduğunu anladı. "Kusura bakma, kendimizi toparlamak için geç geldik." dedikten sonra nefes almak için duraksadı. Nefesini aldıktan sonra "Fakat hedefimize ulaştım, kardeşim." dedi. Sarah ilk başta anlayamadı, ne olduğunu anlamak için "Nasıl yani abi?" diye sordu. Berd açıklama yapmadan önce Muster hocasına salondaki kanepeyi göstererek "Hocam beni şuraya götürür müsünüz?" dedi. Hocası da "Anlaşıldı." der gibi kafasını salladı, sonra da öğrencisiyle birlikte salondaki kanepeye yürümeye başladı. Kanepeye gelince yavaşça öğrencisini oturttu, kendisi de onun yanına oturdu. Eşiyle Sarah da karşılarındaki kanepeye oturdular.
Berd bir süre dinlendikten sonra kardeşine yorgun bakışlarla bakarak "Muster hocayla baya sert bir şekilde dövüştük, öyle ki kaburga kemiklerimi kırdı. Eğer kendimi yenileme gücüm olmasaydı yanmıştım. Son çarpışmamızda da ikimiz de tüm gücümüzle saldırdık, ağır yaralandım lakin Gorro oldum." diyerek açıklamasını yaptı. Sonrasında kafasını kanepenin kenarına dayayarak uzandı. Messe hoca da Berd'in yorgun olduğunu görünce gülümsedi, ardından eşine dönerek "Muster, bu çılgının kendini yenileme gücünden başka özel gücün var mı?" diye sordu. Muster hoca siyah gözlerinin önüne gelen gri saçlarını düzelterek "Hareket hızı olağanüstü düzeyde, yani benim motosikletim kadar hızlı. Bir de ellerinden bir anda turkuaz renkte yumruk şeklinde enerji topları fırlatıyor ama enerji topları kendisi kadar hızlı değil." dedi.
"Hızlı olması bize birçok konuda avantaj sağlayacak gibi. Senin kırılmaz zırhın, Berd'in hızı, Kiron'un her şeyi yakan küreleri, Rey'in dövüş yeteneği ve benim beyaz ruhlu bir kişinin aynı özellikte olan kopya üretebilme yeteneğim. Yakınımıza gelen düşman pek dayanamaz lakin uzaktan saldıranlar da olacak, bize bir uzakçı da lazım. Yoksa düşmana yaklaşamadan hepimizi indirirler." dedi Messe hoca. Eşi de elini çenesine koydu. "İyi de biz ruh muhafızları sadece kendi aramızda güç aktarımı yapabiliriz, bir insana yapamayız. Sadece Yaratıcı tarafından seçilmiş kişilerin ruh gücü olabilir." dedi. "Peki, bir kişinin daha ruh gücü olduğunu ve bu kişi Yaratıcı tarafından seçilmediği söylesem ne dersin?" dedi Messe hoca gizemli bakışlarıyla.
"Nasıl? Bu imkânsız! Hem öyle bile olsa ruh gücünü nereden buldu? Kim bu bahsettiğin kişi?" diyerek eşini soru yağmuruna tuttu. O ise gülümseyerek "Mia!" dedi kısık bir sesle. Bir anda ortamdaki herkesin gözleri Messe hocaya döndü, kanepede uzanan Berd bile ayağa kalktı.
"Hatırlarsanız Zerrina'yı kaybettiğimiz gece Mia da onun yanındaydı. Bir karanlık ruh, bir beyaz ruhu fiziksel olarak herhangi bir şekilde yaralarsa "Ruh Kirlenmesi" denilen olay gerçekleşir. Bu olay yaralanan kişinin ruhunu siyah enerjiye çevirmeye başlar. Ortaya çıkan enerji de yaralanan kişinin vücudunda durmak yerine etrafa yayılarak diğer kişileri de etkiler. Yaralanan kişi ölürse etrafa enerji yayma işlemi biter lakin etkilenen kişi de ölmezse ruhu siyahlaşmaya başlar. Bir süre boyunca bu devam eder, sonunda ise bu kişi ruhu tamamen siyahlaşıp canavara dönüşür." diyerek ortamı derin bir sessizliğe boğdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Göz
Fantasy"Dünyadaki her şey büyük bir denge içerisindedir. Bu denge sayesinde Dünya, asırlardır yok olmamış ve varlığı devam etmiştir. Şunu da bilmeliyiz ki, bu dengeyi koruyan varlıklar vardır. İşte bu dengeyi korumakla görevlendirilmiş varlıklar insan...