Kaç dakikadır Paris'in bu eşsiz manzarasını izliyordum bilmiyorum ama gözümü her detayda gezdirdiğime emindim. Otelin geniş camlarının önünde duran koltukta rahat bir poziyon almış Eyfel Kulesi de dahil harika manzarayı izlemekten büyük keyif alıyordum. Ayrıca Harry'i beklerken yapacağım daha iyi bir şey yoktu.
3 gündür Fransa'daydık. Aslında bu 3 günün 2'sinde tektim. Çünkü Harry çekimler için başka bir şehire gitmek zorunda kalmıştı ve bende Paris'te kalmıştım. Bu beni ne kadar üzsede bu gece dönüyordu. Ben de lacivert geceliğimi giymiş onu bekliyordum.
Kapıdan tıklanma sesi gelince gözlerimi dışarıdan ayırıp hızla kalktım. Sonunda Harry gelmişti! Kapıya koşar adımlarla giderken aniden durup geriledim ve aynaya baktım. Göğüslerimi yukarı kaldırıp, saçlarımı yana attım. Eh, seksiydim. Her zaman ki gibi. Daha fazla zaman kaybetmeden kapıya koştum ve otelin ahşap döşemeli kapısını açtım. Gözlerim direk o güzel yeşil gözlerle buluşunca yüzümde gülümseme oluştu. Harry elindeki el bavulunu yere koyup kollarını açtığında adeta üstüne atladım. Bacaklarım eş zamanlı olarak beline bağlandı ve kollarımda boynundaydı. Kafasını boynuma gömdüğünde kokumu için çekti."Kokunu özlemişim."
Gülümseyip gözlerinin içine baktım. Şu an kapının önünde, otelin koridorunda onun kucağında ve şu an muhtelemen kıçımı gösteren gecelikle beraber duruyordum. Harry gözlerini aşağı indirdiğinde derin göğüs dekolteme baktı ve dudağını ısırdı.
"Harold, koridordayız."
Beni aniden kucağından indirip içeri ilerletti ve bavulunu da aldı. İçeri girip bavulunu kapının önüne koyup kapıyı kapattı ve kitledi.
"Tamam. Şimdi gel ve bana sarıl."
Dediğini yapmakta gecikmedim. Kollarımı bu sefer beline sardım. Kafamı göğsüne koyduğumda huzuru sonuna kadar hissetim. Harika bir duyguydu.
"Seni özledim. Paris'te olup sensiz olmak çok kötüydü."
"Tahmin edebiliyorum. 2 gün boyunca alışveriş falan yapmadın yani." Gözleri odanın köşesine kayarken bunları demesi dalga geçtiğinin kanıtıydı.
Çünkü o köşede en az 100 poşet giyisi, ayakkabı, takı ve makyaj malzemesi falan vardı.
"Paris'e gelip alışveriş yapmıyım mı yani? Bu ne cürret?"
"Bir şey demedim. Sadece abartmışsın."
Ona dil çıkardım ve kollarından çıktım. Elinden tutup onu geniş yatağa götürdüm. Beraber yatağa oturduğumuzda tekrar konuşmaya başladım.
"Sen ne yaptın? Yani nasıldı çekimler?"
"Yorucuydu ama güzeldi de. Adamlar çok kafa sette baya eğleniyorum. Başta oyunculuk işi bana göre değil diyordum ama giderek bundan zevk alıyorum."