Merhaba :))
Öncelikle herkesten arayı bu kadar uzattığım için özür diliyorum :( bayramda şehir dışına çıktığım için dönüşte beni karşılayan aksiliklere merhaba dediğim için inanın bölümü son iki günde yazabildim. sanırım size karşı mahcup olmamdan dolayı yazdıklarımı da beğenmedim. daha doğrusu yazdıklarımdan eğlenemedim. bakalım siz de benimle aynı fikirde mi olacaksınız? beğenmezseniz tüm açıklığıyla söyleyebilirsiniz. hiç kırılmam :) bu bölümlük beni affedin ama gelecek bölüme söz bol bol eğleneceğiz :) tabi Ece için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim ;)
Facebook sayfasını da yoğunluktan dolayı kuramadım. onu da bir sonraki bölüme yetiştirmeye çalışacağım. bölümde sezon içi sezon dışı kavramları var eğer anlamayan kafası karışan olursa benimle istediğiniz şekilde iletişime geçin, elimden geldiğince açıklamaya çalışırım ;)
Lafı fazla uzattım, sizi seven bir insandan kucak dolusu sevgiler ve saygılarr!!
veee keyifli okumalarr!!
************
Çanlar kimin için çalıyor?
"Ta-kı-ma hoş gel-din son çay-lak."
Pankartta yazılı olan cümleyi heceleyerek okuyan Egemen, kaşlarını çatarak kafasını hemen yanında duran ve pankartı hazırlayan Cenk'e doğru çevirdi.
Cenk suratında aptal bir sırıtışla Davut heykeline gururla bakan Michelangelo edasında pankarta bakıyordu. Egemen'in kendisine baktığını fark etmesine rağmen Cenk, kendi gözünde neon harflerle yanıp sönmekte olan pankarttan bakışını alıp yanındaki Egemen'e kafasını çeviremiyordu.
Egemen, Cenk'in bu pankartı hazırlamasındaki üstün başarılarını(!) tebrik edemeden duramadı.
"Son çaylak ney lan? Son samuray gibi." diyerek elini hemen yanındaki Cenk'in ensesine geçirdi.
Cenk beklemediği bu ani darbeyle birlikte elini hemen ensesine götürerek kafasını sağında bulunan Egemen'e doğru çevirdi.
"Ne oluyor abi ya! Neden vuruyorsun? Beğenmedin mi?"
"Yook beğendim, beğenmemek elde mi hiç?" diyerek açıkça dalga geçtiğini gerek cümleleriyle gerekse bakışlarıyla belli eden Egemen'i gören İlke, hızla Egemen ile Cenk'in bulunduğu yere doğru geldi ve kafasını pankarta kaldırarak muhabbete dahil oldu.
"Allah için şimdi. O kadar harika olmuş ki çaylağın bir ara mutluluktan gözleri doldu resmen. Fark ettiniz mi?"
Egemen, dudaklarını büzüp kafasını yukarı doğru kaldırarak düşünceli bir şekilde aheste aheste başını salladı. Sonra neye başını salladığını fark edince hemen durup kafasını ciddi misin sen bakışları eşliğinde İlke'ye çevirdi.
İlke, Egemen'in kendisine dönen bakışlarını fark edince daha fazla konunun uzamaması açısından konuşmaya devam etti.
"Hadii pankartın analizini daha sonra yaparız. Eğlenceyi kaçırmayın." Diyerek kafasıyla sağ tarafını gösterdi.
İlke'nin gösterdiği tarafa doğru bakan Egemen ağzında yamuk gülümsemesi ile tek kaşını kaldırarak, Cenk ise ağzında kocaman bir gülümseme ile iki kaşını da havaya kaldırarak birbirlerine baktılar ve İlke'nin arkasından Alp ile Ece'nin bulunduğu tarafa doğru ilerlemeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Formulaşk1
General FictionHayalleriniz uğruna nelere katlanmayı göze alırsınız? Mesela pembe kimliğinizi bir kenara bırakıp, mavi kimliğe bürünmeye cesaret eder misiniz? Olmaz mı? Ben böyle birisinin hikayesini biliyorum ya da hayal edebiliyorum diyelim. Ve size anlatmaktan...