Herkese Merhaba :)
Bugün tek bir duyurum var ardından bölümle sizi baş başa bırakıyorum. Sonunda sosyal medya da hikaye hakkında bilgi verebileceğim, güzel paylaşımların olacağı bir twitter adresi açmış bulunmaktayım. Dileyen isteyen herkesi "BüşSokağıSakinleri" adı altında kurulmuş olan https://twitter.com/bussokag adresine beklerim efendim :)
Kendinize çok çok iyi bakın ;)
Keyifli Okumalar....
Ece'nin Alp ile imtihanı...
Çalan telefon sesiyle birlikte Ece, gözlerini açmadan komodinin üstündeki telefonuna uzattı ellerini. El yordamıyla bulduğu telefonunun ekranına tek gözünü açarak bakan genç kız, telefonunun ekranında kayıtlı olmayan numarayı görünce kaşlarını çattı. Vakit kaybetmeden aramayı cevaplandırmak üzere gerekli olan tuşa bastı. Ardından açık olan gözünü kapatarak kafasını hızla yastığa atıp telefonu da kulağının üstüne koydu.
Bu sayede telefonu tutmasına gerek kalmadan ağzının yarısını yastığın yumuşaklığı içine gömük boğuk bir şekilde konuşmaya başladı.
"Aradığınız kişi şu an yastık yorgan alanı içinde olduğundan dolayı kargalar kahvaltını yaptıktan yaklaşık iki saat sonra kendisine tekrar ulaşmayı denemenizi şiddetle tavsiye eder, kendimi uykunun sıcak kollarına bırakmak üzere telefonu suratınıza kapatırım." Diyerek telefonu kapatıp yastığın kenarına koyarak sanki hiçbir şey olmamış gibi uyumaya devam etti.
Büyük ihtimalle Ece uykunun bilmem kaçıncı evresinde gördüğü bir rüyada konuşuyordu. Hava dahi aydınlığa kavuşmadan Ece'nin beyninin aydınlığa kavuşmasını beklemek anca ama anca Ece'nin rüyalarında gerçekleşecek bir durum olabilirdi.
Alp, Ecevit'in telesekretere bağlanmış bir halde kuruduğu cümleye mi şaşırsın yoksa uyku sersemi Ecevit'in oldukça yumuşak olarak niteleyebileceği bir şekilde çıkan sesinin kendisini neden rahatsız ettiğine mi bilemedi.
İşin içinden çıkamayacağını anlayınca kafasını sağa sola salladı ve ardından tekrar aradı atom karıncayı. Bu sefer Ecevit'in saçma sapan konuşmasına fırsat tanımamak için müzik çalarını en ağırından bir metal şarkısı çalması üzerine ayarladı ve Ecevit telefonu açar açmaz hoparlöre dayadı telefonun ses giriş kısmını.
Bilinçaltının artık iyice çığırından çıktığının farkına varan Ece sinirle kafasını hafifçe yastıktan kaldırdı. Elbette telefonu eline alır almaz geri yatmak suretiyle.
Nerde o eski bilinçaltları! Diyerek veryansın eden Ece, gerçekle hayali birbirine karıştırarak yumdu gözünü açtı ağzını.
"Kardeşim sapıklık yapacak başka saat mi bulmadın!! Dokuz'dan sonra ara..." derken birden kulaklarına dolan ağır metal müziği duyunca Ece kaşlarını çatarak zıpladı yataktan.
"Noluyo yaaa!!" diyerek uyku sersemi neye uğradığını şaşırmış bir halde etrafına bakındı.
Daha hava aydınlanmadan telefon sapıklığı mı yapılırdı arkadaş!
Her şeyin bir adabı vardı. Telefon sapıklığının bile!
Alp, Ecevit'in şaşkın fazlasıyla da sızlanma kokulu konuşmasını dinleyince doğru yolda olduğunun bilinci ile gülümsedi. İçinden güzelll diyerek kendini takdir etti.
Akabinde telefonun diğer tarafından sesin gelmediğini anlayınca Ecevit'in tekrar uyuduğunu anladı.
"Çaylaaaakkk Kalllkkkk!!!" diye bağırdı Alp tüm tenor sesiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Formulaşk1
General FictionHayalleriniz uğruna nelere katlanmayı göze alırsınız? Mesela pembe kimliğinizi bir kenara bırakıp, mavi kimliğe bürünmeye cesaret eder misiniz? Olmaz mı? Ben böyle birisinin hikayesini biliyorum ya da hayal edebiliyorum diyelim. Ve size anlatmaktan...