- ooo hoşgeldiniz. Dedi abim. Andrewin anne babasıda burdaymış.
- hoşbulduk. Dediler hep beraber. Ama gözleri bendeydi.
- siz daha bücürle tanışmadınız mı?
- ben bücür değilim. Dediğimde dondu. Sonra kendine gelerek konuştu.- Alex ailemizin geri kalanlarıyla tanış. Diyerek beni yanına çağırdı. Çocuğu gülümseyerek yere bıraktım. Kalktığımda düz surat ifademi takındım. Annem ve babamda yanıma geldiler. Annem
- Alex bu dayın, bu da karısı. Bunlarda Ashley ve nail. Hepsiyle el sıkıştım. Sonra babam
- bu amcan buda karısı. Bu da oğulları Henry.
Onlarlada el sıkıştım. O sert bakışlı olan genç Henry di. Onunla el sıkışırken sert bakmayı da unutmadım. Sessizlik oldu koca salonda. Sonra bir ses duyduk. Küçük bir hapşırık. Tüm gözler ashleye döndü.
- acım hapcu dedi. Dedi ve güldü. Bizden de kıkırtı sesleri yükseldi.
- hadi yemeğe geçelim. Dedi annem. Yengem olduğunu düşündüğüm kadın ashleyi de alarak yanımıza geldi. Yemek masasına oturduk. Yemeği yerken de çok sessizdik. Yemeklere saldırmamak için kendimi tutuyordum. Tabaktan kafamı kaldırdım. Benim yanımda kim oturuyor ya. Solumda henry sağımda amcam ah süper.
- hayatım arkadaşlarınla buluşmuşsun. Dedi babam.
- evet baba. Ilk gün tanışmıştık. Sadece adımı biliyorlardı. Kim olduğumu sorgulamadan beni aralarına aldılar. Kapıdan ilk girdiğimde tray ailesiyle karşılaştım. Bana sanki kendi ailelerinden gibi davrandılar. Sonra Emily sahn, mia trod, endy söng. Emilyle çarpıştık. Kahve partisi yapıyoruz gel dedi ve koluma girerek mianın evine götürdü. Mia ve endyle de orda tanıştık. Çok iyilerdi. Sevdim burayı. Sonra andrewin anne babasıda çok iyi. Onlarıda sevdim.
- duydun mu gelinim de bizi sevmiş.
Diyince gözler ona döndü. Sonra annem konuşarak bakışları kendine çekti.- bugün son Alexandra. Halkınla tanışacaksın.
- ama böyle...
- biliyoruz güzeldi. Ama halk prensesin gelip gelmediğini öğrenmek istiyor. Haklılar da. Dedi babam.
- ve sende Leonardo. Bugün senin için de son.
Dedi annem. Başıyla onayladı. Onlar gülümsedi. Bende onlardan yüz buldum ve gülümseyerek.
- dünyaya gidebilir miyim? Dedim.
- Hayır. Masadaki herkes hayır dedi. Ashley bile.
- yarın okula gidiyorsunuz. Dedi babam.
- yaa. Girişteki okula mı?
- sen nerden biliyorsun? Dedi babam.
- Ormandan geldim. Hem ormanda uçan küçük varlıklar var. Periler. Koruyucu periler. Ormanı koruyorlardı.
- sen onları gördün mü? Dedi James abim.
- senin dilini yuttuğunu sanıyordum. Evet hatta konuştum. Neden bana şaşkınca bakıyorsunuz.
- biz onların efsane olduğunu sanıyorduk. Dedi amcam.
- Alex ve leo hazırlanın bir saatte halk saray terasının önünde toplanacak. Sadece saray halkı değil tüm varlıklar gelecek. Uzun bir elbise giy. Sen de takım elbise leo. Dedi annem.
- takım elbise mi? Dedik aynı anda. Abimi çekiştirerek
- abi seni çok merak ettim takım elbiseyle. Hadi biraz hızlı ol. Diyerek odadan çıktık. Merdivenleri hızla çıktık. O odasına ben odama girdim. Duşumu aldım ve saçımı kuruladım. Bir elbise seçtim ve onu giydim. Saç ve makyajımı yaptım ve topuklumu giydim.
En uzun elbiselerimden biri bu yani olduğu kadar. Abimin yanına gitmek için odadan çıktım. Odaya girdim ve abimi jilet gibi bir takım elbise içinde gördüm.
Ona çok yakışmıştı. Abim sportif takıldığı için onu takım elbiseyle hiç görmemiştim.
- kimin abisi be. Yine yakıyor.
- sen de çok güzelsin ve iddialısın.
- ben her zaman güzel ve iddialıyım. Canım kendim.
- egonu çekte seni görelim canım.
- egom ve ben bir bütünüz. Şimdi de gidiyoz.
- trip atlayacak mısın bana?
- yok ya annemlere bakacağım. Napıyorlar diye.
- tamam o zaman ben de terasa çıkıyorum.
-peki.
Odadan birlikte çıktık. O terasa ben odalara doğru hareket ettik. 5 dakikadır arıyorum yoklar. En sonunda terasa çıkmaya karar verdim. Abimle dururuz en azından. Terasa yaklaştıkça alkış, çığlık gibi sesler geliyordu. Dahada yaklaşınca
- melez prenses.....
Diye bağıran halkı ve annemin çaresiz sesini duydum.
- Alex nerde?
Büyüyle kapıyı açtım. Ve o güzel yürüyüşümle yerleri gökleri inlettim. Yüzümde hafif bir gülümseme. Andrewin ağzı açık salyalı. Terastakiler hayran. Terasın kenarına geldiğimde
- woow.
- huuu.
- ooo.
Gibi sesler çıkardılar. Merakla bana bakıyorlardı.
- Merhaba halkım. Biliyorum daha önce buraya çıkıp sizinle yüzeysel de olsa tanışmalıydım. Ama ben nasıl insanlar olduğunuzu bilmek istedim. Bir kaç gün aranızda gezdim. Sizlerin nasıl biri olduğunuzu bu birkaç gün de anladım. İyi kalpli güzel halkım. Burada olduğum sürece bu huzuru sağlayacağım. Sizleri tanıdığıma çok memnunum. Sizleri seviyorum.
Dedim ve alkış tufanı koptu. Hepsine el sallayarak geri çekildim. Andrew hala aynıydı. Yanından geçerken ağzını kapattım. O kendine gelirken terastakilerden kıkırtılar yükseldi. Odama ilerledim. Geceliğimi giydim. Ve yatağa yattım.