Düelloları oldukça çetin geçiyordu. Muster hoca kılıcını sert bir şekilde sallarken Berd saldırılardan hızlıca kaçıyordu, sonra da karşı atağa geçiyordu. Ama hocası da onun kadar hızlıydı. Öyle ki koskocaman zırhıyla gelen yumruklarla tekmeleri savuşturuyordu. "Bu kadar büyük silahı ve ağır bir zırhı olmasına rağmen oldukça hızlı hareket ediyor. Acaba zırhı göründüğü gibi değil mi?" diye düşündü Berd. Anlamasının tek yolu zırhına sert bir darbe vurmak idi, tabi o anı yakalayabilirse.
"Hareketleri biraz yavaşladı, sanırım gerektiğinden fazla düşünüyor." dedi kendi kendine Muster hocası. "Şimdi ben onu kendine getirtirim." diyerek kılıcını ona değil de toprağa vurarak ortalığı kahverengi renkte dumana boğdu. Bu duman Berd'i bir süreliğine kör etti. Oluşturduğu fırsatı değerlendirerek güçlü bir tekme atarak"Çok fazla düşünüyorsun Berd!" diye bağırdı. Attığı tekme kadar sertti ki eski öğrencisi havada kan kusarak 5 metreye yakın uçtu.
Kustuğu kan yeşil çimenlerin üzerinde gökyüzünden gelen ay ışığını kızıllaştırarak yansıtan kıpkırmızı bir çizgi oluşturdu. Bu ona verilen ilk dersti, "Çok fazla düşünme." idi bu ders. Yerde yatarken bir kez daha kan kusunca fark etti ona doğru yavaşça yürüyen hocasını. Hemen elleriyle topraktan destek alarak ayağa kalktı. Hocası onun ayağa kalktığını görünce koşmaya başladı. "Kılıcı sağ elinde, o zaman sağdan saldıracak." Diye düşündü sonra olduğu yerde sağ bacağını arkaya atıp dizlerini hafiften kırarak pozisyonunu aldı. Ellerini de yumruk yaparak omuz seviyesine kadar kaldırdı. İlk önce saldırıyı savuşturacaktı, sonra sağ ayağından kendini iterek yumruğu atacaktı. Oldukça riskli bir saldırıydı çünkü zırhı delemezse hocasının ikinci saldırısı önceki tekmeden daha güçlü olacaktı. 1-2 saniye hocası geldi ve düşündüğü yerden saldırdı. Saldırıyı ucu ucuna savurdu, öyle ki saçlarından ufak miktarı kesildi. "Şimdi saldırı zamanı." diyerek ileriye fırlayıp sert bir yumruk attı hocasının üzerindeki zırhına lakin zırh oldukça sert çıktı.
Öylece donakaldı. Zırhı delemediği gibi elinden hafiften bir acı hissetmeye başladı. Daha da önemlisi şuan her yeri saldırıya açıktı. Hocası ise Berd'in verdiği açığı affetmeyip sol kolunun dirseğiyle suratına sertçe vurdu. Bu sefer uçarak değil yere çarparak birkaç metre öteye gitti. Son çarpışında ağzından oldukça fazla kan çıktı, dudağının da birçok yeri patladı. Bu saldırı yedikten sonra serseme döndü. Vücudunu her yeri ağrıyordu, etrafı bulanık görüyordu ve hareket edemiyordu. Ayağa kalkmak için kımıldaya çalışsa da başaramadı. Tekrar deneyecekken bir anda birisi tarafından havaya kaldırıldığını hissetti. Gözleri bir süre sonra net görmeye başladı. İlk gördüğü şey ise sol eliyle onun boğazından tutan hocası oldu. Kılıcı yine sağ elinde idi ama bakışları öncekinden daha turuncuydu sanki. İçinden "Sanırım kullandıkları güç miktarı arttıkça göz renkleri daha da artıyor." dedi. Öylece dururken hocası gözlerini kapatarak başını hafiften eğdi. Turkuaz gözlü Berd "Acaba ne oldu?" diye düşünürken hocası, kılıcını yavaş bir şekilde kaldırmaya başladı. Anladı ki kılıcıyla saldıracaktı ve eğer bir şeyler yapmazsa her şey son bulacaktı. Sonra ayağını kımıldatabildiğini fark edince tüm gücüyle ayağını sallayarak hocasının eline vurdu.
Berd tekme atarak elinden kurtulunca hiç beklemeden kılıcını savurdu. Gelen kılıç saldırısını son saniye fark eden Berd hemen kendini geriye atarak sadece sol omzundan ufak kesik aldı. Eğer kaçamasaydı sol kolunu kaybederdi. Savuşturmadan sonra hocasına hızlıca baktı. Hocası yaptığı saldırıdan dolayı hafiften savrulduğundan açık verdiğini gördü. Sıra ondaydı. Ayaklarından güç alarak yerden fırlayarak hocasının kafasına yumruk attı. Kaskı olmadığı için kafasına saldırmak mantıklı idi lakin hocası zırhı olmadan da dayanıklı birisiydi. Bu yüzden yediği yumruk pek etkilemedi, sadece biraz geriye savruldu. Kendisi bu durumda iken Berd havadaydı. Hemen kendine gelerek onun sol bacağını eliyle tuttu. Tutmasıyla önündeki dallarında yaprağı olmayan koyu renkteki meşe ağacına doğru fırlatması bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Göz
Fantasy"Dünyadaki her şey büyük bir denge içerisindedir. Bu denge sayesinde Dünya, asırlardır yok olmamış ve varlığı devam etmiştir. Şunu da bilmeliyiz ki, bu dengeyi koruyan varlıklar vardır. İşte bu dengeyi korumakla görevlendirilmiş varlıklar insan...