Vize sınavları başlamıştı. 2 3 ay süren ve hala devam eden bir konuşmamız vardı Hilal ile twitter da.
Sınava çalışmak için İrem'le erken gittik okula o sabah. Hemen okulun girişinde ki cafe de oturduk. Ders notlarını çıkartıp çalışmaya başlamıştık. Yavaş yavaş gelenler oluyordu okula. Yanımıza oturup onlarda çalışıyorlardı. 6 7 kişi olmuştuk masada. İrem yanımda oturuyordu. Sınav notlarına çalışmaya dalmış olacaktım ki birden "Günaydın" sesiyle irkildim. Gelen oydu. Eylül.
Onun günaydın sesi hayatımda duyduğum en güzel sesti sanki. Hemen yanı başımda duruyor olması da ayrı mutlu etmişti beni.
''Sandalye çekip otursana'' dedim tebessüm ederek. Yanıma bir sandalye çekerek oturdu. 7 kişi içinden neden benim yanıma diye sormuyor değildim kendi kendime.
En ufak şeylerle mutlu ediyordu beni. İrem'inde dikkatini çekmişti Eylül'ün yanımda oturuyor olması.
Ama imkansızdık işte Eylül ile ben. Ay ve Güneş kadar farklı ve uzaktık birbirimize.Ben sınava çalışmaya devam ediyordum masada. Diğerleri ise muhabbet ediyordu. Eylülde onlara eşlik eden taraftı. Ben iyice dalmıştım çalışmaya. Elimde kalemle hem yazıyor hem çalışıyordum. Ezber ve bilgi sınavı olduğu içim bu şekilde daha iyi anlıyordum. Bir kulağımda Eylül deydi sürekli tabi.
5 dakika sonra Eylülün bende çalışayım bari demesiyle notlarını çıkarması bir oldu. Hem çalışıyor hem çaktırmadan onu izliyordum. Masadakilere fazla kalemi olan var mı diye sormuştu. Kimseden ses çıkmayınca benim o an yazıyor olduğum kalemi çekip aldı birden. Yazmaya başlamıştı gülerek. Bende güldüm tabi o an. Kalbim duracak gibiydi sanki. 3 ay boyunca aynı sınıfta olduğumuz halde konuşmadığımız ve hoşlandığım kızla yan yanaydım. O kadar güzeldi ki Eylül, ismi gibi tatlı Sonbahar kadar mükemmel biriydi.
İrem ile sürekli yan yana olduğumuzdan ve dikkat çekildiğimizde olacak ki Eylül bize bakarak
- ''Siz çıkıyor musunuz?'' diye bir soru sordu. O an ne diyeceğimi bilemiyordum. 3 saniye kadar susakaldım bir şey diyemeden. İrem bana bakıyor ben İrem'e bakıyordum. Tam hayır diyecekken İrem ''Evet'' şeklinde bir cevap vermişti. Şok olmuştum o an. Ne diyorsun sen şeklinde ki bakışlarımı anlamış olacak ki gözlerini kaçırdı benden. Eylülde ''ne kadar süredir berabersiniz'' şeklinde 2. soruyu sormuştu. İrem de ''4 senedir beraberiz'' diye karşılık vermişti.
''Ne güzel ya'' diyerek cümlenin sonuna ''Hadi sınav olacağımız sınıfa gidelim artık'' diyerek herkes kalktı masadan.İrem'e biraz gelsene diyerek boş bir sınıfa çağırdım.
''Ne diyorsun sen İrem, ne saçmalıyorsun ne çıkmasından bahsediyorsun hala'' diyerek bağırmıştım ona.
''Özür dilerim ben, ben seni çok seviyorum'' dedi ağlayarak. Hiç bir şey hissedemiyordum ona karşı artık. Değerli biriydi sadece benim için.''Tamam hadi sınıfa gidelim sınav başlayacak'' diyerek mendil uzattım gözyaşlarını silmesi için.
Sınıfa girdiğimizde 3'erli sıralar olmak üzere sağ ve solda bulunan sıralar vardı. Orta kısım boştu. Yani 6 tane yan yana oluşan sıralar vardı ama tam ortada 3'e ayıran bir boşluk vardı.
Hemen Eylül'ün hemen sağ tarafında ki boşluğu gördüm ve oturdum. İrem ise tam arkama oturmuştu.
Sınav kağıtları dağıtılmış sınav başlamıştı. İyi çalıştığımdan 10 dakika da bitirmiştim sınavı. Arkama yaslanıp oturuyordum. Eylül'ün ard arda bakan uzun süreli bakışları dikkatimi çekiyordu. O gün hayatımın en mutlu günüydü belkide. İlk defa yakınlaşmıştık Eylül ile. Yan yana oturmuş, gözlerimizi birbiri ile buluşturmuştuk. Sınavı erken bitirmenin avantajı ile sürekli onu izliyordum. Geçen 1 saat ardından sınav bitmiş ve okuldan çıkmıştık İrem'le. Konu hakkında bir şey konuşmamıştım onunla. Yaptığı şeyin ve verdiğim tepkimin farkındaydım.
Eve giderek Hilal'e olanları anlattığımda ''Aferin İrem'e'' şeklinde bir cevap vermişti. Eylül'ü benden uzak tuttuğu için olacaktı bu aferin sanırım.
Aynı şekilde geçiyordu günler. Eylül'e uzaktan olan hoşlantım ve acımla uyanıyordum yeni güne. İmkansız bir aşkın acısıyla. Hilal ile her gün konuşuyorduk. Her gün Ozanla olan konuşmalarının bir kısmını atıyordu tabi.
Öyle güzel kalbi olan bir kızdı ki Hilal, kalbinin güzelliği yüzüne yansıyordu adeta. Konuşmaktan keyif veren deli dolu biriydi. Yavaş yavaş bana olan ilgisini arttırıyordu sanki.
Lunaparklar da olan 2 kişinin binebildiği havaya fırlatılan toplar olur 2 halatı vince bağlı, arkadaşıyla ona binmek istemiş fakat arkadaşı korktuğu için reddetmiş bu teklifi.
Benden ''Bir gün beraber binmeye ne dersin?'' şeklinde bir teklif beklediği apaçık belliydi. Onunda okulda sınavları vardı. İngilizce, Fizik ve Dil anlatım. Her birinden 70 ve üstü alman şartıyla belki bir gün beraber bineriz şeklinde bir teklif yapmıştım ona. Biraz mızmızlanmıştı 70 almak deyince çok başarılı bir kızdı Hilal derslerinde. Kabul etmişti teklifi. Dershane okul ve ygs stresi yoruyordu onu bir hayli.
Hilal ile her konuştuğumda yavaş yavaş bağlanıyordum sanki ona. Bir gün söylediği şeyden dolayı beni sevdiğini anlamıştım Hilal'in...
![](https://img.wattpad.com/cover/51556484-288-k625288.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihardan önce ki son mektup
Roman d'amourÖnce hayaller yıkıldı sonra umutlar. Enkaz altındayım şimdi. Hayalini beraber kurduğumuz şeyler bir bir yıkıldı üstüme gitmenle. Önce hayaller, sonra umutlar. Sadece ben kaldım altında. Sen kaçıp kurtardın kendini geriye bile bakmadan.. Hiç bir şey...