Abim ve babam kendi aralarında karar kılarak bana bu büyüyü yapmışlardı. İstesem büyüyü kaldırırdım ama neyse. Böyle iyi. Jack ağaca yapışmış bir şekilde ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Diğerleri de farksız değildi. Martin yere çökmüş gözlerini kapanmıştı. Dikkatli bir şekilde baktığımda bir damla yaşın aktığını gördüm. Jackin beni mühürlediğini sandı. Eğer jack beni öpseydi aramızda bir bağ olacak ve ne yaparsam bunu bilecekti. Yavaşça Martine yaklaştım ve önüne çöktüm. Ona sarıldım. O bana sarılmadı. Ne demişler "seni senin için ağlayan erkekten fazla kimse sevemez. " Ben de onun için ağlardım.
- nolur öpmedi diyin. Diye mırıldanıyordu.
- öpmedi. Dedim. Gözlerini açtı ve bana sımsıkı sarıldı. Kaburgamdan kırıldığına dair ses çıktı.
- Özür dilerim Alex. Dedi Martin sessizce kulağıma.
- önemli değil geçer şimdi.
Tabi herkes duydu. Sonra yine bir ses duyuldu. Bu sefer düzelmişti.
- Alex seni seviyorum. Benimle çıkar mısın? Dedi yine sessizce kulağıma.
- daha iyi bir şekilde bu teklifi almak isterdim ama neyse. Kabul ediyorum. Dediğimde yine sımsıkı sarıldı. Bu sefer bir yerim kırılmadı. Yavaşça ayağa kalktım elimi uzatınca tutarak kalktı. Jack ve diğerleri gitmişti. Bizimkiler de gitmiş.
- hadi okula gidelim. Dediğimi başıyla onayladı. Tereddüt etsede elini omzuma attı. Bende beline sarıldım. Okula girdik tüm gözler bizdeydi. Bizim grubun gözleri mübarek faltaşı gibi. Bizim gruba selam vererek direk sınıfa çıktık. Ilk ders bitti ve tenefüs zili çaldı.
- kantine gidelim mi? Dedim bizim gruba. Onayladılar. İndik ve masaya oturduk. Biz istediklerimizi söyledik ve grubun erkekleri yiyecekleri almaya gitti. Yedikten kısa süre sonra zil çaldı. Günümüz böyle geçti. Okul çıkışı çocukları bana çağırdım. Akşam yemeği yedik. Oturup sohbet ettik. Martinin konuşmadığını anladığımda martine baktım. Resme bakıyordu. Buraya geliş sebebime. Ayağa kalktım ve resmi elime aldım. Kalktığım yere oturdum.
- bunlar benim abilerim. Bu Leonardo , bu ben ve buda Lucas. Bu resmi çekindiğimiz gece evimize düşmanlarımız saldırmıştı. O zaman kaçırdılar. Herkes öldüğüne inanıyor. Ama o ölmedi. Biliyorum ölseydi hissededim. Onu bulacağım. Bir yolu mutlaka vardır. Onu bulmak için burdayım. Geliş sebebim. O olmasaydı sizi tanıyamazdım. Böyle yakışıklı bir sevgilim olmazdı. Dedim ve Martine göz kırptım. O da hızla yaklaşarak yanağımdan öptü. Biraz daha sohbet ettikten sonra Martin hariç herkes evine gitti. Daha sonra o da evine gitti. Geceliklerimi giydim ve yatağıma yattım. Gece saatlerinde Martin pencereden girdi. Sonra yanıma uzandı. Ben de gözlerimi açmadan ona sarıldım. Martin de karşılık verdi. Sonrasında uyumuşum.
★☆★☆★ sabah ★☆★☆★
Sabah kalktığımda Martin hala uyuyordu. Kollarından çıkarak aşağıya indim. Gecelik olarak şort yarım atlet giymiştim. Kahvaltı hazırladım ve doğru odama girdim. Martin hala uyuyordu. Yanına uzandım ve onu izledim. Ya bu çocuk niye bu kadar yakışıklı. Ay tipe bak ya. Tipini yediğim. Çok tatlı ya.
- biliyorum çok yakışıklıyım. Dedi sırıtarak.
- ay sırıtışa bak ya. Yirim ben bunu ay. Dedim sırıtış Martinin yüzünde yayılınca sesli düşündüğümü anladım.
- sen beni röntgenlerken kim bilir daha neler neler yemişsindir.
- tipmiş tatlılıkmış sende hiç kalmadı. Çünkü hepsini ben yedim.