Harry hala gelmemişti ve çocuklar hala gülmeye devam ediyorlardı. Harry kaç dakikadır çıkmamıştı ve merak etmiştim.
"Ben Harry'e baksam iyi olur. Şimdiye kadar çıkması lazımdı."
"Ve sen Harry'i merak ediyorsun neden?"
Perrie şüpheli gözlerini üstüme dikti. Louis de anlamlı bakışlar atıyordu. Ben anlamıyorum! Niall'dan bir oo sesi geldi. Beni çıldırtır bunlar.
"Ah! Hepiniz kesin şunu!"
Bağırdım ve hala gülüyorlar. Siz gülün. Hah. Gözlerimi devirdim ve yukarı doğru adımladım. Banyo kapısını çaldım. Ve ta daa baksırlı Harry karşımda! Tüm çıplaklığıyla! Gözlerimi üstünden çekmedim. Çekemedim. Dövmeleri mükemmeldi. Vücudu mükemmeldi. Ve ah! Bakmaya engel olamıyordum.
"Öylece bakıcak mısın Anastasia? "
Sözleriyle bakmayı kestim.
Kapıya yaslandım. Rahat bir tavır sergilemeye çalışıyordum. Utanmadığımı bilmesi gerek."Ben böyle iyiydim." Diyip sırıttım.
"Sana kızgınım Ana! Tanrı aşkına! Popamda otuz iki dişin var!"
Sinirli bir tonda söylediği sözleri beni güldürdü. Güldüğümü görünce daha çok sinirlendi. Yanıma yaklaştı ve kapıyı kapattı. Bir şey yapmadan haraketlerini izliyordum. Dibime kadar geldi ve beni duvara yaslandı. Bense hala gözlerine bakıyordum. Bana yaslandı. Tamamen. Her şeyini hissediyordum. Elini uzattı ve saçımı kulağımın arkasına attı. Hareketsiz bir şekilde onu izliyodum. Ben Anastasia Fray ne yapacağımı bilmez bir şekilde onu izliyordum. Ben! Kasıklarımın üstündeki baskıyı hissetmemle başımın dönmesi bir oldu. Bu harika bir şey! Ve bunu düşünmem iğrenç bir şey! Harry yüzünü yaklaştırıp dudağımın kenarını öptü. Biraz daha yukarı çıkıp yanağımı öptü. En sonunda kulağımın aşağısını öptü ve tekrardan bana baktı. Yeşillerini bana dikmişti. Kulağımda dudaklarının baskısını hissettiğimde kendimden geçtim sandım. Usulca fısıldadı."Ödeşeceğiz Anastasia."
Sonunda aşağı indiğimde Harry de peşimden geliyordu. O bana ödeşeceğimizi söylediğinde aklım yeni başıma geliyormuş gibi onu üstümden ittim. Bu sefer sırıtan taraf o olmuştu. Nefes alış verişim hızlandığından dolayı benden bu kadar etkilendiğini bilmiyorum demişti. Şımarık şey. Bende gözlerimle büyüyen bölgesini göstermiştim. Bu sefer sırıtışı kaybolan o olmuştu. Ana hep kazanır tatlım! Salon da durduğumuzda herkes susup bize baktı. Louis o koca çenesini tabi ki açtı!
"O kadar süredir ikiniz yukarı da ne yapıyorsunuz?"
"Sevişiyorduk Louis. Seni de çağıracaktık ama şansa bak unuttuk!"
Harry gözlerini bana dikti. Louis kocaman bir kahkaha patlattı.
"Bir daha ki sefere unutmayın!"
Ha ha. Aman ne komik. Oyun oynamayı bitirmişlerdi. Sonunda! Zayn artık gitmeleri gerektiğini söylemişti. Çocuklar kalktığında herkesle görüştüm. Perrie yarın Eleanor'u davet etti. İyi vakit geçirebilirdik. Sonunda gittiklerinde Perrie kollarını bağlamış gözlerini kısmış bana bakıyordu.
"Ne? Ne var?"
"Harry ile aranda ne var?"
Harry ile mi? Hiç bir şey. Sadece sevişmek istiyoruz. Demedim tabi ki.
"Bir şey olduğu yok Perr! Hadi ama."
"Ondan hoşlanıyor musun?"
Hoşlanıyor muyum? Bilmiyorum. Gerçekten.
"Hayır Perr. Ciddiyim. Öylesine bir şey işte."
"O senden hoşlanıyor Ana."
"Bunu da nerden çıkardın?"