Savaş Çığlıkları

14 4 2
                                    

Saatler 13.23'ü gösteriyordu. Bultorry halkının bir kısmı uyanık halde bir şeyler yapıyordu, bir kısmı ise uyuyordu. Herkes normal bir şekilde yaşamaya devam ederken televizyonlardan, radyolardan ve sosyal ağlarda acı bir haber veriliyordu.

Bultorry'deki tüm akıl hastanelerindeki görevliler öldürülmüş, hastalar ise ortadan kaybolmuştu. O kanlı geceden geriye sadece 1231 hastane görevlisi cesedi. Aradan yarım saat geçtikten sonra yeni bir bilgiye ulaşıldı. 957 hasta kayıptı. Herkes şaşırmıştı, korkmuştu.

Bu haberler Bultorry'i sallarken Rey kanepede, Kiron ise yatakta uzanıyordu. Mia, Messe hoca ve Muster hoca da, haberleri izliyordu. Muster hoca, elleriyle duvara bir kere vurduktan sonra:

-Bu nasıl olabilir? Yoksa o canavarlar mı yaptı?

Messe hoca, eşine bakarak:

-Sanırsam onlar yaptı. Acaba o kayıp kişiler nerede?

-Bilmem de neden kayıplar ki? İnsan mı kaçırdılar bu canavarlar?

-İyi de neden kaçırsınlar? Ne işlerine yarayacak?

-Orasını hiç bilmiyorum.

Mia, öylesine korkmuştu ki vücudu feci bir şekilde titriyordu. Messe hoca, titrediğini fark etti. Yanına yaklaşıp hafiften endişeli bir sesle:

-Mia, ne oldu? Ölüm sayısı mı korkuttu?

Mia, kekeleyerek:

-Ha-ha-ha-hastalar ca-ca-ca-canavar.

Bu lafı üzerine salondaki herkes, korktu. Böyle bir şey olabilir miydi ki? Messe hoca, biraz sakinleşti. Mia'yı kendine döndürerek:

-Mia, anlat bana. Ne düşünüyorsun?

Mia, hala aynı şekilde titriyordu. Hocaları onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Aradan birkaç saniye geçtikten sonra sakinleşebilmişti.

-Şimdi anlat, Mia.

-Messe hocam, hastane görevlileri ölü, hastalar ise kayıp. Yani hastalar kaçırılmamışlar, kaçmışlar. Demek oluyor ki hastane görevlileri, kaçan hastalar tarafından öldürülmüşler. Hiçbir gücü veya silahı olmayan hastaların bunu yapması imkânsız. Kısacası hastalar canavara dönüşmüşler. Tabi bu sadece bir tahmin, doğru da olmayabilir.

-Doğrusu bu tahmin bana da mantıklı geliyor. Muster sence?

Muster hoca, kızgın bir sesle:

-Bana da öyle geliyor. Ama nasıl dönüştüler?

-Birisi yapmış olabilir diye düşünüyorum, Muster hocam.

Herkes, biraz soluklanmak için sessizce oturuyordu. Muster hoca, normal ve sakin bir sesle:

-O zaman demin birisini öldürdük. Geriye 956 tane kaldı.

-Aynen, hayatım. Bunu da kayıt edeyim deftere.

Yanındaki orta büyüklükte, 60 sayfalı turuncu defterini açtı. Yeni bilgiyi kayıt ederken bir elinde telefonuna baktı. Telefonuna gelen mesajı okudu. Mia da telefonunu odasından alıp:

-Rey'e söyleyelim mi?

Messe hoca:

-Bence onlara gidelim.

-İyi de hocam Kiron şüphelenmez mi?

-(Telefonunu göstererek) Şu mesajı oku, Rey'den gelmiş.

Mia, telefonu eline aldı ve mesaja baktı. Mesajda " Messe hocam, Kiron'un da ruh gücünden yapılma silahı var. Fakat onunki parıldayan mavi bir küre. Bu küreyle duvara dokundu, duvarı deldi. Ayrıca kontrol edebilmesi için eline büyük daire içinde küçük daire olan bir sembol çizdim. Tabi kılıcımla çizebildim bu yüzden eli biraz kanadı. Demin yatağına uzandı." yazıyordu. Mia, hocasının dediğini anlamıştı. Muster hoca da, yüksek bir sesle:

-Birisi bana ne olduğunu söyleyebilir mi?

-Hocam, buyurun mesajı okuyun.

Mia, telefonu uzattı, hocası da eline alıp okumaya başladı. Okuduktan sonra eşine bakarak:

-Hayatım, işin bittiyse çıkalım mı?

-Bitti, hayatım. Çıkalım.

Herkes kıyafetlerini giyip, hazırlandı. Evin kapısını kilitleyip, motosiklete bindiler. Sıkışmışlardı biraz ama kimse yalnız kalmamalıydı. Motosiklet çalıştı ve yola koyuldular. Şehir, hafiften bir sise gömülüydü. Aradan birkaç dakika geçti. Kiron'un yaşadığı apartmana geldiler. Tam zile basacaklardı ki, Messe hoca sert bir sesle:

-Yakınımızda bir ya da birkaç tane canavar var.

Bunu duyan Mia, zile sürekli basmaya başladı. Muster hoca ise, onları arkasına alıp etrafını kolaçan etmeye başladı. Kapı açıldığı gibi, karşı apartmanın önünde ellerinde birbirlerinden farklı silahları olan 9 kişi ortaya çıktı. Lakin suratları sisten dolayı kapalıydı. Sadece oradaki 9 kişinin bacakları ve ellerindeki silahları görünür haldeydi. Muster hocayla arkasındaki insanlar, hemen apartmandan içeriye girdi. Muster hoca, tam kapıyı kapatırken birisi dışarıdan baltayla kapıya vurdu. Zorlandı ama kapıyı kapatmayı başardı. Herkes koşarak merdivenlerden çıkmaya başladılar. Rey, yukarıdan yüksek bir sesle:

-Aşağıda ne oluyor?

Messe hoca, bağırarak:

-Rey, Kiron'u kaldır! 9 tane silahlı canavar var! Biz de eve geliyoruz!

-Peki, hocam.

Hızlıca Kiron'un yanına gitti. Yine aynı ses tonuyla:

-Kiron, canavarlar saldırıyor.

Kiron, şaşkın bir halde:

- Ne yapacağız şimdi kanka?

-Savaşmak zorundayız. Yoksa bunlar diğer insanları öldürebilir.

-(Sert bir şekilde) Tamam, kanka.

İkisi de silahlarını çıkardılar. Bu sefer Kiron'un mavi küreleri daha büyüktü. Messe hoca, Muster hoca ve Mia onların yanına geldiler. Birkaç saniye sonra giriş kapısının kırılma sesi geldi. Rey, bağırarak:

-Geliyorlar!

Canavarlar, koşarak geliyorlardı. Bir anda Rey'lerin önünde belirdiler. İki taraf da birbirini görünce önce bir süre sert bakışlarla birbirlerine baktılar. Daha sonra en ortadaki canavar, saldırıya geçti. Diğerleri de beklemeden onu takip ettiler. Rey'ler de karşı saldırıya geçtiler. İki taraf, savaş çığlıkları atarak savaşmaya başladılar.

Rey düşmanlarını kılıcıyla keserek, Kiron vücutlarını delerek, Muster hoca ise sert yumruklar atarak savaşıyorlar. Canavarlar da baltalarıyla, mızraklarıyla ve kılıçlarıyla saldırılar yaparak karşısındaki savaşçıları yaralıyorlar.

Birkaç dakika sonra canavarlardan 5'i öldü. Rey'in sadece yanağında bir çizik vardı. Fakat Kiron ve Muster hoca, ağır yaralanmıştı. Kiron, omzundan bir kesik almıştı, Muster hoca ise bacağından. İkisi de yere çökmüştü. Rey, onlara dönüp:

-Geride durun. Bunlar bende.

Muster hoca, zar zor bağırarak:

-Geri zekâlı, onlar 4 kişi sen sadece teksin.

-Bu halle sadece daha çok zarar görürsünüz, belki de ölürsünüz. O yüzden bana bırakın.

Rey, bir anda sıçrayıp saçla sakalı birbirlerine karışmış eli baltalı adamın sol kolunu kesti. Sağından gelen mızrağı savuşturup, mavi uzun saçlı kadının kalbine kılıcını sapladı. Arkasından gelen kılıç darbesini de savuşturup beyaz gür saçlı kılıçlı adamın önce bacağını, sonra kafasını kesti. Sona kalan mızraklı canavar da koşarak saldırıya geçti. Rey, bu seferki saldırıyı kılıcıyla durdurdu. Saçı olmayan mızraklı adam, tekrar saldırmak için mızrağını geriye çekti. O anki boşluğu fırsata çeviren Rey, düşmanını ortadan ikiye yardı. Gri gözleri adeta usta bir savaşçının gözleri gibiydi.


Gri GözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin