Ne demek ailemiz değil. Kim ki bunlarda böyle birşeyi iddia ediyorlar.
- siz kimsiniz ki böyle birşeyi iddia ediyorsunuz. Dedim hızla.
- Doğru söylüyorlar. Dedi babam. Anneme baktığımda başıyla onayladı.
- ne demek doğru söylüyorlar?
- biz anne ve babanızın kopyasıyız. Sizi çevredeki kötü varlıklardan korumak için büyüyle kendilerini kopyaladılar. Şuan siz bunu öğrendiğiniz için biraz sonra yok olacağız. Büyü böyleydi. Sizi tanımak güzeldi melez prenses ve kurt prens. Hoşçakalın.
Dediler ve birden yok oldular. Abimle beraber şaşkınca bakıyorduk. Ta ki mor gözlü çocuk kolumdan tutana kadar.
-Bırak kolumu. Siz kimsiniz? Neden geldiniz? Dediğimde hemer konuştu.
-sizi ailenize götürmek için burdayım ve gelecekteki eşinizim. Dedi. Aile?....eş?...ha?
-Ne diyon lan sen? Sen kimin kardeşine eşinim diyon? O aşık olana kadar benim. Anlıyor musun? Dedi abim mor gözlü çocuğun üstüne yürürken.
- bizimle gelmek zorundasınız. Dedi mor göz. Ona 'hı slk hı sn çk blyn ' bakışı attım.
-Bu bakışlar bana sökmez güzelim. Dedi. Bana yavşadı. Aa yaklaşıyor. Diğer iki adam abimi tutuyor. Mor göz hala yaklaşıyor.
-Alex kaç! Dedi abim. Tabi bu durumda büyük sözü dinlemek gerekli. Hızla ormana daldım. Abimlede beyin yoluyla konuştum. Onu bir geçitten geçirmişler ve bir saraya girmişler. Anne ve babamız ona sarılmışlar. Şimdide beni izliyorlarmış televizyon gibi bir şeyden ama bu daha büyükmüş.
-Ah! Beni ağaca fırlattı. Hayvan.
- kocaya hayvan denilmez. Dedi zihnimi okudu. Hemen zihin kalkanı yaptım. Artık okuyamaz.
-Sen zihnini mi kapattın? Tabi ben bu arada havaya bakıyormuş gibi yapıp kaçış yolu arıyordum. Tam arkasını dönmüşken sırtına tekme attım.
- karşındaki kaçmaya çalışıyorsa ona asla arkanı dönme. dediğim gibi ağaçtan ağaca atladım yukarı doğru. Geçen seferki gibi kaçacam. Aşağıya baktığımda peşimden geliyordu. Aman tanrım didim. Ağacın tepesine yaklaşmak üzereydim. Tam atlıyacam ayağımı tutup geri çekti. Haliyle aşağı sarktım.Tek koluyla ağacı diğer koluyla beni tutuyordu. sonra sallanmaya başladım. Kolunu ağrıtacaktım. Ama o ne yaptı? Kanatlarını açtı. Benim kanatlarım kadar büyüktü. Ya bu beni ters ters nereye götürüyor. Neyse birazcık duygu sömürüsünden bişe olmaz.
-Ay midem kalktı. Ay ben bi kötü oldum. Ay başım dönüyor.
O beni çevirirken ben hala birşeyler diyordum. Belimden tutuyordu artık.
-Ay beynime kan gitti. Demeyeydim. Ona yalan söylediğimi anladı.
-Sen! Oha gözü kırmızı oldu. Ben ona bakarken o bana yaklaşmaya başladı. Yok ya 2 saniye gözüne baktık diye beni öpemez doğalarıma aykırı. Hazır beni öpmeye odaklanmışken kendimi geri ittim. Aşağı düşecekken beni ayağımdan tutup geri havaya fırlattı. Bende yere inemeyeceğimi anladığım için kara kanatlarımı çıkardım. Hayır yani ne peşimden koşuyorsun ki. Bana doğru gelirken su topu attım. Tam kafasına geldi. Ay tipe bak ya. Islak köpek yavrusu gibi. Ayyyy çok sevimli.
-Sen istedim güzelim. Dedi ve bana su topu attı. Sağa kayınca top es geçti. Ben ona attım o bana attı derken son attığı top bir anlık nefesimin kesilmesine neden oldu. Ama hemen toparladım. Karşıma baktığımda yoktu. Ne! Ne demek yoktu. Belime dolanan ellerle bir an şaşırdım. Omzumun üstünden arkama baktığımda bu kişinin mor göz olduğunu gördüm. Belimi sıkıca tutuyordu. Ellerini çekmeye çalıştım ama çekemedim. Tepindim, tekmeler savurdum, yumruk attım, tokat attım. Olmadı. En sonunda elinin dövmeli yerini ısırdım.
-Ahh. Diyerek bırakmak zorunda kaldı. Ben de hızla kanatlarımı yok edip ağacın üstüne indim. Uzaktan eline baktığımda kanıyordu. Hem de çok fazla. Galiba damarını ısırdım. Gözleriyle etrafı taradı. Beni arıyordu. Hızla yere indi. Kanı hala fazla akıyordu. Sonra birden yere yığıldı. Kalkmaya çalışıyordu. Eli komple kan olmuştu. En sonunda pes etti ve olduğu yere geri yattı. Hızla yanına gittim. Bilmiyorum. Içimden bir ses ' git ' dedi. Yanına gittiğimde dizimin üstüne çökerek eline baktım. Fazla kan. Vampir dişlerim çıktı ve gökyüzüne doğru tısladım. Zorda olsa dişlerimi indirdim. Geri mor göze baktım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Elini kaldırıp yanağıma dokundu.
- geldin. Beni bırakmadın. Dedi ve birden eli düştü. Nabzına baktım. Yavaş atıyordu.
- ya kurtadamlarda ölümsüzdü. Dedim ve üstümdeki ceketi çıkararak mor gözün eline doladım. Karın bölgesine oturarak yanağımı burnuna doğru yaklaştırdım ve nefesini kontrol ettim. Yavaşta olsa nefes alıyordu. Bunu ben yaptım ben düzeltecem. Yapacak birşey yok. Özel büyü gücümü kullanacağım. Ellerimi kalbinin üzerine koydum. Kalbinin ritmi hızlandı. Büyülü kelimeleri söylemeden önce sağ elimle yanağını okşadım.
- şuan sana moral veriyorum. Biraz canın yanabilir ama iyileşeceksin. Sonuçta seni ölüme ben sürükledim. Neyse uyandığında bana kan vermeyi unutma. Kan beni kendime getirecektir..... Ve unutmadan eğer beni abimin yanına götüreceksen dolabımdaki elbiseleri sabah ki kötü his yüzünden valizledim. Onları al. Yoksa ben alırım..... Bide unutmadan yatağımın altındaki saklama kabını al. Onda çikolatalarım var. Neyse yeter bu kadar konuştuğum.... Başlıyorum. Elimi tekrar kalbinin üstüne koydum. Ve büyülü kelimeleri söyledim. Son hatırladığım mor gözün üstüne yığılmamdı.