Alış-veriş...

21 23 0
                                    


Resepsiyon görevlisine görünmemek için tedirginlik içinde yukarıya çıkınca, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini gördüklerinde şaşırmışlardı. Üç saate yakın bodrumda kalmışlar, epeyce de yorulmuşlardı. İki sevgiliyi yalnız bırakmak isteyen Thomas "Terden sırılsıklam oldum, duşa ilk ben giriyorum." diyerek banyoya geçti. Banyoda kaldığı yarım saatlik zaman içinde Nathan ve Deff diz dize oturup özlem giderdiler. Deff, yaz tatilinde gittiği Türkiye'den, hazırladığı makaleden, uykusuz geceler boyunca yaptığı çalışmalardan ve ikizlerin evi birbirine katmalarından bahsetti. Gözlerini Defne'nin deniz mavisi gözlerine dikerek, onu büyük bir hayranlıkla, âdeta soluk almadan dinledi. Sonra aniden dudaklarından öpüverdi.

Deff, utangaç bir çocuk gibi kızarıvermişti. Bir an susuverdi, ne diyeceğini bilemedi. Sonra acemice konuyu değiştirmeye çalıştı:

"Geçen gün gönderdiğin şiiri çok sevdim biliyor musun?" dedi.

"Seni düşünerek yazdım."

"Hiç belli olmuyor."

"Biliyor musun, bir gün bu yazdıklarını değerlendirmelisin, gerçekten güzel bir çalışma olur."

"Bilmiyorum, ilerisinin ne göstereceği belli olmaz."

Az sonra imdadına Thomas yetişti. "Sıra sende" diyen Thomas, Defne'ye dönerek:

"Tatilin nasıl geçti Deff?" diye sordu.

"Çok güzeldi. Yirmi gün kadar Türkiye'de kaldık. Babamın doğduğu toprakları bir baştan bir başa gezdik. Hele İstanbul... İstanbul'u bir görsen, tarih kokan büyülü bir havası var, o kadar güzel ki..." diye cevap verdi. Thomas, bir yandan Deff'in anlattıklarını dinliyor, diğer yandan gardırobundan temiz çamaşırlarını çıkarıyordu. "İzninle" diyerek mutlağa geçti, çarçabuk giyinerek içeriye geldi.

"Biliyor musun, ikiniz çok şanslısınız. Birbirinizi sakın bırakmayın o kadar yakışıyorsunuz ki..." diye-rek söze girdi.

Deff:

"Terry ile aranızda kötü bir şey yok değil mi?" diye sordu.

"Yo hayır, demeyi isterdim, ama bilemiyorum, sanki gözden ırak olunca insan gönülden de oluyor."

"Niye böyle söyledin şimdi?"

"Bilmiyorum, Terry eskisi gibi değil. Eskiden daha sık arardı, daha sık görüşürdük, ama şimdi... Gerçekten bilemiyorum, üç haftadır bir kere bile aramadı, ben aramasam aramak aklına bile gelmiyor, bir şeyler ters gidiyor bunu hissedebiliyorum."

"Belki gerçekten yoğundur."

"Kim bilir? Belki..."

Bir an sessizlik olduktan sonra, Thomas sessizliği bozmak istedi:

"Biliyor musun, bodrumda fotoğraflarını çektiğimiz o simgeleri çok merak ediyorum. Mutlaka önemli bir anlamı olmalı." diye söze başladı.

"Evet, mutlaka bir anlamı vardır. Geometrik şekiller ama herhalde geometriyle bir ilgisi yoktur."

"Bir uzmana danışsak mesela, böyle birisi yok mudur?" diye sordu Thomas.

"Amerika Birleşik Devletleri'nde emin ol her şeyin bir uzmanı vardır."

"O zaman o uzmanı bulmalıyız."

"Evet, bulmalısınız."

Deff biraz düşündükten sonra "Madem bu işin ucunda cadıların olduğunu düşünüyorsunuz, o hal-de onlarla ilgili her şeyi bütün ayrıntısıyla öğrenmelisiniz. Bir müze var örneğin, belki de dünyanın en büyük cadı müzesi, Salem Witch Museum. Bu müzede bir araştırma yapmalısınız. Cadılarla ilgili kitapları incelemelisiniz. Sonra internetten araştırma yapabilirsiniz. Bir sürü seçenek var yani. " dedi.

Derin Karanlık   ( Kitap oldu )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin