34. Bölüm

861 30 2
                                    

Sıkılıyordum. Hayır,hayır çok sıkılıyordum. Masanın başında öylece durmak beni sıkmıştı. Belki işlerimi halledebilirdim ama bunu da yapmak istemiyordum. Sandalyeden kalktığım gibi çantamı ve paltomu kapıp kendimi dışarı attım. Uzun koridorda yürürken Austin'i görmemle gülümsedim.

"Hey."

"Selam. Nereye gidiyorsun Ana?"

"Bilmiyorum ama burada durmak istemiyorum. Fazla sıkıldım."

Kaşlarını çattı.

"Eğlenmek ister misin?"

"Nasıl?"

"Bu gece benimle gel. Bara."

"Olur. Bana uyar. Adresi mesaj atman yeterli. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Hiç düşünmeden olur demekle ne halt ettim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey eğlenmek istememdi. Buna hakkım vardı.

Eve gittiğimde daha fazla sıkılmıştım. Televizyondan dizi açıp izlemek o kadar da eğlenceli değildi. Ve acıkmıştım. Dolaptan malzemeler çıkarıp kendime bir şeyler hazırladım. Ben karnımı doyururken telefonum çaldı.

"Heeeey bebeğim nasılsın?"

"İyiyim Ana. Neredesin?"

"Ben de iyiyim Harold."

"Ana neredesin?"

"Evdeyim bay kontrol manyağı."

"Tamam. Geliyorum."

Ve yüzüme kapatılan telefon. Aldırmadım ve yemeğimi bitirip bulaşıkları makineye yerleştirdim. Salona geçmemle kapı çaldı. Vaay hızlı çocuk. Koştum ve güleryüzümle kapıyı açtım. Harry ise ciddiydi.

"Hoşgeldin sevgilim!"

İçeri girdi ve kapıyı kapattı. Salona doğru ilerledi ve onu takip ettim. Bu kadar ciddi olmak zorunda mıydı?"

"Seni özledim Ana. İki gündür görüşmüyoruz. Ben aramasam ya da mesaj atmasam bana yazacağın yok. Böyle olmanı sevmiyorum."

"Özür dilerim Harold. Fark etmemiştim."

Ofladı ve koltuğa oturdu. Ben de dibine oturup yanağına öpücük kondurdum. Dönüp bana baktı. Gülümseyip dudağına uzandım. Dudaklarımız buluştu ve uyumla hareket etti. Ellerim saçlarına giderken Harry de elini belime koydu. Bunu hızlandırıp üstüne çıktım. Kucağına oturduğumda inledi. İnlemesine karşılık dudaklarımızı hızlandırdık. Elleri belimden kalçama kaydı ve ona sürtünmemi sağladı. Sertleşmişti. Dudakları benden ayrıldı ve üstündeki tişörtü fırlattı. Ben de aynısı yaptım ve altımda sütyen olmayan kendimi tebrik ettim.

Harry beni koltuğa yatırdı ve doğruca göğüslerime yöneldi. İnleyip kafasını göğüsüme bastırdım. Ağzını o kadar iyi kullanıyordu ki beni çıldırtıyordu. Ağzı hala meşgulken elim erkekliğine gitti. Buna karşılık inleyip kafasını kaldırdı. Pantolanlarımız da yeri boylarken, Harry üstüme tekrar çıktı ve eli kadınlığımı buldu. Yavaş yavaş okşarken öpüşüyorduk. Elini çekti ve iç çamaşırımı çıkardı. Ben de onunkini çıkardığımda vakit kaybetmeden içime girdi. İkimizde inlerken hızlı hızlı gel git yapıyordu. Fazla hızlıydı. Canımı acıtsada bir şey demedim. Sonra yavaşladı ve ritmini buldu. Bir süre devam ettikten sonra kendini rahatlamaya verdi. Üstümde öylece yatarken tavana bakmakla meşguldum.

"Kalkar mısın?"

Dediğimi yapınca, kıyafetlerimi alıp yukarı çıktım. Kısaca bir duş aldım ve akşam için hazılanmaya başladım.

Altımda yeni aldığım ve popomu çok güzel saran yüksek bel pantolunum vardı. Üstüme ise göbeğimi açıkta bırakan siyah boğazlı ve uzun kollu kazak giymiştim. Ayağımda topuklu botlar vardı. Saçım salık ve gözlerim de oldukça siyah bir makyaj vardı. Dudaklarım da ise bordo mat ruj. Tamam yani hazırdım. Siyah deri ceketimi de aldım ve aşağı indim. Harry koltukta uzanmış elinde cipsle film izliyordu. Beni görünce gözleri büyüdü ve kaşları çatıldı.

"Nereye böyle?"

"Dışarı." Dedim omuz silkerken

"Ana. Nereye?"

"Bara."

"Kiminle?"

"Austin."

Dişlerini sıktı ve ayağa kalktı.

"Hiç bir yere gitmiyorsun!"

"Bana emir veremezsin!"

Bana doğru uzunca adımlar attı ve dibimde durdu. Meydan okuyan ciddi bakışlarımı atarken Harry oldukça sinirli bakışlar atıyordu. Kolumu kavradı ve sıkmaya başladı.

"Kes sesini. Gidemezsin dedim."

Kolumu sertçe ondan çektim.

"Neden? Senin yaptığını yapıp bir kaç erkekle dans ederim diye mi korkuyorsun?"

Alayla sırıtıp kollarımı bağladım. Harry şokla bana baktı.

"Sana inanamıyorum Ana. Gerçekten sana diyecek bir şey bulamıyorum."

Omuz silktim. Gerçekten umrumda değildi. O yapıyorsa ben de yapardım.

"Sen istediğin her şeyi yapıyorsun da ben yapamaz mıyım? Adalet nerede?"

Kendini koltuğa attı ve kafasını geriye atarak gözlerini kapattı. Yumruklarını sıkarken derin nefes alıyordu. Kendini sakinleştirmeye çalışıyor gibiydi. Hareketlenip kapıya doğru yürüdüm.

"O kapıdan çıkarsan biter Ana."

Ne? Gerçekten bunu diyor olamazdı. Döndüm ve yüzüne baktım. Ciddiydi. Bunu gerçekten istiyordu. Yüzümde değişik bir ifade oluştu. Acı çeker gibiydi. Aslında gibi değil, acı çekiyordum. Önüme döndüm ve gözyaşım eşliğinde kapıyı açtım. Dışarı çıktım. Bitmiş miydi? Evet. Kapıyı sertçe kapatıp arkama bakmadan arabama ilerledim. Siktiğimin ilişkisi. Siktiğimin aşkı.

"Ana biraz yavaş."

Onu umursayıp sayamadığım kadar içtiğim içkiyi kafama diktim. Sayılar şu an kafamı zorluyordu. Aslında her şey kafamı zorluyordu. Etrafımda ki her şey dönüyor gibiydi. Abartılı müzik sesi kulağımda çınlıyordu. Vücudum yanıyordu. Resmen alev topu gibiydim. İçki bardağını masaya koydum ve Austin'e döndüm.

"Beni eve götür."

Austin sadece başıyla onayladı ve beni sıkıca tuttu. İnsanlaru aşarak bar kapısına ulaştığımızda flaşlar patlamaya başladı. Küfür mırıldanıp dengede kalmaya çalıştım. Flaşlar beynimin içinde patlıyor gibiydi. Araba geldi ve Austin beni içeriye soktu. Kendisi de sürücü koltuğuna geçtiğinde hareket ettik. Başım çok kötüydü. Gözlerimden süzülen yaşları elimin tersiyle sildim. Tek düşünebildiğim Harry ve benden ayrıldığıydı.

Uyandım. Yatağımdaydım. Başım çatlıyordu. Yataktan doğruldum ve banyoya adımladım. Aynada kendime baktığımda arkamı dönüp kaçmak istedim. Ama öylece durup kendimi seyrettim. Gözlerimi şişirecek kadar ağlamamın sebebi aşk acım mıydı? Yoksa saçlarım dağınıklığı sinirimin, kızgınlığımın simgesi miydi? Kafamı sağa sola salladım ve soyundum. Duşa girdiğimde sıcak su sadece vücuduma rahatlık sağlıyordu. Zihnim çökmüştü. Aslında onu unutmak istiyordum. Ama ne yapacağımı, onu nasıl unutacağımı bilmiyordum. Gözyaşlarım sularla karışırken bir süre durdum. Kafamı duvara yaslayıp derin bir nefes aldım. Rahatlamam gerekiyordu. Sakinleşmem gerekiyordu. Unutmam gerekiyordu. Onu pişman etmem gerekiyordu. Ve bunu başarmak için elimden gelen herşeyi yapacaktım. Harry artık benim için ölmüştü.

Crazy In LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin