Oxparationa yanlız kalmak istediğimi söyledim. Beni aşağısı deniz olan bir uçuruma gönderdi. Şuan yamaçtayım. Bastığım yerde çiçekler açıyordu. Ayakkabım yoktu. Mor göz giydirmemiş. Etraf çok güzeldi. Etrafa baktığımda uzaktaki sarayı gördüm. Daha fazla oyalanmadan yamaçtan aşağı atladım. Biraz suda oyalandıktan sonra sahile çıktım. Saçlarım ağırlık yaptığı için saçlarımı açtım. Ayağa kalkarak ormana girdim. Ormanın sonlarına doğru bir ses duydum. Hızla sesin geldiği yöne gittim.
- hey. Dur gitme. Sana zarar vermem. Nerdesin? Kimsin?
dediğimde karşıma bir karış anca olan bir peri çıktı.
- ben orman koruyucusuyum. Sen kimsin? Yeni olduğun belli.
- evet yeniyim. Ben Alexandra. Burda tek misin?
- etrafına dikkatli bakarsan 100 den fazla olduğumuzu görürsün.
Dediğinde etrafıma baktım.
- evet doğru söylüyorsun. Şimdi gitmem lazım. Sonra görüşürüz.
- görüşürüz.
Diyerek yola devam ettim. Tek başıma ilerlemekten sıkıldım ve Carltonu çağırdım. Geldiğinde yola beraber devam ettik. Sonunda ormandan çıktık. Solumuzda büyük bir bina vardı. Okul olabilir. Çünkü yapısı benziyor. Hızlı adımlarla ilerledim. Evlerin olduğu kısıma geldim. Etrafta piknik yapan parkta oynayan çocuklar vardı. Yolda ilerlerken bir çocuk elimden tutarak beni salıncaklara doğru çekti. Salıncağa binip bana baktı.
- abla beni sallasana. Lütfen lütfen. Abim gelmeden birazcık sallanmak istiyorum.
Konuşmak yerine sallamaya başladım. Ben salladıkça gülüyordu. Bense gülümsüyordum. Biraz sallandıktan sonra bir genç bize doğru geliyordu.
- abim geldi abla. Dedi ve sallamayı bıraktım. Salıncak yavaşlarken yanımıza geldi.
- Merhaba ben Sam. Yenisin galiba. Bu arada kardeşimin verdiği rahatsızlıktan dolayı ö...
- hayır özür dilemene gerek yok. Rahatsız olmadım tam tersine mutlu oldum. Bu arada ben de Alexandra.
Dedim.
- ben de Ian.
Dedi küçük çocuk. Abisi çocuğun elini tuttu.
- hadi sen de gel. Şurda piknik yapıyoruz. Itiraz istemiyoruz demi Ian?
- evet istemiyoz.
Başımı salladım ve yürümeye başladık. Kenarda duran Carlton da yanımıza geldi.
- senin hayvanın mı?
- evet ama hayvan demeyelim. Arkadaş ya da dost daha iyi uyar. Başıyla onayladı. O sırada bir çiftin yanına geldik. Bize gülümseyerek bakıyorlardı.
- merhaba çocuklar. Arkadaşınız kim? Dedi kadın.
- yeni tanıştık. Yeni gelmiş. Dedi sam.
- selam tatlım. Ben maya bu da eşim miguel. Gel hayatım. Kurabiye yapmıştım. Gel ye.
Dedi ve beni çekip yanına oturttu. Önüme yiyecek birşeyler koydu. Hep birlikte yedik. Ben yerken Carltonada veriyordum. Karnımı doyurdum ve etrafı inceledim. Ian yanıma geldi.
- abla benimle oynar mısın? Hadi gel top oynayalım. Diyince kalktım. Topunu alarak biraz ileriye koştu. Bakalım bu vampircik ne kadar hızlı. Ben kaleye geçtim. Bana gol atmaya çalıştı. Ben de izin verdim. Bir kaç tanesini tuttum. Oha ya her taraf çiçek oldu. Helede kale. Oynamaya devam ederken artık gitme vakti diye düşündüm.
- Ian hadi annenlerin yanına gidelim. Yürümeye başladık. Yanlarına vardığımızda konuşmaya başladım.
- bu güzel davetiniz için teşekkürler. Kısa sürsede beni ailenizden saydınız. Şimd igitmem gerekiyor. Sonra görüşeceğiz.
Herkesten görüşürüz mırıltıları yükseldi. Gidiyorum diye yüzleri asıldı. Biraz uzaklaşıp arkamı döndüm. Hala bakıyorlardı. Gülümsedik.
- tekrar görüşeceğiz tray ailesi.
Dedim ve yoluma devam ettim. Giderken etrafıma bakmayı da ihmal etmiyordum. Carlton da buraları sevmişti galiba. Ah! Noluyor ya. Yere düştüm ya da düştük. Ayağa kalktım ve çarpıştığım kişiyi de elinden tutarak ayağa kaldırdım. Güzel bir kızdı. Sarışın kahverengi gözlü.
-merhaba ben emily. Yenisin ve özelsin sanırım.
- merhaba ben de Alexandra. Yeniyim ve özelim.
- biz arkadaşlarla buluşacaktık. Hadi sen de gel. Dedi ve koluma girdi. Hemen yan taraftaki evin bahçesine girdi. Iki kişi masada oturuyordu.
- hey emily. Nerde kaldın. Gelmiceksin sandık. Yeni arkadaşın kim? Dedi kız.
- bu Alexandra. Yeni ve özel. Dedi emily.
- saçların çok uzun ve güzeller Alexandra. Hadi gelin. Kahve ve pasta yiyeceğiz. Bu arada ben mia bu da endy. Hoşgeldin hayatım. Hızlı konuşuyordu. Pasta ve kahveleri getirdi. Yiyerek sohbet ettik. Hepsi kurtkadın kokusundan belli. Carltonda diğerlerinin yanındaydı. Ayağa kalktım.
- kızlar herşey için teşekkür ederim. Ama gitmem lazım. Merak ederler. Tekrar görüşürüz.
Hepsi bana tek tek sarıldı ve görüşürüz gibi mırıltılar çıktı. Kapıya doğru yürürken Carltonda yanıma geldi. Yolumuza devam edelim bakalım daha neler görecez. Saraya çok az kala bir çocuk gördüm. Ağlıyordu.
- neden ağlıyorsun küçük? Dedim ve yanına yaklaştım.
- ayağım kanıyooo üüüüüüü çok acıyo abla üüüü. Diye ağlamaya devam ederken elimi yarasına koydum. Çocukta zaten ağlamıyordu artık. Elimi kaldırdım yara geçtimi diye. Bakim ooo eskisinden daha sağlam.
- teşekkürler abla. Dedi ve oynamaya gitti. Biraz yürüdükten sonra saray tüm ihtişamıyla önümüzdeydi. Yavaşça kapıdaki korumalara yürüdüm.