31. Bölüm

950 32 6
                                    





"Ben Jess'i özledim." Dedim kendi kendime. Bu aralar çok kendi kendime konuşuyorum. Ama konumuz bu değil. Bir haftadır iş yerindeyim ve burada Jess yok. Tabi onun mevkisinde biri var ama o erkek. Bir erkekle hem dedikodu edip hem de nasıl iş yapabilirim ki? Zaten oldukça soğuk birisi. Neredeyse güldüğünü hiç görmedim. Buna rağmen oldukça yakışıklı. Sarı uzun saçları ve sert yüz hatları çok seksi. Hayır, yürümüyorum.

Harry konusuna gelirsek, onun nerede ve nasıl olduğu konusunda hiç bir fikrim yok. Ben işten eve, evden işe sürecini uygularken bir kere bile görmedim. Ki bu süreç 15 gündür sürüyor. Sanırım Harry benden sıkılmış ya da beni istemiyor. Sen neden aramadın ya da yanına gitmedin derseniz bilmiyorum. Sadece ne diyeceğimi bilemiyorum.

Odamın kapısı çalınca sıçradım. O kadar düşüncelere dalarsam tabi korkarım. Gel diye bağırdım ve yakışıklı sekreterim içeri girdi. Bu arada adı Austin. Ama ben ona Bay Butler diyorum. O da bana Bayan Fray. Uuu çok resmi. Doğrudan yüzüme bakarak yanıma yaklaştı ve elindeki kapaklı dosyayı masama bıraktı.

"Bugün yapacaklarınızın bir planı."

Kafamı salladım ve dosyayı açtım. Burada çok şey vardı. Bunları bitirmek geceye kadar sürerdi. Ofladım.

"Merak etmeyin bugün bunları beraber halledeceğiz."

Bütün gün bu yakışıklıyla çalışmak? Bana uyar.

"Oh, şimdi rahatladım."

Hafif bir tebessüm etti ama konuşmadı. Yanıma sandalye çekip lazım olan dosyaların önüne geçti ve bende MacBook'umun başına geçtim.

Saat akşam 9 olmuştu ve işin sadece çeyreği kalmıştı. Sandelyede dikleşip esnedim. Austin de kafasını geriye yasladı. Öğle yemeğine bile çıkmamış burada yemiştik. Şuanda çok fazla açtım. Ayağa kalkıp çantama yürüdüm. Gelen mesajları kontrol edip bıraktım. Austin'e bakınca beni süzdüğünü gördüm. Erkekler neden hep popoma bakıyordu? Tamam kilo almıştım kabul ediyorum. Popom da büyümüştü. Bunu Perrie'den ve Tyler'dan da duymuştum. Harry sıkça diyordu. Austin hala gözlerini benden çekmemişti. Yani popomdan. Benim ona baktığımı biliyordu da.

"Hey, sevgilim var." Dedim ellerimi sallerken.

"Biliyorum." Dedi yarım ağız gülerken. Bir kerede düzgün gül. Egoist.

"Bana bakmayı kesmelisiniz Bay Butler." Dedim alayla.

"Bu kadar seksi olmasaydınız Bayan Fray."

Benimle flörtleşiyordu? Yani öyleydi. Etkilenmedim diyemem ama Harry var. Benim Harry'im var. Şu anda olmasada var. Kaşlarımı çattım.

"İltifatın için sağol ama ciddiyim sevgilim var."

"Aksini söylemedim. Sadece iltifat. Binlerce seksi kız var değil mi?"

Kafamı sallamakla yetindim. Ayağa kalktı ve yanıma yaklaştı. Arkamdan uzanınca kaşlarımı çattım. Sadece paltosunu aldı Ana. Sakin ol kızım. Yine de bana yaklaşırken aldığım kokusu- bu yanlış. Ne diyorum ben?

Ben de paltomu alıp giyidim. Çantamı da aldığımda Austin kapıyı açıp işaret etti. Gülümseyip geçtim. Kapıyı kapatıp peşimden geldi. Kat boştu. Bu saatte genelde kimse kalmazdı. Alt katlar dolu olurdu o kadar. Asansör hemen geldi ve bindik. Sekreterim bana seksi demişti ve bunu normalmiş gibi umursamdan söylemişti. Şaşırtıcı. Asansör artık durmalı. Onla aynı ortamda bulunmak beni garip hissettiriyordu. Harry'e ihanet ediyormuşum gibi. Gerçi o kadınla konuşmasını normal karşılaşmıştı. Derin bir nefes aldım. Asansör durdu ve indik. Otopark katına inmiştik. Burası boş ve loş ışıktı. Austin'nin boyu çok uzundu. Ona bakmak için kafamı kaldırıyordum. Düşünün ben kafamı kaldırıyoram çok uzun. Herneyse arabama geldiğimde Austin'e döndüm.

Crazy In LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin