Görünce gülümsedim ve başımla selam verdim. Oda aynı şekilde bana baş selamı gönderdi. Kapıya yaklaşırken muhafızlar birden kapıyı açtı. Ilk ben sonra kuzenlerim en son da Andrew dışarı çıktı. Okua doğru giderken yolda diğer okula gidenleri gördüm. Güzel mi güzel kızlar, yakışıklı mı yakışıklı erkekler. Onların katıldığı arkadaş grupları. Yapılan güzel sohbetler. Ah olağanüstülerin burda yaşayası hiç ayrılmayası geliyor ya. Etrafıma bakarken Andrew ve kuzenlerim yanıma gelmişti.
- Alexa! Dedi biri. Dönüp baktığımda onların emily mia ve endy olduğunu gördüm. Durduğumda hemen yanıma geldiler ve yola birlikte devam ettik. Ülkenin çıkışına geldiğimiz de biraz daha hızlandık. Okula girdiğimizde herkes sınıflarına gidiyordu. Herkes ayrıldı. Andrewle ikimiz kalmıştık. Sınıfımı ona sormalıyım. Sonuçta onlar beni okula gönderiyor.
- eee Andrew. Hangi sınıf? kolunu omzuma attı. Ben tam kolunu geri itecekken bana lütfen bakışları attı. Ben de kıramayıp itmek için kaldırdığım kolumu indirdim. Bunun üzerine o güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Ben gülüşüne bakarken o bizi yönlendiriyordu. Bir kapının önünde durduk. Yüzümü gülüşünden çekip kapıyı çaldım. Içeri girdiğimizde bir kadın gülümseyerek bize bakıyordu. Bizde gülümsedik.
- merhaba. Ben vampir tarihi öğretmenin Olivia. Sen..?
- ben de Alexandra.
-Yerinize oturun. Ders devam ediyor.
Başımızı salladık ve Andrewin sırasına oturduk. Hoca derse başladı. Sınıfta her türlü canlı olduğundan kokumu almamıştı. Andrew sıraya kafasını koydu. Bense merakla etrafa baktım. En arka duvar kenarında oturuyorduk. Önümdeki kız cadıydı. Yanındaki erkekte öyle. Sınıfa baktığımda herkes kızlı erkekli oturuyordu şuan bizim oturduğumuz gibi. Arada bayan Olivia bana bakıyordu. En sonunda dayanamayarak bana döndü.
-Alexandra yanıma gelir misin? Andrew adımı duyunca hemen başını kaldırmıştı. Başımla onaylayıp tahtaya çıktım. Tam Andrew de gelecekken bayan Olivia onu durdurdu.
- korkma kıza birşey yapmıcam Andrew. Bunun üzerine Andnew sıraya geri oturdu ve dikkatle bizi izledi. Yüzüm sınıfa dönüktü. Bayan Olivi bana yaklaşarak
- ağzını açar mısın Alexandra? Dedi. Napacaku kadın benim ağzımı burnumu yaaaa. Neyse artık yavaşça açtım. Bayan Olivia (fesetlaşmayın) yavaşça iki parmağını ağzıma soktu ve damağımı hızla yukarı kaldırdı sonrasında elini hızla çekti. Melez yüzüm ortaya çıkmıştı kurt ve vampir dişlerimdem başka dişlerim de vardı. Ve gözlerim sarardı ve sonrasında kızardı hemen ardından siyaha ve bir çok renge. Andrew hemen yanımıza gelmişti.
- Melez prenses? Diyerek bileğime baktı. Gözleri büyümüştü. Herkes fısırdaştı.
- evet hocam? Dedim ve eski halimi geri döndüm.
- 1000 asırdan sonra bir melez prenses göreceğim aklıma gelmezdi. Ve o melezin de öğretmeni olacağım da aklıma gelmezdi. Lütfen yerinize oturun. Diyince andrew kolumdan tutarak sıramıza getirdi. Yine beni köşeye oturttu ve sıraya kafasını gömdü. Zil çalınca Andrew sıradan kalkmadı. Daha doğrusu kolunu bile kıpratmadı. Bende o uyurken sıkılıp uyumaya karar verdim. Kolumu Andrewin kürek kemiğine doğru koyarak uyudum. Hoca sınıfa girince kalktık tanıştık öğle tenefüsü zili çaldı. Açım aç. Yeminle birine geçirecem dişimi o olacak. Andrewle beraber sınıftan çıktık ve kantine ilerledik. Koridorda frizbi oynuyorlardı. Az kalsın çarpıyordu ki Andrew tuttu. Sonra bir kız frizbiyi almak için yanımıza geldi. Andrew kıza gülümsedi ve frizbiyi verdi. Kıza gülümsedi ya. Benim de suratım düşünce noldu diye sordu.
- senin bacına gülümseseler hoşana gider mi? Dedim ve kantine doğru hızla ilerledim. Armamdan hem gülerek hem de adımı söyleyerek geldi. Ben de bu arada sıraya girmiştim. Aramaızda bir kişi vardı. Hamburger ve kola alarak bir masaya oturdum. Hemen ardımdan da Andrew geldi ve oturdu. Aynısını almıştı.
-kıskandınnn. Dedi. Ona ciddi bir şekilde bakarak konuştum.
- gelecek için seni koruyorum. Kendi gazabımdan. Sen de kıskanırdın. Dedim.
- yok ya ben kıskanmam ama kıskandınnn. Diyince şöyle dedim.
- izle ve gör.
