Yorum ve beğeni yapmayı lütfen unutmayın.❤❤❤❤❤
________________
Kimse haketmiyordu bu halde olmayı...
Kimse böyle bir azabı görmemeliydi.
Açılan kapının önünde korku içinde baktığında, kan beynine sıçramıştı. Kenan bey nefretle Merve'ye tokat atarken, bir yandan eteğini indirmeye çalışıyordu. Bir yandan da başında ki eşarbı hışımla çıkartmaya uğraşıyordu. Merve'nin narin bedeni acı içinde yardım istiyordu. Kendini korumak için hem gözünü şehvet bürümüş adama yalvarıyor hemde eteğinin açılan taraflarını örtmeye çalışıyordu. Neden kimseler yardım etmeye gelmiyordu. Bu kadar büyük bir şirketin bu sesi duymayacak güvenliği olması, ne derece doğru ve geçerli bir sebepti. Melek, koşarak adamı Merve'nin üstünden tuttuğu gibi köşeye attı. Kenan bey kilolu olsada, nefsi gibi karakteri de zayıftı. Boş bir yağ tabakasından başka bir şey değildi. Melek'i karşısında görünce yaptığı tavrın doğru olduğunu gösterir biçimde sırıtmaya başladı. Açtığı gömleğinin arkasından taşan göbeğini karıştırıp ayağa kalktı. Melek dayak yemek için her türlü iğrenç tavrı gösteren bu adama dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek istiyordu. Merve'nin utana sıkıla ağlayarak eteğini düzeltmesi ,atacağı dayağı ertelemişti. Üstünde ki gömleğin kolları yırtılmış ve eşarbı çözülmüştü. Kafasında sadece bonesi kalmıştı, saçlarının yarısı görünüyordu. Melek tecavüzün gerçekleşmeden sonlandırdığı için şükür etti. Fiziken sadece şiddet vardı. Ama ruhen şiddet, tecavüz, korku, panik, hayati endişe, artık eskisi gibi olamamanın korkusu, güvensizlik peydah olmuştu. Usulca yanına gidip tokat atılmaktan kırmızı olan yanağını okşadı. Gözyaşları sicim gibi akıyordu. Şimdi isterdi bir mezar olsun, içine girip dünyadan ebediyen kurtulmak için. Melek üstündeki kap'ı çıkartıp Merve'nin korkudan düşmüş omuzlarına örttü. Sonra da ayağa kalkıp elini uzattı. Kapıya doğru yöneldiler ki arkasından Kenan bey'in sesi geldi.
"Nereye gidiyorsun? Öyle kolay mı benden izinsiz çıkmak. Ben bu işyerinin patronlarından birisiyim." dediği gibi Melek koluna girdiği kızı koltuğa otutturup adamın önüne dikildi. Bu kadar gülmesi, keyifle konuşması yeterliydi. Sıktığı yumruğunu adamın gözüne geçirip arkasından sırtına bir tekme attı. Adam aldığı darbeden diz çökünce yüzüne de diziyle tekmeyi geçirdi. Yere iki seksen uzanmıştı artık sorun teşkil etmiyordu. Hıncını alamadığı için karnına tekme atmaya devam etti. Adam sırtını dönüyor sırtı darbe alıyordu. Nereye dönerse, dönsün dayak yemekten kurtulamıyordu. Yalvarmaya başlayan adam, şiddet uygularken şiddete maruz kalmıştı. Artık ağzından kan geldiğini gördüğü gibi, Melek bırakmak zorunda kaldı. Ölmesi onun için kurtuluş olurdu polise bildirip cezaevine gitmesini sağlayacaktı.
Duymuştu, orada ki kader mahkumları tecavüz ile damga alan adamı affetmezlerdi. Babası ile annesi ne zaman görse haberlerde, konuşurlardı. Annesi idam edilsin, kızın hayatını aldı onunda hayatı alınsın derdi. Babası ise idam kurtuluş atsınlar cezaevine, gör o zaman ne tecavüzler ne işkenceler ediliyor. Sonra da gebertip kim vurduya gittiğini söylüyorlar. Kulaklarına o zaman bu bilgiyi küpe yapmıştı. Hoşnut bir tavırla gülümseyerek Merve'nin tekrardan koluna girdi. Kapıyı açmadan içeriye güvenlikten biri geldi. Üstünde ki üniformada ismi Ayhan diye yazıyordu. Melek yerde yatan adamı görmesi için kapının önünden çekildi. Tam olan biteni anlatacaktı. Güvenlik kızlara yardım edip onları dinleyecegine, yerde yatan adamın yanına gitti. Kulağına birkaç cümle fısıldadı. Melek'in sinirli sesi, söylenenleri harfiyen onaylayan adama ulaşmıştı.
"Polisi arayın lütfen... Yoksa sizden de şüphe etmeye başlayacağım." Başıyla tamam diyerek kızların yanına geldi. Melek bir an şüphe duyduğu adama minnetle baktı. Herkesi aynı kefeye koymanın doğru olmadığını düşünüyordu ki, koca bir elin gömleğini tutup içeriye attığında, arkasından da Merve'yi kenara ittiginde düşüncelerinin doğru olduğunu yeniden görmüş oldu. Bu adam güvenlikten biri olmak yerine, sadık olmayan bir köpeğin yavrusuydu. Yardım etmek için değil patronunun pisliğini örtmek için burdaydı. İlk önce yere ittiği Merve'nin yanına yaklaştı.
"Bugün burda olanlar burada kalacak anlaştık mı? " dedi Merve'nin açıkta kalan saçlarını çekmeye başladı. Sözünü tekrar etti.
"Anlaştık mı dedim konuşşş?" diyerek kızın saçlarını kopartacak hale getirmişti. Acı içinde, ona yapılanları kabul ederek.
"Tamam kimseye hiçbir şey söylemeyeceğim. Yalvarıyorum bırakın gidelim." diyerek korku içinde ağlayarak yalvarıyordu. Tuttuğu saçı çekip, elinde kalan saçı yere fırlattı. Merve acı içinde yere çökerek bugünün bu an'ın kendisinin yok olması için yalvarıyordu.
Şimdi sıra Melek'teydi. Yanına yaklaşan iri kıyım adama bakarken korkmamak için gözlerindeki kaygıyı sildi. Şimdi boş ve manasız bakıyordu. Gelmekte olan adamın yapacağı şiddeti ölçüp tarttı içinden. Artık tek nefeslik arayı kapatıp içindekileri kusmaya başlamıştı adam.
"Bugün olanları görmedin. Tamam mı?" diyerekten pis pis gülümsedi.
"Sen görmedin orası tamam ama ben gayet net gördüm. Şimdi bir şey daha gördüm sen işbirlikcisin... Seni de polise şikayet edeceğim." dediği gibi çenesi sıkı sıkı tutuldu. Kenan bey arkada iki kızın düştüğü hali büyük bir keyifle izliyordu. Sağı solu belli olmayan sekreter yüzünden aldığı darbeler canını yaksa da, en has adamı tarafından, gözlerinin önünde yapılan şiddeti gülerek izlemeye engel değildi.
"Şimdi de gördüğünü düşünüyor musun?" diyerek sıktığı çenesini bırakıp masanın üstünde fırlattı. Vücudu aldığı darbe yüzünden fazlasıyla acı çekmeye başlamıştı. Kafasını yavaşça kaldırıp Merve'nin korkudan titreyen vücuduna baktı. Bu yapılan hareketin üstü örtülemezdi. Başını tekrardan adama çevirip.
"Canım acısa da karşımda hayatı bittiğini düşünen kıza arkamı dönmeyeceğim. Yapılan iğrençliği görmemek için kör olmam lazım." dediği gibi saçlarından tutulup ayağa kaldırıldı. Yüzüne aldığı tokatla acı içinde tekrar yere düştü.
"Yalvarıyorum yapmayın kimseye ama hiç kimseye anlatmaya kalkmayacağız. Ben onunla konuşurum lütfen yeterrr..." Merve ağlayarak söylediği sözleri umursamayan insanlara anlatırken.
Melek yerde acı içinde bir anlık dalgınlıktan yararlanıp, önüne düştüğü cantasından her ihtimalle karşı babasının koyduğu biber gazını çıkarttı. Eliyle sıkıca tuttu. Saçından yine yukarı çeken adama müdahele etmeden, titreyerek konuşmaya başladı.
"Şişko patronuna bir şey söyleyeceğim." Nefes aldı Melek, sonra da Merve'ye eliyle kalkmasını söyledi. Ayhan saçından sürükleyerek Kenan bey'in önüne attı. Dizleri üstünde ayağa kalkıp sessizce Kenan bey'e baktı. Aslında istediği iki adamın yanında olmasıydı. Bu şekilde gözlerine, gazı sıkıp onlardan kurtulabilirdi.
"Sen orda ne bekliyorsun konuşsana." diyerek elini Melek'in omzuna atmıştı ki, önce Ayhan'ın yüzüne sonra da Kenan bey'in gözüne şişeyi boca etti. En sonunda tekme atıp ayakta duran Merve ile koşarak odadan çıktılar. Canları çok açıyor olmasına rağmen acı çekmiyor gibi koşuyorlardı. Yangın merdiveninden aşağıya inip en sonunda kendilerini dışarı atmışlardı. Merve görünen saçlarını, üstünde ki kap ile örtmeye çalışsa da fazla başarılı değildi. Bonesini sıkıca bağlayıp kap'ı üstüne geçirdi. Melek daha fazla oyalanmamak adına, hızla kızın yara almış elini hafifçe tutup yürümeye başladı. Etrafta ki insanlar dağılmış iki kişiye bakıp gülerken, onlar yaşadığı tecrübeyi hiçbir zaman unutmayacaklardı.
Önlerinden geçen taksiyi durdurdular. Taksici başına bela almasın diye gördüğü gibi kapısı açılmadan bastı gaza. İkinci kere şansını denemek için tekrardan başka bir arabayı durdurdular. Taksici dışarıya çıkıp, yardım ederek oturmalarını sağladıktan sonra yerine geçti. Hiç soru sormadan gaza basıp sürmeye başladı.
"En yakın polis karakoluna gidelim." Merve panikle kolunu sıkıp başını panikle salladı.
"Sebep?"
"Yapamam gerçekten yapamam. Korkudan ölmek üzereyim." Melek koluna ürkek bir halde sarılan kıza sevecen bir yüzle, korkutmadan konuşmaya başlamıştı. Bir yerden başlamak gerekiyordu.
"İlk önce seni bırakalım. Evin nerede?" dediği gibi Merve korku içinde başını yine salladı. Evdekilere halini nasıl açıklar, nasıl kendini müdafa edebilir diye düşünüyordu belli ki.
"Aslında bende gidemem eve... Babam beni bu halde görürse alim Allah kötü bir şey olur." Yaşadıklarına rağmen tebessüm etti. Fazla ihtimal yoktu hemen telefona sarılıp, arama listesinden Sibel'in numarasını tuşladı. İlk çalmada açarak, huysuz sesiyle konuşmaya başladı.
"Melek nerdesin sen?"
"Sen nerdesin asıl?"
"Ben şimdi sizden çıktım. Saat dokuz oldu bir saattir bekliyorum."
"Damdan düşer gibi olacak ama açıklamaya vaktim yok. Bugün sende kalabilirmiyim? "
"Yine mi Melek, yine mi? Her şey iyi giderken, sırf istifa edeceksin diye nasıl içki kullanırsın anlamıyorum."
"Delirme kızım ya... Düşündüğün gibi değil. Durum fazla karışık gelince anlatırım aslında anlatmama da gerek yok bizi gördüğünde anlarsın. Beş dakika ya sendeyiz."
"Biz? Biz ne, neden çoğul kullandın?" dediyse de telefonu yüzüne kapanmıştı. Sibel sinirle telefonu çantasına koyarak aceleyle eve yürümeye başladı. Evin kapısını açarken aynı anda taksi kapısının önünde durup şoför dışarıya çıktı. Arka kapıyı açıp Merve'ye yardım etti. Sonrada Melek arkasından arabadan çıktı. Sibel gördüğü manzara karşısında şok olmuştu. Hızlıca anahtarı deliğe geçirip kapıyı açtı. Önüne kapanmaması için taş koyup şoförün elinden kızı yavaşça aldı. Melek'e hiç bakmıyordu bile kızın hali daha kötü duruyordu. Dudağında kan kurumuş, yüzü, gözü fazlasıyla kızarmıştı. Yırtılmış gömleği, kafasına geçirdiği kap'dan bile belli oluyordu. Paramparça edilmişti. Odasına götürüp kızı yavaşça yatağa uzattı. Sonrada ses çıkarmadan dışarıya çıktılar. Merve, uyumamıştı ama dinlenmeye, soru sorulmadan beklemeye ihtiyacı vardı.
"Ne oldu?" diyerek Melek'e sarıldı Sibel. Sarıldığında acıdan 'Ayy' diyerek geri çekildi ve konuşmaya başladı Melek.
"Bir defa anlatacağım... Dayak yemekten de dayak atmaktan da çok yoruldum o yüzden iyi dinle... Oda da ki kız bizim şirkette çalışıyor. Tecavüze uğramak üzereyken çığlığı sayesinde onu gördüm. Kurtarmak içinde iki şerefsizi geçmek zorundaydım. Geçerken biraz sırtıma yüzüme darbe aldım. Yüzüme sadece ağır bir tokat attı. Asıl çalışmasını sırtıma yaptı şerefsiz. Yarına mosmor olur vicdansız embesilin yaptığı çalışma. Tabi Merve kadar acı bir durumda değilim." diyerek köşeli koltuğa oturdu. Belli etmiyordu ama canı çok yanıyordu. Sadece Merve'nin acı içindeki halini gördükçe. Kendi acısını yaşamak konusunda gaddar davranıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Resmen Aşık 1-2
RomansaHer gün yeni bölüm mükemmel bir hikaye buyurun efendim. :) Bütün patronların seksi olacağını da kim söyledi? Bazıları kıvırcık saçlı, sinir bozucu aynı zamanda sempatik olabilir. Bu patron tamamıyla öyle... Ruhunu sevdiğim kadın olmanı istedim. Ru...