Sevdim, Sadece sevdim. (Ölüme Giden Yol 9-)

95 7 1
                                    

Kendimi bir şekilde toparlayıp hemen bir taksiye binip hastaneye gittim. 10 sene sonra görecek olduğum çocukluk arkadaşlarımı morgda görmek anca bir rüya olurdu ama keşke rüya olsaydı bu. İlk kez bir rüyanın rüya olarak kalmasını istiyordum. Genelde hep güzel şeyler görürdüm rüyamda. Olmasını dilediğim bir sürü güzel şey. Bir çoğu Hilalle olan güzel rüyalar... Kimisinde beraber sahilde yürürdük, kimisinde minik ellerini sımsıkı tutar öperdim, kimisinde ise boynuna sarılıp ağlardım. 

Buna anlam veremezdim sadece. Boynuna sarılıp ağlamakta neyin nesiydi. Hemde defalarca kez görürdüm bunu rüyamda. 
Olsun derdim olsun. Hilal benim yanımda olsun sebebi ne olursa olsun ağlarım yeter ki o olsun. 

Onunla konuşmak bile delicesine mutlu ederken yanımda olması cenneti görmek gibi bir şey olurdu benim için.  Cennetimdi adeta o benim. Yeryüzünde gördüğüm cennetim. 
Galiba gitmesinden ya da onu kaybetmekten korkuyordum. Anladım ki aslında sevgim acıyor, sevdikçe kalbim acıyor. Çünkü sevdikçe kaybetmekten korkuyor insan.

Seni gördüm.
Ve kalbimde ne kadar soğuk iklim varsa hepsi cehennem oldu.  

Kazadan kurtulan Berça dışında ölen 3 arkadaşımın topraklarını kendi ellerimle atmıştım. Bu küçük yaşımda yaşanacak en büyük acıları yaşamıştım adeta.

Hilale bu durumu söylemek istiyordum. Mesaj atmıştım bile ona. 

''Bizim oturduğumuz yerde ki otobanda kaza olmuş. 4 kişi varmış arabada. 2 kız 2 erkek. Yani 2 ayrı çift. 3 kişi ölmüş sadece bir kız ağır yaralı kurtulmuş'' dedim sadece. Devamını getirmeme izin vermedi. 

''Anlatma ben dayanamam böyle şeylere'' diyerek cevap vermişti sadece. Ağlıyordum. Sadece ağlıyordum. Elimden başka bir şey gelmiyordu. 

Konuyu değiştirmiştim hemen. Zaten saat geç olmuştu. Gece 01.00-02.00 suları... 

Bana o kadar iyi geliyordu ki Hilal, konuşmasıyla beni o kadar mutlu ediyordu ki sanki tüm olanlardan haberi vardı da beni mutlu etmeye çabalar gibiydi. Ama olayları bilmiyordu. Bilmediği halde bu denli mutlu eden birisi vardı hayatımda. 

Sevdim.

Çok sevdim hatta.Önüme geleceklerin,karşıma çıkacakların ne olduğunu düşünmeden soluksuzca sevdim.Durmadan,yılmadan,önüme çıkanların beni yıkmasına izin vermeden sevdim.Karşılık beklemedim.Karşılığında bir şey almadım.Yalnızca sevdim.Hiç azaltmadım,hatta arttı belki de,ama hiç azaltmadım.

Karşıma çıktığında,nefesini hissedişimi,gözlerinin içine derin derin bakabilmeyi çok sevdim belki de.Kokunu hissedebilmeyi,tenine dokunabilmeyi sevdim.Ölesiye bağlanabilmeyi.
Pişman olmadan sevebilmeyi sevdim.Ben,seni sevdim.Çok sevdim.Tahmin edebileceğinden çok daha fazla,bitmeyen,tükenmeyen ve asla soluğu kesilmeyecek bir aşkla.Kocaman bir kalple sevdim.Her şeyimle sevdim.Hep seni,en önce;yine seni sevdim.




İnsan uzun süre görmediği birinin ilk yüzünü, en son kokusunu unuturmuş. Yüzün gitti, göz kapaklarımın ardında taşıdığım en değerli hazinelerimin arasından. Sesin siliniyor yavaş yavaş kulaklarımdan. Eski birer şarkıyı andıran tonu kaldı tozlu raflarda. Ve kokun. Hiç bilmediğim kokun. İnsan hiç bilmediği bir şeyi özlerken burnunun direği sızlar mı? Sızlıyor. Hiç bilmediğim kokunu özlerken sızlıyor burnumun direği. Korkuyorum kaybolup gideceksin satır aralarında. Saklayacak seni satırlara bekçilik yapan harfler. Korkuyorum alacaklar seni benden.  

Devamı gelecek... 


tumblr: https://www.tumblr.com/blog/hayallergokyuzundesakli
snapchat: biriyibirkotu






Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İntihardan önce ki son mektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin