Şimdi ne dicem? Ne desem ne desem? Zaman kazanmak için etrafa bakim. Yok bişe yok. Onları nasıl oyalasam?
- Pas diyorum.
Dedim dişlerimi kemirirken. Annem kaşlarını çattı.
- ne diyorsun sen? Nasıl bir cevabın olmaz? Yani sen bana şuan canım istedi gittim mi diyorsun?
Ow annem baya sinirlenmiş. En iyisi toz olmak. Annem tam bir şey dicekti ki. Ellerimi birbirine çarpmamla toz oldum. (ışınlanırken toz şeklinde görünüyor.) Odama gelince dolabımın başına geçtim. Ne giyeceğimi seçince ayakkabılara karar vermek için dolabın alt tarafını açtım bir yandan da kendi kendime konuşuyordum.
-Oh kurtuldum valla odama ışınlanmakla ne iyi ettim. Yoksa anneme ' Anne ben Andrewi benden başka bir kızla düşündüm diye sinirlendim ve gittim' mi dicektim? Yok ya ben almayim. Böyle bir şeyi söyleye.....
-öhöm öhöm
O neydi gız. Umarım duyduğum bu ses benim hayal ürünümdür. Öyle um...
-ıhım ıhım.
Olamaz. Yine mi rezil oldum. Yavaşça arkamı döndüm. Karşımda bana bakarak muzipçe sırıtan annemi Andrewi ve onun annesini görünce gözlerimi sonuna kadar açtım. Bir de Andrewi ortalarına alıp koluna girmişler. Ya siz neden onun kaslı kollarını tutuyorsunuz ki? Yani siz... şey... tövbe ya içimden saçmalamaya başladım. Andrewin imalı bakışları içimden dediklerimi duyduğunu belli ediyor. Off neden saçmaladım.
- eee siz ne zaman geldiniz? Hiç seslenmiyorsunuz da umarım dediklerimi duymamışsınızdır.
Diyerek tatlı tatlı gülümsedim. Yok ya duymamıştır.
- biz duyacağımızı duyduk.
Dedi Serra.
- Serra (Andrewin annesi) o zaman biz gidelim hayatım.
Dedi annem. Sonrada Serrayla odamdan çıktılar. Andrew bana ben Andrewe bakıyorum. Sonra elimdeki kıyafetimi görünce konuştum.
- Andrew bekle geliyorum seninle hesaplaşacağız.
Banyoya girdim. Aynaya bakınca banyo yapma vaktimin geldiğini anladım. Suyu açtım ardından da kapıyı açtım ve
-Ann sonra hesaplaşalım banyoya girmem gerek.
Dedim o başını olumlu anlamda sallayınca ve kapıyı kapattım.
Kıyafetlerimi çıkarıp önceden hazırladığım küvete girdim. Biraz oyalandıktan sonra işimi halledip küvetten çıktım. Bornozumu giyip çıktım. Saçlarım şuan koyu kahveydi. Fönledim ve üsten at kuyruğu yapıp bıraktım. Seçtiğim kıyafeti de giyip aynada kendime baktım. Diz kapağımın arkasına gelen saçlarımla harika görünüyorum. Canım kendim. Egomu da tatmin ettiğime göre artık banyodan çıkabilirim. İçeriye girdiğimde yatağımda uyuyan bir Andrew beklemediğimi sizde biliyorsunuz. Onu öyle görünce uyandırmaya kıyamadım ve pijamalarımı dolaptan alıp banyoda giyindim. Banyodan çıkıp yatağa yönelirken bir yandan da saçımı topuz yaptım. Kıymetimi bilsin neler yaptım onun için. Yatağa uzandım ve ona doğru döndüm. Yüzünü incelemeye başladım. Uyurken fazla sevimli görünüyordu. Sinirliyken ise fazla sert. Bana diğerlerinden farklı davranıyordu. Somurtan yüzü beni görünce gülüyor gözleri parlıyordu. Biçimli kaşları ve dudakları vardı. Cildi ise pürüzsüz. Sakalları ise yeni çıkmaya başlamış. Saçları desen buradan bile ipeksi ve parlak. O kokusu desen beni mest ediyor. Gözlerinde kayboluyorum. Ellerimi önce saçlarında gezdirdim. Sonra yeni çıkan sakallarına yönelttim parmaklarımı. Sakallarına dokunduğumda elini elimin üzerine koydu. Sonrasında ise saatin erken olmasını önemsemeden uyuyakaldım.