Heyecan ile sınıftan çıktık ve kapıların arkasında yazılı olan listelere bakmaya başladık. Yine isimlerimiz ayrı listelerdeydi. Bir kez daha ayrı sınıflardaydık. İrem 10-B ben ise 10-C sınıfındaydım.
Ömer ile aynı sınıftaydım bu sefer. Hayırlısı buymuş demek ki demekten başka birşey gelmiyordu elimden.10. sınıfın başlamasıyla bi şekilde artık İremle konuşmaya, yan yana dolaşmaya bile başlamıştık. İlk zamanlar biraz sıkıntıydı tabi ki o utanıyor, ben utanıyorum ama zamanla bunu yeneceğimizden emindim.
10. sınıf bizim için daha hareketli geçiyordu. Okula iyice alışmış, bir çok arkadaş çevremiz olmuştu.
Artık İrem ile her gün yan yana geliyor, konuşuyorduk. Tenefüslerde beraber zaman geçiriyorduk. Kimi zaman bahçeye çıkıp geziyor, kimi zaman okulun koridorunda cam kenarında bir araya geliyorduk. Günler geçtikçe birbirimize daha çok bağlanmaya başlamıştık artık. İlk günlerde ki utangaçlığımız, çekingenliğimiz geride kalmıştı.
Artık okula istekli gelmemi sağlayan birisi vardı benim için.İnsanın yaşadığı her ilişki iyi yada kötü bir şeyler öğretir insana. İzler bırakır yürekte. Kendini tanımaya başlarsın. Benim ne kadar çok kıskanç bir erkek olduğumu İrem öğretti bana.
Bir gün İrem okulda sınava çalışırken bir çocuğun yanına gelip oturduğunu ve İrem ile beraber çalışmak istediğini öğrendim. İrem de iyi niyetli temiz kalpli insanları kıramayan bi kız olduğundan geri çevirememiş çocuğu. Biz erkeklerin niyetleri bilinmez tabi. Yavşak hemcinslerim de var, delikanlı çocuklarda.
Bu çocuğu oldum olası sevmiyordum ben. Bunu öğrendiğimde sinirden yerimde duramıyordum. Gidip o çocuğa gerekeni yapmalıydım şeytan dürtüyordu adeta. Kavga gürültüyle asla işi olan birisi değildim ben. Ama söz konusu kıskançlık duygum olunca kendimi tanıyamıyorum.
Tenefüs olduğunda hemen 10-B ye İrem'in sınıfına gidip öğretmenin sınıftan çıkmasını ve koridoru terk etmesini bekledim. Öğretmen gider gitmez sınıfa dalarak çocuğa girişmeye başlamıştım resmen. 16 yaşında ki seven kıskanç erkek hali işte. Oluşan ses ve gürültü sonucu nöbetçi öğretmen gelmiş ve bizi görmüştü. Beni hemen alıp müdürün odasına götürmüştü. Çocuğun yüzü kan içinde tabi. Sevmek insana neler yaptırıyor işte. İrem'in hoşuna gittiği belliydi bu durum. Bir erkeğin bir kızı kıskanması ve önemsemesi.. Ama yinede üzgündü olanlardan dolayı. Tam 1 hafta okuldan uzaklaştırma almıştım. Aileme de haber gitmişti tabi. Olayları onlara farklı anlatmıştım ama. Söyleyemezdim bu durumu onlara. Zaten karşılarında bir hayli utanıyordum. Kafam eğik, suratım asık bir şekilde özür diliyordum anne ve babamdan. İlk defa böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımdan dolayı çok utanıyordum karşılarında. Durumun esasını söylesem gülüp geçecek hiç bir şey demeyeceklerdi belkide. Ama söyleyemezdim.
Geçen 1 haftadan sonra tekrar okula dönmüştüm. Yaşanan olayları unutmak adına ilk kez İrem ile bir yere gitme planı yaptık. Aylardan Ocak ayı idi. Dışarısı bir hayli soğuk ve kar yağıyordu. Sanırım aşkın en güzel mevsimi bu olmalıydı.Üsküdar'a gitmiştik. Yağan kar'ın güzelliği ile üşüyen ellerimizi kavuşturarak yürümeye başladık. Hayatımda bir ilki İrem ile yaşıyordum. Yaşadığım en güzel duygulardan birisiydi bu. Sevdiğin insanın yanında olmak. Daha ötesi olabilir mi bunun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihardan önce ki son mektup
RomanceÖnce hayaller yıkıldı sonra umutlar. Enkaz altındayım şimdi. Hayalini beraber kurduğumuz şeyler bir bir yıkıldı üstüme gitmenle. Önce hayaller, sonra umutlar. Sadece ben kaldım altında. Sen kaçıp kurtardın kendini geriye bile bakmadan.. Hiç bir şey...