Yaklaşık bir hafta sonra her şey iyice düzene girmişti. Ben işe gidiyordum, Harry konserlere çıkıyordu , Perrie turnesi için yurt dışındaydı. One Direction bugün son konserlerini verip ara vereceklerdi. Yani çok uzun bir süre değil ama dinlenmeleri gerekiyordu.
Ben de dolabımın önünde ne giyeceğime bakıyordum. Siyah yüksek bel pantolunu altıma geçirdim. Üstüne de büstiyer tarzı göğüs dekolteli tişörtü geçirdim. Ayakkabı olarak topuklu bot tercih ettim. Saçımı ve makyajımı da halledip evden çıktım.
Harry beni konser yerinde bekliyordu. Provalar için önceden gitmişti. Harry ile aramız çok iyidi. Neredeyse her gün beraberdik. İş yerime geliyor, beni yemeğe çıkartıyor ya da evinde bana yemek hazırlıyordu. O kadar düşünceliydi ki.
Konser yerine vardığımda Paul beni karşıladı. Selamlaştıktan sonra beni kulise doğru götürdü. Yarı çıplak sevgilimi görünce gülümsedim. Göz göze geldiğimiz de beni iyice süzdü. Anında kaşları çatıldı. Bana kısa ve dekolteli şeyler giymemen konusunda uyarı yapan Harry bunu giydiğim için çok kızacaktı. Yanına yaklaştığımda kollarını belime sardı. Tişört kısa olduğu için elleri çıplak belimdeydi."Böyle şeyler giymemen konusunda anlaşmıştık sanıyordum?"
Sırıttım.
"Ben öyle sanmıyorum."
Tırnaklarını belime batırmasıyla tısladım.
"Harry! Canımı acıttın." Dedim geri çekilirken.
"Acısın diye yaptım zaten."
Gözlerimi devirdim. Bana seslenen Louis' i duymamla döndüm.
"Hey bebeğim! Nasıl gidiyor?"
"İyi gidiyor Lou. Senin?"
"Oldukça iyi."
Niall bana doğru koşup sarıldı. Sanırım en iyi anlaştığım kişi Niall'dı. Çok samimi ve sıcak kanlıydı.
"Çok güzel görünüyorsun Ana."
"Oww. Teşekkür ederim Neil."
Harry'e baktığımda telefonuyla uğraşarak kapıya doğru yürüyordu. Niall'a beklemesini söyleyip Harry'nin peşinden gittim. Kapıyı açmamla Luke ile çarpıştım. Sanırım burnum kırıldı. Luke bana kafa attı arkadaşlar...
"Ow! Ana! Tanrım! İyi misin? Ben seni görmedim ve-"
"Tamam Luke sakin ol. İyiyim."
Elimi burnuma götürüdüğümde elime sıvı bir şey geldi. Hemen elime baktım. Oh kanıyor.
"Burnun kanıyor Ana!" Diye bağırdı Niall.
"Sorun yok."
Kapıdan çıkıp lavoboyu bulmaya çalıştım. Koridorda Liam ile konuşan Harry'i görünce hemen döndüm. Beni böyle görürse kötü olurdu.
"Ana!" Ah çok geç.
Yavaşça arkamı dönüp elimi burnumu kaşır gibi burnuma götürdüm.
"Nereye gidiyorsun?"
"Ee şey lavoboyu bulmaya çalışıyorum."
"Elin neden burnunda?"
Evet Ana neden burnunda? Söyle bakalım şimdi. Bişey dememe gerek kalmadan elimi tuttu ve aşağı indirdi.
"Aman Tanrım! Burnun kanıyor Ana! Ne oldu? "
Gerçekten mi Liam?
"Sadece Luke ile çarpıştım."